Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '06

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Liderliğin beşinci penceresi: uzman liderlik

Liderliğin beşinci penceresi: uzman liderlik
 

Liderliğe 9 pencereden bakış

5. Pencere:Uzman liderlik

“ Örgütlerin stratejik veribankaları aslında bilgisayarlarının kapasitesi değil, yöneticilerin beyinleridir "

Prof. Henry Mintzberg, McGill Üniversitesi

Uzman Liderlik (Specialist Leadership)

“ Uzman Liderlik ”, öğrenen organizasyonların giderek önem kazandığı bilgi çağında bilgiyi toplayarak, işleyerek, sistematize ederek ve anlamlandırarak güce ve zenginliğe dönüştürme becerisi olarak tanımlayabileceğimiz “Bilgi Yönetimi”ne dayanan liderlik ve iş yapma tarzı.

Bilgi Yönetiminin kapsamındaki temel yapı taşları şöyle sıralanabilir:

Objektif gözlem ve bilgi toplama gücü
Bilgi yığınları ve kirliliği içerisinde rotayı belirleme, bilgiyi temizleme, işleme, depolama, sınıflandırma (data mining, veri tabanları..)
Knowhow: Bir alandaki uygulamaların arkasındaki ve temelindeki bütün bilgi birikimi
Tacit knowledge: Bilginin yazıya dökülemeyen deneyimsel ve stratejik boyutu (düşünme araçları, tecrübe, birikim..)
Kontrol gücü: Rakamlarla denetim, bütçe kontrolleri..
Tahmin gücü: Modelleme, geleceği kurgulama, senaryo üretme, karar ağaçları.
Sahip olunan bilgi ve fikirlerle ilgili düşünme üzerine yeni yollar keşfetme

Uzman Liderliğin Boyutları

Bilgi Yönetimi

Öğrenen Organizasyon

Yeni Ekonomi

Araştırma Geliştirme

Analitik ve Soyut Düşünme

E-learning

Teknoloji Yönetimi

Knowhow ve Teknik Derinlik

Adaptasyon

Objektif Gözlem

Bilgi ve Teknoloji Üretimi

Esneklik ve Hız

Entelektüel Sermaye

Öğrenen Organizasyon

Yönetim biliminde ilk defa 1990 yılında Peter Senge'nin "The Fifth Discipline" adlı kitabında kullandığı “Öğrenen Organizasyon” kavramı, kısa bir süre içerisinde günümüz İşletme literatüründe en sık tekrarlanan terimlerden biri oldu. Öğrenen organizasyonlar, bilgiyi yaratma, edinme ve transfer etme konusunda ustalık kazanmış ve elde ettiği bilgileri özümseyerek kendi tutumlarını değiştiren organizasyonlardır.

Öğrenen organizasyon olma yolunda başarı sağlamış kurumlara bakıldığında bu kurumların beş temel konuda gelişmeler kaydettikleri görülmektedir:

Sistematik düşünme ve problem çözme,
Bireysel uzmanlaşma ve derinleşme, kişisel ustalık ve yetkinlik
Yoğun bilgi paylaşımı, kurum içi bilgi transferinin hızlı ve etkin bir biçimde yapılması.
Yetkilendirme ve güçlendirme, takım halinde öğrenme
Güçlü, uyumlu, öğrenmeyi teşvik eden ve esnek bir kurum kültürü

Bilgi Yönetimi (Knowledge Management)

Öğrenen organizasyonların özelliklerinden biri olan “Bilgi Yönetimi”.

En basit tanımıyla, Bilgi Yönetimi, bir firmanın çalışanlarının know-how uygulamalarından elde edilen değer sürecidir. Hikmet Bey, bilgi yığınları ve kirliliği içerisinde rotasını belirleyebiliyor. Bilgiyi işleyerek, sistematize ederek ve anlamlandırarak güce dönüştürebiliyor. Bunu yapabilmek için gerekli olan bilgi ve beceri bütünü (knowhow), Hikmet Bey’in yönetim tarzının temel taşlarından biri ve bu da her kurum için vazgeçilmez önem taşıyor. Bilginin en stratejik öneme sahip kısmı ise yazıya dökülemeyen, sizin ve elemanlarınızın kafasında bulunan kısmıdır (“tacit knowledge”) - ki tecrübeyi, düşünme araçlarını, sezgiyi ve birikimi de kapsar.

BİLGİ VE FİKİR ÜRETİMİNE ÖRNEK
MATSU SHITA firmasında çalışan;

1975 yılında 63 000 kişi 663 475 adet

1991 yılında 95 000 kişi 4 000 000 adet fikir üretmiştir.

Toyota her işcisinden; yılda 300 öneri ve fikir almaktadır.

