Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '13

 
Kategori
Futbol
 

Mancini ve Galatasaray

Mancini ve Galatasaray
 

Bir önceki yazımda Fatih Terim’in ayrılışı üzerine düşündüğüm her şeyi söylediğim için konunun o boyutuna girmeyeceğim.

Şimdi “kral öldü, yaşasın yeni kral” misali Mancini’den bahsetmek gerek.

İlk söz; Mancini çok iyi bir teknik direktör. Öyle ki Türkiye’ye gelmiş en iyilerden biri.

Ufak çaplı bir araştırma yaptığınızda Roberto’nun çok parlak bir futbolcu olmadığını görürsünüz ki bu bana göre iyi bir teknik direktör olmak için avantaj. Bu düşüncemin nedeni yine ünlü bir İtalyan teknik adam olan Arrigo Sacchi’nin “jokey olmak için önce at olmak gerekmez” sözüne ilaveten yıldız futbolcuların çoğunlukla kötü teknik direktör olduklarına, bunun nedeninin de yıldız futbolcuların sahip olduğu özelliklerin, teknik adam rollerinde onlara olumsuz yansıdığına inanmamdır. Bu uzun tartışmayı da şimdilik bir kenara koyuyorum.

Mancini’nin kupalar ve başarılarla dolu teknik direktörlüğünün en önemli unsurlarından biri disiplin. Öyle ki İtalyan teknik adam, Nasri ve Hart gibi parlak oyuncuların yeterince çalışmadıklarını düşünecek kadar disiplinli, Tevez’e “beğenmiyorsan defolup (aslında kullandığı kelime bundan biraz daha ağır) Arjantin’e git” diyecek kadar da sözünü esirgemeyen birisi.

Bu özelliklerini Galatasaray ile birlikte düşündüğümüzde Mancini’nin ilk sözlerinden biri “bu takım hiç idman yapmamış mı?” olabilir. Bunun yanı sıra fazla otoriteden hoşlanmayacak futbolcular için de Mancini’nin tam bir baş belası olması olası.  Ancak gerek Fatih Terim’in otorite konusunda Mancini’den aşağı kalır yanı olmaması, gerekse Galatasaray kadrosunda bu tip fazla oyuncu bulunmaması bu riski azaltıyor. Benim aklıma gelen en riskli isimler Sneijder ve Engin, belki biraz da Burak.

Burada İtalyan teknik adamın yöneticileri ile olan ilişkilerine de bir parantez açmak gerek çünkü Galatasaray yönetiminin Terim ile yollarını neden ayırdığı malum. Mancini’nin futbolcuları ile çekişmesi, onun, takımın patronu olmasından ve işçilerin patronun dediğini yapmaya mecbur olduklarını düşünmesinden ileri gelir. Bu doğrultuda Mancini’nin de kendi patronlarıyla önemli bir sorun yaşayacağını düşünmüyorum; nitekim her aradıklarında telefondaki “yes” tuşuna basılacaktır. (O tuş da kalmadı gerçi.)

Mancini’nin bir diğer önemli özelliği savunma merakı. Kendisi gençliğinde bir forvet olduğu için onun bu özelliği yadırganmamalı, sonuçta Roberto Carlos’un takımı da altı maçta on iki gol atıp on iki gol yiyecek kadar hücum düşkünü.

Mancini, Man. City’nin başındayken bir keresinde şöyle demişti: “1-0’lık galibiyetleri severim. Çünkü gol yemediğiniz takdirde, elinizde Dzeko, Silva gibi oyuncular varken %90 kazanırsınız.” Dolayısıyla Mancini atmaktan çok yememeyi seviyor ve bu yaklaşımla Galatasaray’ı eşleştirdiğimizde ortaya iki sonuç çıkıyor: bir, Mancini yukarıdaki sözünü, Dzeko ve Silva yerine Drogba ve Sneijder veya Burak diyerek burada da pekâlâ söyleyebilir, iki, sarı kırmızılı savunma oyuncularının İtalyan hocadan çekecekleri var.

Teknik direktörlük özelliklerinin yanı sıra Mancini’nin önemli bir özelliği de şıklığa önem vermesi. Onun kıyafete her sene bir araba parası harcadığı söylenir ki gördüğümüz kadarıyla bu sözün haklılık, Mancini’nin Galatasaray yönetimi ile yaptığı sıkı pazarlıkta da onun bu merakının payı büyük.

Artık her maç sarı kırmızılı atkı ile göreceğimiz Mancini ve Galatasaray yönetiminin yaptığı son transferler, Ünal Aysal’ın Galatasaray’ı dönüştürmek istediği şekil ile ilgili bir fikir veriyor: “havalı bir kulüp” Bu düşüncenin karşısında olmak kolay değil fakat bu konudaki en büyük risk, değirmenin suyu ile ilgili. Zira geçen seneki Şampiyonlar Ligi başarısı ile kaynak bulmada çok zorlanmayan sarı kırmızıların gittikçe ağırlaşan bu gemiyi yüzdürmeleri için aynı oranda bir akara (sermaye artırımları haricinde) sahip olmaları şart.

Son söz, her yeni transfer riskini de beraberinde getirir ve kim olursa olsun her yeni teknik adam bu riski fazlasıyla taşır. Bu nedenle Mancini ve Galatasaray birlikteliğinin falına bakmak bugün itibariyle anlamsız Zira bu ikilinin iyi anlaşıp başarılı olması için birçok neden varken İtalyan Hoca’nın antrenmana bisikletle gidemeyecek olmasından, olası kötü neticelere kadar can sıkabilecek de bir dolu neden mevcut. Eğer Galatasaray yönetimi Mancini’den gerçekten faydalanmak istiyorsa aslında bize uzak olan iki kelimeyi hayata geçirmek durumunda: güven ve sabır.

Can.nizamoglu@gmail.com       

Twitter:_acn_ 

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..