Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '07

 
Kategori
Söyleşi
 

Lale Mansur söyleşi

Lale Mansur söyleşi
 

“Bu aralar bilboardları bıyıklı resimlerinin süslediği, Abdullah Oğuz'un yönettiği 'Mutluluk' isimli filmi ve 'Hatırla Sevgili' adlı dizisiyle ekrana Lale Mansur gerçek bir aydın ve gerçek bir mücadeleci. Televizyonda, sinemada seyrettiğimiz kadarından fazla doğal ve de iyimser, yapaylığa da bir o kadar uzak aslında… Biz de bu hafta ki disiplinler arası buluşmalarda bu özel konuğumuzla İstanbul Modern’de buluştuk ve Magnum fotoğrafçılarının sergisini gezdik, Mutluluk filmini, müziği ve hayatı ve sanatı konuştuk.”

LALE MANSUR

“Magnum Fotoğrafları ile Türkiye” sergisi size neler hissettirdi?

Dün akşam, Birleşmiş Milletlerin Tahran Bürosunda çalışan bir arkadaşımla sohbet ediyordum, “İran dışında yaşıyorken İran’la ilgili çok daha fazla şey biliyordum, iki senedir artık oradayım ve daha az bilgi sahibiyim. Çünkü bilgiler içerden değil de dışardan geliyor”, dedi. Ben de bu sergiyi izlerken buna benzer bir düşünceye kapıldım. Acaba Türkiye’de doğmasaydım ya da bu ülkeden göç etmiş dışarıda yaşayan birisi olsaydım ve burayı değerlendirmem istenseydi nasıl görürdüm? Ne düşünürdüm? Elli sene önce çekilmiş fotoğraflarda var yakın tarihlerde çekilmiş olanları da. Yabancıların gözüyle ülkenin farklı bölgeleri, portreleri aktarılmış. Eğer kompozisyonlar planlanmamış, doğal aktarımlarla bu sergiye yansımışsa daha ilginç ve daha etkileyici benim için. Çok naif ve sahici kareler; farklı bakışlar var; mesela Yunanlı fotoğrafçı Nicos Economopoulos’un siyah beyaz, insanı konu edinen fotoğrafları sıra dışı bir bakışın ürünü. Yakalanan anların doğallığı insanı etkiliyor ilk ayrıntı. İster istemez bir oryantalist bakışı da fark ediyorsunuz. İnsanın bildiği bir yere bakması, bilgilendirici olmasının yanı sıra o tanıdık görüntüleri sorgulamasını da getiriyor. Türkiye’de gezmediğim yer kalmadı gibi. Gezdiğim yerler arasında, Harran benim için inanılmaz bir yerdi ve beni oldukça etkilemişti. Evler oldukça sıra dışı, toprak rengi hakim her yere ama yalnızca renkli olanlar insanların kıyafetleriydi. Hızmalar, süsler, takılar oldukça etkileyici bir yerellikte. Taklit bile edilemez bir doğallık vardı. Fakat bu yıl Afrika'ya gittim, o gördüklerimde apayrı şeyler, hiçbir yerde benzerlerini görmeyeceğiniz bir yaşam. Korkunç bir açlık ve müthiş bir zenginlik, inanılmaz bir çürüme ama geleceğe inanan bir sürü insan... İnanılmaz yoksulluk, bizim en kötü gecekonduyu düşünün, beş yıldızlı otel kalır yanında. Ayrıca sanatları oldukça kendilerine özgü ve yaşamlarının aksine umutlu, renkli ve şekilli işler yapıyorlar…

Son yıllarda birbiri ardına açılan müzeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özellikle son iki yıldır açılan müzeler bir bakıma eksik kalan bir alanı tamamlamış oldu ya da biraz daha hareket kazandırdı diyelim. Film festivalleri vardı, müzik, tiyatro ve daha başka pek çok etkinlik vesaire düzenleniyordu ama resim adına böyle bir organizasyon yoktu. Bence müzeler ilk önce bu açıdan çok faydalı oldu.

Gezdiğiniz yerlerdeki müzelerle kıyasladığınızda bizim müzelerin eksiği fazlası var mı diğerlerine göre?

Beni şimdiye kadar en fazla etkileyen müze Şanghay müzesi oldu. Genellikle kıskançlık gibi bir hisse kapılmam. Mesela, iyi bir oyunculuk görsem gıpta ederim ama Şanghay’da resmen çatladım diyebilirim. Neden bizim böyle bir yerimiz yok diye, çok yeni bir müze olmasına rağmen olağanüstü bir profesyonellikle hazırlanmış. Küçük küçük objeler, seramikler ve daha başka bir sürü bölümler var. Çok aşırı doldurulmamış, oldukça güzel düzenlenmiş bir müzeydi. Çıktıktan sonra çok fazla bilgi edinerek çıktığınızı fark ediyorsunuz. Ben herhangi bir sergi, konser ya da başka bir etkinlikten çıktıktan sonra nasıl çıkıyorum ve bende ne bırakıyor, çıktıktan sonra ne bırakıyor, birkaç gün sonra o nasıl bir şekil alıyor ve ne düşündürüyor bunu önemsiyorum. Biraz hazmedip bakmayı seviyorum.

Yakın zamanda izlediğiniz ve çok beğendiğiniz yerli filmler var mı?