Entelektüel Sermaye

Entelektüel Sermaye, günümüzde organizasyonların rekabet avantajı kazanmalarında önemli bir potansiyel. Entelektüel sermayenin başarılı bir şekilde yönetilmesi demek, istenilen sonuçlara ulaşmak için kritik bilgilerin yaratılması, saklanması, organize ve analiz edilmesi, yayılması ve uygulanması demek. Entelektüel sermayenin etkili olarak yönetilmesi için gerekli olan unsurlar şunlar;

Organizasyonun, bilmesi ve yapması gerekenleri belirlemesi ve tanımlaması
" Bilinmesi gerekenler ve bilinenler " ile " yapılması gerekenler ve yapılanlar " arasındaki boşlukların saptanması Bu boşlukları kapatabilmek için stratejilerin geliştirilmesi Entelektüel sermayenin etkili olmasına yardımcı olacak vizyon, strateji ve kurum kültürü çalışmalarının yapılması

E-learning

Hikmet Bey, Yılmaz Tekstil’in bir öğrenme ve gelişim atılımı yapması gerektiğini düşünüyor ve bu amaç için de e-learning konusunda projeler üretiyor. E-Learning; eğitim içeriğinin, Internet, intranet, extranet, uydu yayını, interaktif TV, audio/video tape ve CD-ROM vs. yoluyla elektronik ortamda aktarımı (teknoloji bazlı öğrenme) olarak tanımlanıyor.

Hikmet Bey ’e göre, e-Learning öğrenmeyi gerçekleştirecek olan bireyi merkeze yerleştiriyor ve klasik sınıf eğitiminin ve bilgisayar tabanlı eğitimin avantajlı yanlarını bünyesinde barındırıyor. Hikmet Bey, e-learning konusunda Mahmut Bey’e bir stratejik rapor sundu. Bu raporda e-Learning'in firmaya getireceği avantajlar şöyle sıralanıyor:

Herkes öğrenme kapasitesine göre konuyu istediği derinlikte öğrenebilir.
Herkes kendi hızında, iş süreçlerini ve üretimi aksatmadan kısa zamanda eğitim alır
İstenilen yer ve zamanda eğitim alınabilir.
Eğitim masrafları önemli derecede azalır.
Bireyler belli bir zaman diliminde ihtiyaç duydukları bilgiye anında erişebilirler.
Teori ve araştırmalar ile pratik hayat arasında ilişki kurulmasını sağlar.
Edinilen bilgilerin hızlı bir şekilde uygulanmasına imkan verir.
Sunduğu seçenekler yardımıyla bireye özgü öğrenme imkanı sağlayarak öğrenme kalitesini artırır.
Klasik sınıf eğitimine göre daha rahat bir ortam sunar.
Eğitim materyalinin uygunluğu ve doğruluğunun sürekli olarak gözden geçirilip gerekli değişikliklerin yapılmasına imkan verir.
Web üzerindeki zengin işitsel ve görsel tasarımlar yoluyla eğitimi çekici hale getirir ve öğrenmeyi artırır.
Bilgi ve birikimlerin hızlı bir şekilde elde edilmesi ile çalışanların hızlı değişen iş dünyasına uyumunu artırır.
Bilişim Trendleri

E-ticaret, e-iş, e-learning, e-devlet, e-hayat!
Dijital ve kablosuz teknolojiler
Telekom: EDI, LAN, WAN, ERP
Veri tabanı sistemleri: Oracle, SAP, Linux
Donanım: Otomatik algılayan Palm cihazlar (pattern recognition)
Yazılım: Internet temelli yazılımlar
Yapay Zeka (artificial intelligence)
Sanal gerçeklik (virtual reality)
Nanoteknolojiler: mikroskobik teknolojiler
Quantum Bilgisayarlar: Bilginin kopyalanması yerine ışınlanması prensibi

Siber Müşteri

Hikmet Bey, Internet çağında tüketici profilinin de değiştiğini vurguluyor ve siber mişterilerin özelliklerini şöyle sıralıyor:

• Parmaklarının ucunda sınırsız seçenek ve bilgi var.

• Ürün özelliklerini, fiyatları karşılaştırabiliyor.

• Fiyatı belirleyebiliyor, pazarlık yapabiliyor.

• Bir tıklama ile rakip firmanın sitesine atlayabiliyor.

• Uzman yorumlarına ve tavsiyelerine ulaşabiliyor.

• Üretim aşamalarına aktif katılabiliyor.

• Ürünü istediği gibi adapte edebiliyor ve kişiselleştirebiliyor.

• Diğer müşterilerle ilişki kurup ortak hareket edebiliyor.

• Hedeflenen ‘kitle’ bir kişiye düşmüş durumda.

