Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '12

 
Kategori
Deneme
 

Lügat-ı nisyan

Hayatta hiç bomboş uzanıp tavanı izlemezsin sanki. Beyin hep bir şeyler düşündürür sanırsın, nasıl bir boşluk ola ki insan içine düştüğü an hissetmeyi unutsun… Beyaz tavan üzerindeki lekelere boş boş bakıp da nasıl onlara bir anlam, bir biçim yüklemezsin.

Hızlandırılmış oynarken hayat sanki, sen tren istasyonunda o sabit duran, sağından solundan kalabalıkların geçtiği, klişe insan. Her şeyi ağırdan almaktan mutlu olan, son treni kaçıranların anlam vermeye çalıştığı…

Sadece uzanıyorsun beyaz çarşafın ucuz deterjan kokusunda, otel yastığının yassılığı, nevresimden kurtulmayı başarmış yorgan… Bacaklarını karnına çekmiş uzanıyorsun öylece. Hayır… Bildiğin karın ağrılarından çok farklı, tanıdık tatlar barındıran lakin hepsinden yoğun… Kıvranmaktan çekinen tavırlarda, bok sürdürmeden ağalığa…

Soluk telefon ışığını her fark etme anında yüzünde beliren ekşi gülümseme, zoraki yansımaları umutsuzluğun aynadan, ve o telefonun ışığının şarjdayken hiç sönmediğini tekrar tekrar unutup, tekrar tekrar umut…

Bazı kelimeler öğrenirsin, yazarsın tekrar tekrar, cümleler kurarsın;

    “Ali’nin kalemi kırıldı. “

    “Elif’in kolu kırıldı.”

    “Çağrı’nın kalbi kırıldı.”

Eski kelimelerin yeni anlamlar taşıyabildiğini öğrenirsin hiç öğrenmek istemesen de ve ya sen onları zaten baştan beri hiç anlamamışsın…

Yeknesak hayatında hiçbir şey umursamaz yaşarken bazı “umur”ların olduğunun farkına varırsın… Hayat bağladığın temellerin kopar gider, felç olur hayatın…

Geçer gider sanırsın elbet, unutur insan. Hani zaman ya… Hani ilaç…

Günaydın o vakit çocuk… Çocukluğuma anlam yüklemeye gittim ben, büyümeye, hayatımı anlamlandıran kelimeleri unutmaya…

 
Toplam blog
: 6
: 319
Kayıt tarihi
: 03.05.11
 
 

Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi '08, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi '13..