Lütfen özenle, dikkatle ve ibretle… okuyunuz!

O bugünleri görmüştü…

Çünkü o, Türkiye’yi bugünlere getirenlerin ağababalarını tanıyordu…

Çünkü o, Türkiye’yi büyük zafere ve uygar dünyaya onlarla mücadele ede ede taşımıştı…

Çünkü, onların ruhunu herkesten iyi biliyordu.

Ve Mustafa Kemal Atatürk, bundan tam 90 gün önce, bu büyük bayramı kutlarken, ulusuna şöyle sesleniyordu:

[Lütfen Gazi Paşa’nın konuşmasında yer alan tespitleri bir kez, sonra bir kez, sonra bir kez daha okuyalım… Ve bilincimizin en değerli köşesine özenle yerleştirelim…]

Evet, birlikte okuyoruz:

<ı>“Hepiniz anayasayı okuyunuz. Öğrenci, asker, genç, yaşlı ulusun her kişisi anayasayı iyice bellesin...

<ı>Benim için bir yanda olmak vardır; ben bir yandayım, o da Cumhuriyet’in yanında... Cumhuriyet’in yanında olmak, toplumsal devrimlerin yanında olmaktır.

<ı>Eski yönetim yabancı sermayenin jandarmalığını yapmıştı. Hayır, biz bunu yapmayacağız.

<ı>Henüz kurtulmuş değiliz, atılan adımlar, bundan sonra atılması gereken adımların başlangıçlarıdır.

<ı>Yabancı devletler ekonomik tutsaklıkla bizi bağlamışlardı. Güzel vatanımızı yoksulluğa, memleketi yıkıntıya sürükleyen nedenlerin içinde en güçlü, en önemlisi ekonomimizde bağımsız olmamamızdır.

<ı>Memleketimizi bir sömürge haline getirmeye uğraşıyorlar. Halka şunu anlatmalıyız: Kaçırılan fırsatlar, memleketin uğradığı acı olaylar, bir tek nedenden doğmuştur. Yurdun ve ulusun bir avuç kişinin elinde yemlik olmasından ve ulusal egemenliği izlememesinden.

<ı>Ulusal egemenliğe karşı gelecek en küçük bir saldırıyı yüreklilikle karşılamalı, önlemeliyiz. Bu yolda halkı elbirliğiyle uyandırıp bilinç-lendirmeliyiz. Halk ulusal egemenliği benimsemeli ve memleketin tek egemen gücünün kendisi olduğunu unutmamalıdır.

<ı>Yurttaşlar, kurduğumuz yönetimde tek kişi konuşmaz, konuşma karşılıklı olur, sözleşmeye, açık konuşmaya dayanır.

<ı>Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz değişimlerin, dönüşümlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti’nin halkını tam anlamıyla çağdaş ve tam anlamıyla, tam biçimiyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. Devrimlerin temel ilkesi budur. Bu gerçeği kabul etmeyen anlayışları yerle bir etmek zorundayız.

<ı>

<ı>+ + +

<ı>

<ı>Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürsünüz ki ulusu yok eden, tutsaklaştıran, yıkıp yoksul bırakan kötülükler hep din kılığı altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.

<ı>Toplumbilim bakımından bizim hükümetimizi tanımlamak gerekirse, halk hükümetiyiz. Toplumsal öğreti bakımından düşündüğümüz zaman, biz hayatını, bağımsızlığını kurtarmak için çalışan emek erleriyiz, zavallı bir halkız, ne olduğumuzu bilelim. Kurtulmak, yaşamak için çalışan, çalışmak zorunda olan bir halkız. Öyleyse her birimizin hakkı vardır, yetkisi vardır. Çalışmayla kazanırız bu hakkı. Yoksa sırtüstü yatmak ve hayatını çalışmadan uzak geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuz içinde yeri yoktur, hakkı yoktur.

<ı>İlerleme yolunda duracak değiliz; dünya ürkütücü, coşkun bir akımla ilerliyor. Biz bu ahengin dışında kalabilir miyiz?”

<ı>

Evet, üşenmeden, ertelemeden, bir kez daha okuyoruz…

- Sonra?..

Sonra mı ne yapıyoruz?..

Birleşiyoruz, kenetleniyoruz ve Atatürk’ün emanetine layık olmaya çalışıyoruz…

Zafer Bayramınız kutlu olsun!...