Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Mardin’de 3 erkekle evlendi, Contemporary İstanbul’a ‘Moral’ verdi

Mardin’de 3 erkekle evlendi, Contemporary İstanbul’a ‘Moral’ verdi
 

Dün gece hiç tanımadığım bir kadından sırf ‘kendisini daha önce tanımadığım’ için özür diledim.

Çevremiz hınca hınç kalabalık, gürültülü ve telaşlıydı.

Tanıştırıldık ve toplam 5 dakika sohbet ettik. Hani bazen yıllardır tanıştığınız, çalıştığınız insanlarla kuramadığınız yakınlığı bir çırpıda kurarsınız ya ‘bir yabancıyla’. Sihirli bir değnek değer ve kalpten kalbe bir yol açılıverir ya, işte öyle bir sohbetti bizimkisi.

Bir iki cümleyle hissedilen derinlik, sıcak ve sahici bir gülümseme, hiç tanışmamış olsan da aslında birbirini tanımanın ve anlamanın getirdiği huzur.

Bundan sonra bir daha karşılaşır mıyız bilmem? Bildiğim, artık sıkı bir takipçisi olacağım.

Bahsettiğim kadın Alev Gözonar. Contemporary İstanbul’un açılış kokteylinde tanıştık.

İlkin, göz göz seramiklerin içine yaptığı portreler ilgimi çekti.

Sonra bir heykeline vuruldum. Modern insanın içinde bulunduğu ‘yalnızlık ve sıkışmışlıklık hissini’ allayıp pullamadan, soyutlayıp zorlamadan o kadar yalın ve doğrudan ifade etmiş ki…Eserde kullandığı fotoğraflar, üyesi olduğu spor kulübündeki arkadaşlarına ait. O derece hayatın içinden yani.

İlgimi fark edince yanıma geldi. Önce, heykel üzerine düşüncelerimizi paylaştık sonra bir başka eserini gösterdi. Geçirdiği rahatsızlık öncesinde yapmış bu eseri, başına gelecekleri biliyormuş gibi. İki göğsü birden ameliyatla alındığında dönüp bir kez daha bakmış ve onlarca ‘meme ucundan’ oluşan eseri karşısında hayrete düşmüş.

Hikayesini sahici bir mutluluk ve özgüvenle anlatıverdi bir çırpıda…

Geçen yılki Contemporary Art’ta, bronzla aşk masalları yazan heykeltıraş Nadia Arditti’yi keşfetmiştim. Bu yıl da Alev Gözonar’ı tanımanın mutluluğunu yaşıyorum.

Çağdaş sanatçılar, müthiş öyküler anlatıyor insana…

İşte Alman sanatçı Andreas Lutherer’den bir İstanbul öyküsü: Walking İstanbul. İşçisi, patronu, öğrencisi, çöpçüsü, mini eteklisi, türbanlısı, simitçisi, bayrakçısı, dincisi, rockçısıyla İstanbul’un o uyumlu karmaşasını gözlemlemiş ve ‘yeni medya’ tekniği ile anlatmış Lutherer.

Günseli Kato’yla sohbet ettik. Uzakdoğu’nun mistik simgesi maskelerle, muhteşem bir çalışmayla yer alıyor Contemporary İstanbul’da. Mavi saçlı sanatçıda bir eksiklik fark ettim; en az saç rengi kadar çarpıcı bir başka alameti farikası olan kırmızı ruju yoktu. ‘Yaşladığım için vazgeçtim kırmızı rujumdan’ diyor.

Avusturyalı çağdaş sanatçı Martin G.Herbst, “99 Yüz” serisinden insan hikayelerini taşımış. Alüminyum geometrik cisimler üzerindeki gizemli yüzler o kadar gerçek ki… Açılışın ilk bir iki saati içinde tüm eserleri satın alınmış sanatçının.

Bir başka çarpıcı şehir öyküsü Hollandalı Roeki Symons’tan. Tüketilmiş ilaç kutularıyla kaplı gökdelenleriyle modernizm karşılığında ödenen bedeli anımsatıyor sanatçı ‘Penceremden Şehir Manzarası’ adlı eserinde.

Daha çok provokasyon gerek!

Contemporary İstanbul her yıl çıtayı yükseltiyor, giderek daha evrensel bir etkinlik haline geliyor. Geliyor gelmesine de bir eksiği var: Provokasyon.

Çağdaş sanatın en ayıredici özelliği, kitleleri provoke etmek yöntemiyle düşünmeye, sorgulamaya zorlamak. Bizim Contemporary bu bakımdan fazla ‘iyi aile çocuğu’ kalıyor. Birbirinden yetenekli sanatçılarımızın eserlerini hayranlıkla izliyor ve çıkışta ‘yemeğe nereye gidelim’ planları yapıyoruz. Oysa bir çağdaş sanat fuarından sarsılarak, alt üst olarak çıkmak istiyor insan.

Her yıl, Türk sanatçıların milyonlarca dolarlık fiyat biçilen eserleri üzerinden yapılan iletişimi de kabak tadı verdi doğrusu. Türk sanatçıların eserlerine biçilen fiyatlara milletçe şaşırmaya zorlanırken, komplekslerimizin ortaya dökülmesi de ayrı bir dram tabii.

Bu topraklarda ‘provakatif sanatçı’ bitmiyor mu yoksa ?

Yok, yok hemen moraliniz bozulmasın!

Şükran Moral fuarda!

Türkiye’nin tartışmasız en cesur sanatçısı Şükran Moral, Mardin’in Yukarı Aydınlı köyünde 3 erkekle aynı anda geleneksel bir düğünle evlenerek tabuları ters yüz ediyor yine. Moral’in rol aldığı ve kumalık sorununu eleştirdiği “Evli, 3 Erkekli’ adlı video çalışması fuarın en çarpıcı eserlerinden biri. Herkesin eğleniyor gibi göründüğü videonun, mesajı çok sert aslında. Bu topraklarda adına töre ya da gelenek denen bazı olgularla yüzleşilmesi ve bir an önce çözülmesi gerektiğini anlatıyor.

Bir başka devrimci sanatçı Azade Köker.

Köker, ‘Kamuflaj’ serisinden üç eseriyle katılıyor: Oyuncak Tank’ta çocuklar için yaratılan hayali düşmanları sorguluyor, Sessizlikte Patlama’da herkesin bildiği bir orman manzarasının ardındaki dehşet saçan gerçeği görmeye çağırıyor ve soruyor; “Manzaranın gerçek olmadığını fark edecek miyiz bir gün?”

Bu yıl ilk kez katılan Arap, İranlı ve Koreli çağdaş sanatçılar fuarın adeta baharatı olmuş, müthiş bir lezzet katmışlar…

Contemporary İstanbul’u sakın kaçırmayın, keşfedilecek çok sanatçı, dinlenecek çok öykü var.

syucebiyik@gmail.com

twitter/suleyucebiyik

 
Kayıt tarihi
: 16.07.10
 
 

Milliyet Yazar..