Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '14

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Liderliğe mi koşuyorsunuz? O halde egonun sırtından inin!

Liderliğe mi koşuyorsunuz? O halde egonun sırtından inin!
 

"Başarı, lider olana kadar tamamen kendini geliştirmek; olduktan sonra ise başkalarını."
                                                                                                     Jack Welch
 
İş hayatında, liderliğe soyununanlar egonun sırtında ilerliyorsa, liderliğe değil, diktatörlüğe dört nala yol alıyor demektir.Elde ettiğiniz başarılar sizi bir şekilde yönetici koltuğuna taşımış olabilir. Ancak her yönetici iyi bir lider demek değildir.Yani yönetici olmanız, lider olduğunuz anlamına gelmiyor.
 
Etrafta empatiden yoksun, dinlemesini bilmeyen  ve burnunun dikine giden, zafer sarhoşluğuna kapılmış yığınla yönetici mevcut. Liderlik üzerine yapılan yüzlerce, binlerce tartışmanın ve araştırmanın, kitapların elede ettiği en önemli bulgu: "Gerçek bir lider egosundan tamamen sıyrılmalı"
 
Pek, ego kabuk ya da elbisemi ki, kolayca soyalım,soyunalım.
 
Tabiii ki de hiç kolay değil. Çaba ve sürdürülebilir gelişim gerektiren bir durum. 
Yapılması gereken ilk iş, "liderlik yolunda bulunduğumuz hal ile olması gereken hal analizinin objektif olarak belirlenmesi." Gerçek bir liderin hangi özellikleri taşıması  gerektiğinin farkına varmak gerekli". Eğer yüksek egomuzu törpülemezsek, aldığımız sonuçların sorumluluğunu üstlenmek zorundayız demektir.
 
Egonuz iş başında ise; Hatalarınızı kabul etmezsiniz: Hatta söylenmesine bile tahammül edemezsiniz. Oysa geri bildirirmler önünüzdeki tüm engelleri vakumlayıp yok eden süpürge gibidir. Süpürgeyi kullanmıyorsanız siz bilirsiniz.
 
Egonuz devredeyse; İletişim kuramazsınız: İnsanlar, sadece kendini anlatan, öven kişileri bir süre sonra filtre ederek afaroz ederler. Etrafınızda sadece egonuzu parlak tutan çıkarcı yalakalar kalır.Onlar da ilk fırsatta harcarlar sizi, benden söylemesi..
 
Ego varsa; Paylaşım yoktur: Takımın başarısını sadece kendi başarınız olarak görür,onları hiçe sayarsınız. "Biz değil, "ben" bilinci gelişir. Zamanla bakmışsınız ki ,takımınıza sırtınızı döndüğünüz için arkadan bıçaklanıvermişsiniz. Hadi kabul edin, çoğu zaman böyle olur, belki de  hali hazırda buna benzer yaşadığınız durumlar mevcuttur.
 
Egoya merhaba; Hoşgörüye elveda: Bir liderin her şeyden çok hoşgörüye ihtiyacı varken ne yazık ki egosu geçit vermez.Empati yoksa hoşgörü olamaz.
 
Ego konuşursa; kulak sağır olur: Egonuz yükselirse aşağıya kulak veremez, dinleyemezsiniz. Çünkü hiç kimse dinlenmesi gereken değerli fikirler sunamaz ki size.Tepeler başınızı öylesine döndürmüş ki, gözler aşağı çevrilemez. Oysa kendinizle monolog halindeyken faydalı diyalogları kaçırırsınız.
 
Ego değişime direnir: Egonuz kulağınıza her fırsatta en iyisi olduğunuzu fısıldarken değişmenize gerek yoktur. Bu da geliştirilmesi gereken yönlerinizi farketmenizi engeller ve siz yerinizde sayarken bir de bakmışsınız başkası gelmiş, koltuğunuza oturuvermiş. Ne yazıkkkk.
 
Evet ne yazıkki,çağımızın liderlik hastalığı"ego" dur
.
Bir yöneticiyi, kökünden çürüten, bir süre sonra yavaş yavaş itibarı, başarıyı kaybettiren çok güçlü bir zehirdir.
 
Panzehir ise "EĞİTİM".
 
Aslında, ego sadece şişmiş balondan başka bir şey değil. Bir iğnelik canı var. Yeter ki, şişkinliğimizin farkına varalım.
 
Yukarıda söylediklerimden bir ya da birkaçını barındırıyorsanız, Kendinize dönüp bakma zamanı gelmiş demektir.
 
Siz siz olun!! Egosu yüksek yöneticileri beslemeyin ve liderlik sırası size geldiğindeyse, egonuzu kapının dışında bırakın!
 
Sevgilerimle.
 
Hicran İPEKBAĞLAR  
 
 
Toplam blog
: 57
: 4512
Kayıt tarihi
: 19.12.12
 
 

Kainatta nokta, nokta da kainat olan "İNSAN" İnsanı keşfetmek için cıkılan yolda bir yolcu sadece. ..