Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '11

 
Kategori
Siyaset
 

Liberallerin sefaleti

Liberallerin sefaleti
 

Ahmet Altan, yere göğe sığdıramadığı Tayyip Erdoğan’ı bazen anlayamadığını söylüyor. Seçim mitinglerinde Taraf gazetesinde beğenmediği bir manşeti yerden yere vurup, tüm rakiplerine yaptığı gibi kalabalıklara yuhalattırınca Ahmet Altan, demokrasisinin liderini anlayamıyor. 

Aynı başbakan “Artık Kürt sorunu kalmamıştır” derken anlayışla karşılıyor. 

”Kadınla erkeğin eşitliğine inanmıyorum”, “Hasan Erkani hazretlerinin yanına yapılan bu ucube yıkılacak!” “İçki içenlere bir şey mi dedik? Tıksırıncaya kadar içiyorlar.”Derken onu anlayışla karşılıyor. 

Marmaray kazısında İstanbul’un altında bir antik kent bulunuyor: ”Bu zihniyet Marmaray’ı 4 yıl erteletti bize… Kazılar esnasında çanak çömlek çıkmış diye yatırımı engelletti.”Diyerek insanlığın en eski miraslarını çanak çömlek diye küçümsemesini de anlayışla karşılıyor. 

İstanbul anayasası diye anılan ve kentin tüm planları yıllar süren bir çalışma ile tamamlandığında; gelecek deprem senaryosu dikkate alınarak, yüzlerce bilim insanı ve uzmanlar tarafından hazırlanan nazım planına rağmen, başbakan planda olmayan 3. Köprü ve sonra da çılgın projelerle tüm su havzalarını ve ormanlarını yok edecek seçim yatırımlarını açıklamasını da anlayışla karşılıyor. 

“YGS protestocularının karşısına 5-10 bin genci koyarız ama gerginlikten yana değiliz.”Diyerek demokratik yöntemlerle hak arayan çocuklarımıza gözdağı verirken de anlayışla karşılıyor. 

Tüm dünyada nüfus planlaması tartışılmaz bir gerçek iken, üstelik nüfusumuzun ¼ i açlık ve yoksulluk sınırında yaşamasına rağmen yetkili bir kişi olarak: “En az üç çocuk istiyorum. Derken onu anlayışla karşılıyor. 

Tüm seçim konuşmalarında: “Biliyorsunuz Kılıçdaroğlu Alevidir.” Diyerek kitleye bir inancı dakikalarca yuhalattırıyorken de anlayışla karşılıyor. 

Siyasi rakiplerinin dinsizliklerini yetmiş sene önceki ölmüş gitmiş insanların inançlarını sorgulayarak ispat eden, her söylemi ile dini politikaya alet eden zihniyeti de anlayışla karşılıyor. 

Merkel’e “Git tarih öğren” derken uluslar arası nezaketle karşılanmayacak bir nefret dili kullanırken, karşı tarafın da başbakanımıza hakaret dolu bir dil kullanmasını doğurabileceğini hiç hesap etmezken de anlayışla karşılıyor. 

AB parlamentosunda tüm üyelerin uyması gerektiği insan hakları ihlallerinin hesabı sorulduğunda: “Ben size hesap vermem” diyerek, girmek istediği kulübe işinize gelirse tavrını takınıp; sonra da bizi neden aranıza almıyorsunuz? İkiyüzlülüğüne de anlayışla bakıyor. 

Seçim barajının halkın eğilimlerini parlamentoya adil yansıtılmadığını soran AB’li parlamenterlere: “Size soracak değilim” diyerek, anti-demokratik tavrını AB düzeyinde devam ettirirken de anlayışla bakıyor. 

AB içerisinde etnik, dinsel, kültürel, cinsel ayrımcılıkların tümüyle kaldırılmaya çalışıldığı, anadiliyle eğitim yapamayan bir üyenin olmadığı ortamda, ibadethanesi resmen kabul görülmeyen Alevi varlığını inkâr ederken; Hıristiyan azınlıkların el konulmuş mülkleri orta yerde dururken, soru soran parlamentere “Siz de çok Fransızsınız” diyerek ülke içinde şoven duyguları artırıp seçim demagojileri yaparken karşı tarafın anlayamayacağı deyimleri kullanmasını da anlayışla karşılıyor. 

Daha taslak halindeki kitap toplatılırken yargının işine karışamayız diyen, sonra da AB parlamentosunda tutuklu gazeteciler ve yasaklanmış kitaplar sorulunca kitabı bombaya benzeten zihniyeti de anlayışla karşılıyor. 

Fukuşima kazasından sonra nükleer lobisi sesini kesip beklerken, tüm dünya nükleer santralleri tartışırken: “Aygaz da tehlikelidir” mantığıyla kimselere sormadan “Nükleer santraller acilen yapılacaktır.”Diyebilen bir zihniyeti de anlayışla karşılıyor. 

Enerji uğruna ülkenin eko-sistemini alt üst eden HES projeleri ile maden arama ocakları ile doğamızı elimizden alırken o yörelerde yaşayan köylülere dünyalarını dar eden zihniyeti de anlayışla karşılıyor. 

Ülkenin sınav sistemine, bağımsız yargısına, emniyet teşkilatına giren cemaat hizbi ile tüm yapıların güvenilirliğini sorgulatan zihniyeti de anlayışla karşılıyor. 

12 Haziran seçimlerinden sonra yeni anayasa yapacağız derken yeni anayasa hakkında ser verip sır vermeyen dayatmacılığı da anlayışla karşılıyor. 

En küçük bir protestoyu şiddetle bastırmaya çalışan polisin tavrını destekleyen, çocuklarımızın sokak ortasında hoyratça dövülmesine, yerlerde süründürülmesine onay veren zihniyeti ileri demokrasi diye selamlayarak anlayışla karşılıyor. 

Sivil eylemler yapmaya çalışan Kürt’leri tüm gösterilerine yasadışıdır mantığıyla yaklaşıp zorla terör ize edip sonra da hapishanelere doldurulmasını ve yıllarca suçunu bile öğrenemeden tutan zihniyeti de anlayışla karşılıyor. 

Darbecileri, kontra-gerillayı açığa çıkaracağı umuduyla başlayan kovuşturmalar, 28 Şubat rövanşından öteye gidemeyip, faili meçhuller aydınlatılmadan temiz toplum olamayacağımızı bilenleri hayal kırıklığına uğratan davaları anlayışla karşılıyor. 

Siyasi rakiplerinin ortaya çıkan kasetlerini tüm seçim alanlarında kullanarak özel hayat diye bir anlayışı olmadığını, namusu bacak arası anlayışı zanneden zihniyetten de rahatsız olmuyor ve anlayışla karşılıyor. 

Bütün kararların tek bir kişi tarafından alındığı, örgüt yapısı ile tam bir şeflik düzeni kurmaya çalışan başbakanın ülkeye demokrasi getireceğinden bir an dahi umudunu kesmeyen Ahmet Altan, ucu kendisine dokununca bu demokrasi şampiyonu liderini anlayamıyor. 

Kusura bakmasın gerçek demokratlar da onu anlayamıyor. 

 
Toplam blog
: 29
: 1638
Kayıt tarihi
: 21.02.11
 
 

1958 Erzurum doğumluyum. İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü mezunuyum. İstanbul'da yaşıyorum. ..