BİR GÖRÜŞ: İbrahim Mirmahmutoğulları (Dizayn Grup Kurucusu)

“Dizayn Grup olarak dışarıdan know-how almadan zor da olsa ilk ürünümüzü üretmeye başladık. Asıl önemli olan o günlerde know-how almamış olmamızdı. Çünkü eğer know-how almış olsaydık bugün bu üretimimize kavuşamazdık. Lisans ya da know-how alanlar Türkiye'deki toplam sanayicilerin çok büyük bir kısmına denk geliyor. Türkiye'de sanayi tesisleri lisans alarak kurulmuştur. Bunu herkes böyle bilir. Biz ise dışarıya bir kuruş know-how ve lisans parası ödemedik. İlk günden itibaren kendi gayretlerimizle zor dönemi aşacağımıza inandık. Üretmenin en zor kısmı ilk üretimdir. AR-GE zihniyetini hemen kendimize şiar edindik ve onu içimize sindirdik. Pazarlama elemanları bulmadan önce, daha çok AR-GE elemanları aradık ve böyle bir ekip oluşturduk. Bugün 23 ayrı sistemde 4 bin çeşit ürün üretiyoruz.

Eğer o gün biz dışarıdan bu ürünü nasıl üretebileceğimizin bilgilerini öğrenseydik herhangi bir boru üreten firmaya “biz sizden lisans alarak teknolojinizi bize aktarmanızı istiyoruz” deseydik, bugün Dizayn onlara mahkum olacaktı. Lisans verenler diyelim ki 10 yıllığına lisans veriyorlar, bu süre içerisinde en ufak bir çizgisine bile dokunamazsınız. Sözleşmelerle sizi bağlarlar. Onların bilgilerinin dışına taşamazsınız. Hiçbir yeni geliştirme yapamaz AR-GE departmanı kuramazsınız. Çünkü onlar bunu her yıl ödediğiniz bedel karşılığı kendi geliştirdiklerini gelip size monte ederler. Ama geliştiren onlardır. Monte edilen sizsiniz. Yani siz hep onların geliştirdiğini monte edensiniz. Bu çok tehlikeli bir şey ve Türkiye bugün sadece bunu yapıyor. Başkaları geliştiriyor, Türkiye parayı basıp alıyor ve bunu yapanlara da akıllı deniliyor. Eğer böyle olursa bu ülke üretkenlikte geride kalır. Yani biri ne kadar çok teknoloji satarsa o kadar çok teknolojiyle donanan üretim gerçekleştirebiliyor. (Eğer teknoloji satmazsa veya kontrollü satarsa her zaman teknoloji satanın iki dudağı arasında olmak zorunda.) Batı da Türkiye'ye ikincil teknolojileri satar. Yani daha eskimiş, yıpranmış biraz daha demode teknolojileri satar. Lisans ya da know how yöntemiyle de en son teknolojiyi satmazlar. Böyle acımasızdır diye düşünüyorum.

Know-how almadığımız için belki bir kaç ay sabahlara kadar çalıştık. Geniş bir teknik ekip kurmuştuk. Her gün yeni bir şey öğrendik. Üretime hakim olma temeli böyle oluştu. Her gün yeni bir şey öğrenirken bir sorunu çözüyorduk. Aylar sonra o günkü ürettiğimiz ürünlerle ilgili her şeyi öğrendiğimizde; artık kendimize güvenimiz tamdı.

Dışarıdan hiç bir şey almamış hiç bir bilgiye de bir kuruş para vermemiştik. Vermemiz gereken paranın belki 5 belki de 15 katı para harcamıştık. İlk bakışta bu yanlış bir şeymiş gibi görünüyordu. Ama uzun vadede böylece akıllı bir şey yapabileceğimizi de o günden planlamıştık. Çünkü biz, bu bilgi üzerine muazzam bir sistem kurabileceğimizi biliyorduk. Temel bilgi, o güven olmasaydı, sadece lisans aldığımız firma bizim gözümüzde her zaman büyüyecek, biz her zaman onların önünde ezik bir görüntü sergileyecektik. Aldığımız her ürünün parasını ödesek bile. Çünkü bilgiyi veren o, alan da biziz. Bilgiye her zaman ihtiyaç var. Bilgiyi üreten değiliz. Paramız varsa bilgi alırız, yoksa yıllar teknolojiyi sık değiştiriyor. Eski teknolojiler pazarlar için prim yapmıyor. Dolayısıyla eski teknolojinin mahkumu oluyorsunuz. Bu korkunç bir kısırdöngü. Bir yerden sonra da artık isteseniz de geri dönüş yapamıyorsunuz. Çünkü siz birine bağlısınız ve sizin beyninizin gelişmesi için hiç bir gerek yoktur. Beyinse ancak zor şartlarda gelişir. Zor, beyni açar.”

Röportajın tümü için www.insankaynakları.com adresine bakabilirsiniz.

Uzman Liderlik:

Veri toplamaya, gözlem gücüne, araştırmaya, bilgileri organize edip saklamaya, sonuçları yorumlamaya, planlamaya, data analizine, bilginin stratejik olarak kullanımına, teknik derinliğe, yüksek teknolojiye dayalı liderlik tarzı. Yeni ekonominin temel taşı olan bilgi yönetimini esas alan yönetim anlayışı.

 
Toplam blog
: 279
: 2488
Kayıt tarihi
: 09.09.06
 
 

Dr. Fahri Karakaş, Londra’da University of East Anglia’da görev yapmaktadır (Norwich Business Sch..