Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Laiklik ve laik Avrupa Birliği...

Laiklik ve laik Avrupa Birliği...
 

Bu günlerde herkes laiklikten bahsediyor. Genelkurmay başkanı, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve siyasi parti liderleri, hatta sokaktaki halkın bile konuştuğu konu durumunda. Peki ama ne demek bu laiklik?

Laik sözcüğü Türkçe'ye Fransızca'dan geçmiş. Fransızca'ya ise Yunanca'dan. Kökeni laikos. Laikos ise halk demek. Dar anlamda laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demek. Biraz daha geniş anlamıyla laiklik din ve vicdan hürriyeti, din hürriyetine bağlı olarakta ibadet hürriyeti demek. Anlamı biraz daha genişletirsek bu olgulara "devletin bütün dinlere karşı eşit uzaklıkta durmasını" da katabiliriz.

Ne yazık ki ilköğretim sıralarından başlayarak bizlere laikliğin yalnızca dar anlamı yani "din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması" öğretiliyor, olayın yalnızca bu noktası ön plana çıkarılıyor. İşte bu noktada tehlike başlıyor. Çünkü bu tanım doğru ama eksik bir tanım. Laik devlette vatandaşın hangi dinden olduğu önem taşımaz, laik devlet vatandaşının dinine bakmaz. Vatandaşın nüfus kağıdında din hanesi olmaz. Laik devlette anayasa, herhangi bir inancın devleti ele geçirerek baskı yapmasını önlemesini içerir.

Din insanlara özgü bir olgudur. Kurumların dini olamaz. Devlet bir kurumlar bütünü olduğuna göre din işleriyle bir alakası olmaması kadar doğal hiç bir şey olamaz.

Örneğin yargı... Ayrı dinlere mensup iki T.C.vatandaşının aynı mahkemede farklı koşullar altında yargılanması kabul edilebilecek bir şey değildir sanırım.

Örneğin belediyeler... Bir belediyenin müslüman vatandaşına yol hizmeti götürmesi, farklı dinden olan vatandaşına götürmemesi, ya da bu hizmet için daha fazla vergi talep etmesi söz konusu değildir.

Laik devlet vatandaşın dinini dikkate almaz. Her dinden vatandaşına eşit uzaklıktadır. Hiçkimseyi inançlarından dolayı hizmetlerinden mahrum bırakamaz. Devlet kendini dinden işte bu noktada soyutlar, soyutlamak zorundadır.

İsterseniz biraz da girmeye çalıştığımız Avrupa Birliğindeki ülkelerde laiklik anlayışına bakalım. AB temsilcileri ve üye ülkelerin başkanları her fırsatta aramızda laik bir Türkiye görmek istiyoruz diye bağrınıyorlar. Peki Avrupa ülkeleri ne kadar laik?

İşte size ilginç bir dip not: AB'ye üye 27 ülke içinde anayasasında laiklik sözcüğünün geçtiği tek ülke Fransa. Laiklik sözcüğünün geçtiği tek ülke Fransa ne kadar laik? Fransız mahkemelerinden bir portre yansıtmak istiyorum size... Bir yargıç, yargıcın hemen arkasında Hz.İsa'nın çarmıha gerilmiş bir heykeli, onun hemen arkasında duvara asılı bir yazı. "Tanrı'nın dediği olur". Laiklik din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıysa o heykelin ve o yazının orada ne işi vardır ?Laiklik din ve vicdan özgürlüğüyse, senin Fransız vatandaşı olan müslüman, yahudi, musevi ya da ateist olan insanları o heykelin önünde yargılamaya ne hakkın vardır?

Avrupa Birliği'ne 1973 senesinde katılmış olan Danimarka da Hz.Muhammed'e hakaret içeren bir karikatürden dolayı devlet başkanı özür dilemeyi reddetmiştir. Danimarka'da yaşayan hiç müslüman yok mudur acaba? Devletin dinlere eşit mesafede olma ilkesi nerede kalmıştır? Biz mahkemelerimize Allah'ın dediği olur diye bir yazı assak bu ülkelerin koparacağı yaygarayı düşünebiliyor musunuz?Aralarında laik bir Türkiye görmek isteyen Avrupa, bize kendi içlerinden hangi ülkeyi örnek almamızı tavsiye edebilir bu laiklik konusunda?

Son olarak birazda Ulu Önder Atatür'ün laiklik konusunda fikirlerine bakalım. 1930 yılında sarfettiği sözleri buraya aktarıyorum...

Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. Laiklik yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti demektir. Din bir vicdan meselesidir. Herkes, vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz...

Laiklik Atatürk'ün en hassas olduğu konuların başında gelmektedir ve belki de yine laikliğin en güzel ve en net tanımınıda kendisi yapmaktadır. Laiklik "dinin kendisini değil, din adına yapılan baskı zorbalık ve sömürünün devre dışı bırakılmasıdır"...

Laikliği dinsizlik olarak görenler büyük bir yanılgı içerisindedirler ve aynaya tek taraftan bakmaktadırlar. Unutmamalıdırlar ki onlarında rahatça ibadet edebilmelerinde laikliğin payı büyüktür. Rahatça ve usulüne uygun ibadet edilebilmesi için 80, 000 imama maaş ödenen, okulun olmadığı köylerde camisi olan bir memlekette nasıl dinin elden gittiğini savunabiliyor ve laik rejimi dinsizlikle suçlayabiliyorlar; anlaması zor değil mi?
 
Toplam blog
: 9
: 2083
Kayıt tarihi
: 28.03.07
 
 

Eskişehirliyim. Yirmi beş yaşındayım. Ziraat Mühendisiyim. Sizlerle tanışmamı hayatıma bir çok artı ..