Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '17

 
Kategori
Dünya
 

Lawrence Gider M.V. Bruinessen Gelir...

Lawrence Gider M.V. Bruinessen Gelir...
 

EMPERYALİSTLERİN MASAYA KOYDUĞU KÜRDİSTAN HARİTASINI KİM ÇİZDİ? KÜRTLERE BU BÖLGENİN MİLLETİ-DEVLETİ OLMA AKLINI KİM VERDİ?

Şah İsmail’in Safevi Devletine karşı, Osmanlı Devletinin doğu sınırlarını koruma görevi karşılığında, Kürtlere, Osmanlı Devleti içinde adeta ayrı bir devlet olma statüsü verilmişti.

Osmanlı’da mülk padişahın iken doğudaki Kürt aşiret beyleri (ağaları) toprak sahibiydi.

Osmanlı’da egemen milletin Türkler olduğu varsayılır ancak Türklerin Anadolu’daki halleri doğudaki Kürt Ağalıklarının saltanatları karşısında sefalet derecesindedir.

Bugün dahi yer yer devam eden ağalık düzeninin kökleri buralardadır.

İkinci Mahmut’un, devlet içinde devlet olamayacağı düşüncesiyle bu imtiyazları ortadan kaldırma girişimleriyle beraber Kürt ayaklanmaları tarihi de başlamış oldu.

O günden itibaren Anadolu’nun doğusunda ve güneyinde pek çok ayaklanma baş gösterdi.[1] Organize olamamış ağa-şeyh liderliklerindeki mahalli ayaklanmalar her seferinde bastırıldı. Ayaklanmacılar ağır faturalar ödediler.

Bu kargaşa ve kaos Osmanlı’nın yıkılışı ve Ortadoğu haritalarının yeniden çizilmesine kadar devam etti.

İngiliz emperyalizmi her daim yararlanabileceği bu istikrarsızlık potansiyelini keşfetti. Bu durumdan ilanihaye yararlanmak üzere Ortadoğu haritasını çizerken bölgenin güçlü devletleri olma potansiyeli öngördükleri Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de birer çıbanbaşı uç verdirmeyi ihmal etmediler. Her biri için birer Kürt Sorunu icat ettiler.

Bu olanağı o gün bu gündür sonuna kadar kullandılar, kullanmaya devam ediyorlar.

Kürt ayaklanmalarının ortak özelliği, mahalli olmalarıydı. Her bir ayaklanmada millet olma, devlet olma hevesi dillendirilirdi ancak sınırların nerelerden geçeceğini bilmezlerdi.

Hatta Sevr’in Kürtler için öngördüğü haritalar dahi hayallerdeki Ermeni-Kürt bölgeleri için aynı bölgeyi işaret eden kaba saba çizimlerden ibaretti.

Yüzlerce yıl bölgede kargaşanın, kaosun, anarşinin aktörü olarak yararlanılacak Kürtlerin bu harita ihtiyaçlarının ve de haritanın işaret ettiği sınırlar içinde “ulus” kimliğinin tanımlama ihtiyaçlarının ivedilike giderilmesi gerekiyordu.

Emperyalizm bu ihtiyacı görmezden gelemez ve ihmal edemezdi.

İşte bu yazıda, Kürtler için bu hizmeti kusursuz şekilde yerine getiren kişiyi tanıtacağız.

MARTİN VAN BRUİNESSEN

Orhan Koloğlu’nun Lawrence Efsanesi adlı kitabını okumuştum. Kitapta, Lawrence’in o dönem koşulları ve imkansızlıkları içinde yazıp gönderdiği istihbarat raporlarındaki bilimselliğe ve derinliğe hayran kalmıştım. Adamın yazdığı istihbarat raporları karşısında günümüz bölge insanının en kapsamlı doktora tezleri bile ilkokul çocuğu kompozisyon denemesi düzeyinde kalır.

Adamlar böyle çalışıyorlar.

Hemen şunu belirteyim, Martin Van Bruinessen’in Lawrence gibi bir gizli ajan olduğunu ileri sürecek değilim.

Bruinessen’in bir bilim adamı olma dışında görevi veya özelliği bulunduğuna dair herhangi bir bilgi sahibi değilim. Ancak şunu tahmin edebiliyorum ki Emperyalizm, bugün artık yüz yıl öncesinde olduğu gibi sadece gizli ajanlar marifetiyle bilgi ihtiyacını karşılamak zorunda değil. Bilim adamlarından hizmet satın alabilir. Bu açıklamayı yaptıktan sonra Bruinessen’i tanımaya geçebiliriz.

Martin Van Bruinessen Hollanda’lı bir bilim adamıdır. 1946 doğumludur. Utrecht Üniversitesinde fizik, matematik, sosyoloji ve antropoloji dersleri aldı. 1998’de Berlin Üniversitesi Kürdoloji Enstitüsünde görev aldı.

