Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Maksat Emel Sayın mI?

Maksat Emel Sayın mI?
 

Bu yazımda haddimi de aşmamaya dikkat ederek bir konuya gireceğim.

Önce "Neden" böyle bir yazı yazıyorum, onu açıklayayım…

Blog yazarlarından Süleyman Ekim kardeşimiz, Emel Sayın ile ilgili bir yazı yazmış. Yazısında Emel Sayın’ın Umreye gittiğini, gelirken hurmalar getirdiğini, gümüş tabaklarda ikram ettiğini anlattıktan (!) sonra, Emel Sayın'a gazetecilerin sorduğu bir sorudan da yola çıkarak, "İzmir mitingine" katılmamış olmasını eleştirmiş.

Topluma malolmuş kişilerin toplumun duyarlılıklarına katılmamalarını eleştirmeyi anlarım. Diğer taraftan, bu türden katılımı gerçekleştirenlerin de gösteriler sırasında "Ağırlıklarını" koruyamamış ve dengeyi kaçırmış olmalarını da anlarım…Ama işi "İnançlarındaki" davranış boyutunu da katarak eleştirilmesine ve hatta "…hurmalar getirdiğini, gümüş tabaklarda ikram…" ettiğini belirterek aşağılanma boyutuna vardırılmasını anlamam mümkün değildir.

Ayrıca Arap toplumunu da hedef alarak onların yaşayış biçimi ile Türkiye’nin yaşayış biçimini karşılaştırmaya ve eleştirmeye yönelik ifadelerini de anlayamam.

Sayın Ekim’e göre Hacca ve Umre'ye gidenler "Oraları" hiç anlatmıyorlarmış… Yemeği nasıl yediklerini, yemekten sonra ellerini yıkayıp yıkamadıkların da merak ediyor…

Sayın Süleyman Ekim, kendi düşünceleri içinde bir şeyleri aşağılamak istiyor. Ama neyi aşağılamak istediğini bir türlü açıkça ifade edemiyor veya etmekten çekiniyor…

Ben yazısına şöyle bir yorum gönderdim:

"Emel'i bir tarafa bırakalım. O'nun hakkında herkes bir şeyler düşünür ve söyler. Bu da sizin düşünceleriniz, elbette saygı duyulur. Ancak, Hacca gidenlerin Arabistan ile Türkiye'yi karşılaştırmamalarını eleştirmişsiniz, işin burasını kavrayamadım... Bağışlayın... Hacca, "Karşılaştırma" için mi gidiliyor yoksa "din"in bir "farz"ını yerine getirmeye mi?... Ayrıca, Hacca gidenlerden çok kez duyduğumuz, oraların "mistik" havası dışında, Arapların bir sürü olumsuz davranışlarını da anlatır dururlar... Size hiç anlatan olmadı mı?... Saygılarımla... "

Cevabı da aynen şöyle:

"Çevremde Arabistan’a gidenler Arapların yaşamlarına pek değinmiyorlar. Sanki gördüklerini gizliyorlar. Karşılaştırma yapmak için gidilmiyor elbette; ama görünenler ister istemez karşılaştırma doğruluyor. Keşke Arapların olumsuzluklarını anlatsalar da kâğıda döksek…"

Burada bir "saplantı" havası seziyorum.

Araplara karşı olan nedeni belirsiz olumsuzluğunun içine "din"i karıştıracak ama nasıl yapacağını bilemiyor…

İnsanların "dini gerekleri" yerine getirdiklerinden dolayı eleştirmek, daha doğrusu eleştiriye "dini gerekleri" yerine getirdiğini de katarak eleştirmek, laik ve demokratik düşünce sisteminin içine sığan bir düşünce değildir.

Sayın Ekim, "Keşke Arapların olumsuzluklarını anlatsalar da kâğıda döksek…" diye üzülüyor.

Evet, Arap toplumunun bize ve Avrupa medeniyeti ölçülerine göre olumsuzlukları, uyumsuzlukları var. Örneğin, o güzelim etli pilavı elleri ile yerler… En okumuşu da bunu böyle yer, en cahili de… Ama kültürleri böyle Arapların… Ancak yemekten sonra ellerini koltuklarının altına veya entarilerinin eteklerine sildiklerini görmedim ben…

Evlerinde senin benim maddi olarak gücümüzün yetmeyeceği kadar gösterişli mobilyaları olmasına rağmen koltukta sandalyede oturmayı pek sevmezler, yerlerde yastıklara dayanarak otururlar. Ama kültürleri böyle Arapların…

Ama benim evime geldiklerinde, masa başında, tabak çatal ve kaşıkla gayet medeni yemek yerler, koltukta ve sandalyede otururlar. Eve girerken kesinlikle ayakkabılarını çıkarırlar, terliklerini giyerler.

Bizim penceremizden baktığımızda, kültür farklılığının getirdiği yaşam tarzından kaynaklanan ve bize olumsuz yansıyan bir sürü uygulamaları var.

Hadi biraz daha ileri gideyim. Bir bölümünde İslam anlayışı bile sakat…

Onların bu tarzından dolayı şimdi kimse Hacca veya Umre'ye gitmesin mi?

Bakınız… Ben Sudi Arabistan’a gitmedim. Ama on yıldan fazla Arap toplumu içinde bulundum. Her türlü olumsuzluk faktörünü de yaşayarak gördüm. Ancak üzülerek söylemem gerekirse orada gördüğüm olumsuzlukların büyük bir bölümü bizim ülkemizde de var…

Oraların da İstanbul’u var, Hakkâri’si var…

Oraların da kültürlü fertleri var, kültürsüz fertleri var…

Arapların ikinci bir yabancı dil bilme oranı, bizim ülkemizden fazla…

Sonuç olarak Sayın Ekim, Emel Sayın’ı mı eleştiriyor, yoksa Emel SAYIN’ı öne çıkararak başka şeyler mi demeye getiriyor, orası karanlıkta kalmış…

Bir noktayı daha ekleyeyim izin verirseniz…

Benim Emel Sayın'ı savunmak gibi bir derdim yok… Ama onun arkasına sığınarak neyin sorgulanmak istendiğini anlamak istiyorum…

Hepsi bu, çünkü burası ters geliyor bana…

Dini sorgulamak istiyorsanız, onu açıkça yapabilmelisiniz ki yazdıklarınızın bir kıymeti olsun. Sütre gerisinden topçu atışına benzemesin...


 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..