- Kategori
- Kültür - Sanat
Maria Puder'i Sevmek
Maria Puder'i Sevdim Çünkü
Bir kitabı okumak bir sürü insanla tanışmaktır.
Okumak hiç tanımadığın insanlarda, belki asla karşılaşmayacağın hayatlarda yaşamaktır. Bazen bir köşede onlarla yaşarsın, bazen onlardan biri olursun . Sonra onları tanıdıkça, onlar oldukça değişirsin bir zamanlar sadece senken kızdıklarına kızamaz olursun, üzülmediklerine üzülürsün, önyargıların yıkılır ,duvarların tuğla tuğla iner.Hiç olmam dediğin insanlar olup, hiç sevmem dediğin insanları seversin.
Ve tıpkı hayatındaki kanlı canlı insanlar gibi ,bir kitap kapağının altından sızdığın hayatlarda tanıştığın insanlarda sende iz bırakabilirler. Bende bu izi bırakanlardan biridir Maria Puder’dır…
Ben Maria ile tanıştıktan sonra onu öyle sevdim ki bana kattım . Maria artık ben gibi, Maria kaybetmekten korktuklarım gibi, Maria yaşamak istediklerim gibi ve Maria korktuğum gibi…
Yine de Maria’yı bu kadar sevmişken neden diye hiç sormamıştım kendime. Ama o kanlı canlı bir figürde yaşıyor bu günlerde. Ve ben onu kendisi için Sezen Aksu tarafından yazılmış Veda şarkısının klibinde karşımda görünce, her şey sihir gibi geldi. Sanki Mavi Melek gerçekti ve Pinokyo’mu canlandırmıştı . Kürk Mantolu Madonna tiyatroya uyarlanmıştı. Bu görüntüler beni bu kadar heyecanlandırınca ben bu kadını neden bu kadar sevdim ki dedim… Çünkü Kürk Mantolu Madonna instangram fenomeni görüntüsünün aksine asla herkesin sevebileceği bir kitap değildir.
Maria Puder’ı sevdim…
Kendisini korumak için elleriyle ördüğü duvarları,o duvarların arkasındaki yalnızlığını sevdim.
Ruhunun bi yanı ordan çıkmak için çırpınırken diğer yanını bundan başka hayat istemediğine inandırma çabasını sevdim.
Kendisini korumak için ördüğü o duvarlar bir adam tarafınfan tehdit edilince sınırı aşmamak ama onu yinede görmek için uydurduğu saçma sapan hikayeleride sevdim.
Onun aşka inanmıyorumun arkasına sığınarak aşkı arayışını sevdim.
Bu sakladığı korkak küçük kızı kendi kendini kandırmak için saatlerce dil dökebilecek inatçılıktaki Maria’nın önüne oturtup her seferinde Raife değil aslında ona nutuk çekişini sevdim…
Kendisine yenilecek güçte bir aşk arayıp yinede yenilmekten korkmasını sevdim.
Onu öldürecek gururunu sevdim.
Ve Raif senden hep nefret ettim…
Daha Madonna’yı ilk gördüğünde onu günlerce uzaktan izleyip yanındaki gerçeği göremeyen adamdın sen, görmeyen gözlerinden nefret ettim.
Onun aşka ihtiyacım yok benim,hikayelerinin altındaki korkuları, arzuları anlayamamandan nefret ettim.
En kötüsüde ne biliyor musun ? Herkes sana acıyor. En başta sen kendine acıyarak yaşıyorsun hayatını zaten,bu acımandan nefret ettim.Çünkü sen Maria’nın hayatına girdiğin için kaybolmadı o hayat ,aksine bir türlü hayatına giremeyi beceremediğin için oldu her şey.
Sen kendi hayatının bile içine girmeden hep uzaktan izledin bu bitmeyen misafirliğinden de nefret ettim.
İstediğin şeyi kuvvetlice kavrayıp yanına çekemedin sen bir türlü, ellerinin bu güçsüzlüğünden nefret ettim.
Belkide hiçbirşeyi gerçekten yanına çekmek isteyecek kadar güçlü bir tutkuyla istemedin sen. Sadece hep o tabloya bakar gibi izlemek istedin herşeyi ve ben bu kayıtsızlığından nefret ettim.
Sen sadece dururken,Maria hala beklerken ve ben senden nefret ederken bir kız çocuğu kaldı geriye. Ve o kız çocuğu Maria’nın hatırasının etrafında dolaşıp dururken bana hep şu satırları hatırlattı…” Güçlü kadın hikâyesi hep yalandı. Hiçbir kız çocuğu güçlü kadın olmak için doğmaz. Hepsi masum hayaller kuran, şımarık birer prensese benzerler. Kaderdir onları cadı, fettan ya da güçlü kadın yapan. Tutulmamış sözler, yarım kalmış kaderler, yaşanmamış mutluluklar, ölümler, ayrılıklar güç verirmiş insana. Kurulan hayaller iskambil kâğıtlarından kule gibi yıkıldığında, ezilmemek için o enkazın altında, güç veriyor Tanrı insana. Annem güçlü kadındı. Ben o güce hayrandım. Hiç öyle olamam zannediyordum, ama maalesef oldum. Bir gün bir kızım olursa güçlü kadın değil, mutlu kadın olmasını dilerim.”(Rana Şahnaz-Bir Yalnızlık Tangosu)
KORE
Daha fazlası için http://www.kore-lasyon.com/