Bruinessen’in Kürtlere olan ilgisi, ilk kez 1967 yılında henüz fizik bölümü öğrencisiyken Ortadoğu’ya yaptığı bir seyehat esnasında uyanmış. Bu seyehati esnasında Kürdistan’ın(!) manzarası karşısında huşuya kapılmış. Halkının misafirperverliğinden çok hoşnut olmuş. Uğradıkları ulusal baskıya ve bu baskıya karşı gösterdikleri dirence ilişkin kendisine anlatılan hikayelerin etkisi altında kalmış. Bu ve izleyen ziyaretleri sonucunda entelektüel ilgi alanı sosyal bilimlere kaymış. Köylü hareketleri, kurtarıcı ve milliyetçi hareketlere karşı güçlü bir ilgi duymaya başlamış. Bu teorilerin geçerliliğinin sınanması için Kürt tarihinin ideal bir olanak sağladığını fark etmiş. Kürt hareketinin tutucu-gerici karakterini keşfetmiş. Öyle ki, ABD’ye övgüler yağdıran Molla Mustafa Barzani’nin 51. Eyalet olma karşılığında bölge petrolü üzerinde kontrolün ABD’ye bırakılacağını söylediğini belirtiyor. Gerici ve tutucu eksendeki Kürt hareketinin ne dereceye kadar yoksul köylüleri  kendi çıkarlarına olmayan bu savaşta yanlarında tutabilecekleri, aşirete bağlılık ilişkilerinin çözülme ihtimali gibi sorular,1973 yılında başlamayı planladığı alan çalışması  hazırlıkları esnasında kafasını kurcalamış.[2]

Bruinessen, kafasındaki sorulara yanıt aramak üzere Temmuz 1974’te Tahran’a giderek çalışmalarını başlatır. Ağustos 1976’ya kadar bölgede  İran, Türkiye, Irak ve Suriye’de Kürt köylerinde ve kentlerinde, pek çok insanın ve birkaç enstitünün(?) katkılarıya ve Hollanda ZWO bursuyla ve genellikle “turist” görünümü altında çok yoğun saha çalışması yapar. 1978 yılında tamamladığı doktora tezininin gözden geçirilmiş halini Ağa – Şeyh – Devlet adıyla kitap olarak bastırır.

Kitap, ilk baskısının yayınlanmasından itibaren bölge üzerinde hesabı olan herkes için ve dolayısıyla PKK ve Kürt ayrılıkçılığı taraftarları için temel referans kaynak olur. Çünkü o zamana kadar bölge hakkında böylesine derin araştırmalara dayalı bu kapsamda hiçbir çalışma yapılmamıştır.

Yüzyıllardır sosyal hareketliliğin hiç bitmediği, çatışmaların, uzlaşmaların ve isyanların sürekli yaşandığı bir coğrafyada iyice girift hale gelen sosyal ilişkiler yumağının haritasını da çıkarmıştır.

Blog görselinde BOP kapsamında günümüzde masada olanıyla bir arada sunduğumuz harita[3], günümüz Ortadoğu çatışmaları içinde fiilen şekillendirilmesine çalışılan haritanın günümüzden 40 yıl önce kayda geçirilmiş nihai hali gibidir.

Bu doktora tezinin ortaya çıkış yılı olan 1978’in PKK’nın kuruluş yılına denk gelmesinin tesadüften mi ibaret olduğunu bilmiyoruz.

Bu çalışmayı yapan Martin Van Bruinessen’in donanımı müthiştir. Bruinessen bölge ülkelerinin dilleri olan Türkçe, Farsça ve Arapça’yı, Kürtçenin tüm lehçelerini ve de Zazacayı bilmektedir.

Bölge insanları içinde geçmişten günümüze böylesine çok dil bilen bir kişi daha olduğuna dair duyduğum bir isim yoktur.

Martin Van Bruinessen’in Kürtlere olan yakın ilgisinin masulü bu kitaptan ibaret de değildir. Bruinessen bu çalışmasından sonra da pek çok kez bölgeyi ziyaret etmiş ve Kürtlere ilişkin başka pek çok kitap yazmıştır. Bu kitaplar; Kürdistan Üzerine Yazılar, Türklük Kürtlük Alevilik, Kürdolojinin Bahçesinde, Evliya Çelebi Diyarbekir’de ve Avrupa’da Müslüman Öznenin Üretimi isimleriyle Türkiye’de de yayınlanmıştır.

Bruinessen, benzer çalışmaları Endonezya’da da yapmış ve 4 kitap yayınlamıştır.

Günümüzde belki Lawrence gibi çalışanlar da halen vardır ancak işte öylelerine ihtiyaç bırakmayacak Martin Van Bruinessen gibi insanlar da vardır.

Emperyalistler her ikisinden de sonuna kadar yararlanır.

 

Kenan IŞIK

 

 


[2] Martin Van Bruinessen – Ağa Şeyh Devlet – İletişim Yayınları s. 1-15

[3] Martin Van Bruinessen – Ağa Şeyh Devlet – İletişim Yayınları s. 27

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..