Zeki Demirkubuz’un, “Masumiyet” filmi çok etkileyiciydi. Çağan Irmak, ihtilal’le ilgili çok güzel bir film yaptı. Herkes ağladın mı, ağlamadın mı onu konuştu. Bence film sadece bunun üzerine kurulu değildi, daha geniş bir anlatımı vardı. Şimdi benimde oyuncu kadrosunda yer aldığım Hatırla Sevgili adlı dizide de genele bakılmadan yakın tarihi bilmeyenlere kazandırdıklarını düşünmeden takılan kravat doğrumuymuş değimliymiş bunu tartıştılar.

Dizi de tarihi olaylar ve karakterler birer fon olarak mı veriliyor?

Bana kalırsa bir fon değil, çoğu arkadaşımın çocuğu o dönemle ilgili kitaplar alıp okumaya başladılar, merak uyandırmaksa amacı, dizinin bunu yerine getirdiğini düşünüyorum. Genç kuşak yakın tarihi bilmiyor. O dönemi anlatan kitapları okuduğumda o kadar kapalı şeyler olduğunu fark ettim ki, darbelerin arkasında kimlerin olduğunu, hangi amaçlarla yaptıklarını daha da anlamış oldum. Bunları önceden biliyor olsaydım CHP benden bir tek oy bile alamazdı. Mesela çok komik bir olay anlatayım size; bir arkadaşımın yedi yaşında bir çocuğu geçenlerde diyor ki; Menderes’i astıysalar anıt mezarını neden yaptılar? Çok doğru bu Çocuğun sorusu ama kim cevap verebilir ki?..Gazeteci Bedi Faik’i okudum, ihtilalciler arasında bir gazeteci, onun anılarını okudum inanılmazdı. Hasan Polatkan’ın savunmasını, Can Dündar’ın Demir Kırat’ını izledim dizide anlatılanlar gerçeklerinin yanında daha hafif kalıyor, o dönem feci şeyler yaşanmış.

En son gittiğiniz konser nasıldı?

Akbank Oda Orkestrası eşliğinde, Evelyn Glennie’i dinledim. Müzik dünyasının en büyük yıldızlarından biri. Vurma sazların, onun sahne kişiliği ve müzisyen0liği sayesinde solistik karakter kazandığı bir gerçek. Dünyanın dört bir yanındaki bestecilere verdiği siparişler ve kendisine adanmış onlarca eserle, son 20 yılda repertuarın genişlemesine de büyük katkıları olmuş, çok yönlü bir virtüöz. Ayrıca çıplak ayakla çalıyor. Kadın elli yaşında on iki yaşında sağır olmuş sadece yüzde beş duyabiliyor, dudak okuyarak iletişim kuruyor. Sonuç Olağanüstü bir konserdi.

Müzikle aranız nasıldır?

Genellikle klasik, caz ve etnik müzik dinlerim. Dans eğitimi aldığım için teneke çalsalar oynarım. Mesela evde Rock dinlemem, özellikle country müzik albümü satın almam ama denk gelirse dinlerim. Klasik Türk müziği de severim. Günümüzde yapılanlardan çok Münir Nurettin Selçuk dinlemeyi tercih ediyorum. Jan Garbarek, sting çok beğenerek dinlediğim müzisyenlerdir. Çello çalıyorum aslında bir oyuncunun bir ya da iki enstürüman çalması gerekir diye düşünüyorum. sanat dalları arasında ciddi kopmalar var, mesela ressamlar konsere, tiyatroya gelmez. Müzisyenler, tiyatrocular sergiye gitmez.

Bıyık eylemi nasıl karşılandı ve devam edecek mi?

Çok karşı çıkanda oldu. Tansu Çiller başbakan oldu da ne oldu diyorlar. Ama dünyanın bu hale gelmesinde hep erkekler var başrolde. Savaşlar, yağmalar, yıkımlar, katliamlar erkek başkanların isteği ile oluyor. Bıyık eylemi çok eğlenceliydi ve komikti. Daha devam edecek, seçimlere kadar farklı eylemler var. bir fotoğrafımı istediler ve üzerine bıyık eklediler.

Mutluluk Filmini beğendiniz mi?

Çok başarılı bir film. Dönemi açısından, işlediği konusu bakımından, sinema açısından olsun oldukça başarılı ve çok iyi tepkiler alıyor. Sinemamız iyi bir grafik sergiliyor, son dönemlerde çok başarılı işler yapılmaya başlandı. Daha özgün işler yapılıyor. Konu olarak da daha önce denememiş, oldukça değişik çalışmalar yapılıyor. Nuri Bilge Ceylan sinemaya son dönem başarı kazandıran önemli bir yönetmenimiz. Dondurmam Gaymak, sıra dışı bir filmdi ve iyi sonuçlar aldı. Bütün başarılara rağmen herkes birbirinin eteğinden çekiyor. Hani bir fıkra vardır; adamın biri cennette giderken bütün cehennem çukurlarının başında zebanileri görür bir kuyunun başında zebani yoktur. Adam sorar burada niye zebani yok der, cevap verirler onlar Türk zaten birbirlerini aşağı çekerler. Vietnam sendromu gibi bir film yapıldı, Uğur Yücel’e gay yakıştırmaları yapıldı, daha başka bir sürü çamur atıldı. Orhan Pamuk Nobel ödülü aldı kimse ödülü konuşmadı, almayanları konuştular. Ödülü bile küçümsediler. Bir iş yapıyorsunuz sizin dışınızda birileri ille de bir yere koymaya uğraşıyorlar.

doganayerkan@gmail.com

 
Toplam blog
: 31
: 895
Kayıt tarihi
: 17.06.07
 
 

Hayattan alıyorum bütün kaynağımı. Sokağı takip ediyorum, insanları gözlemliyorum, kendimi sorguluyo..