Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '09

 
Kategori
Felsefe
 

Marksizm üzerine

Marksizm üzerine
 

Karl Marks


Marksizm çağımızın ufkudur.'' Jean Paul Sartre Marksizm her türlü tartışmaya açık olmasına rağmen son derece kapalı bir sistemdir ve bu sistemin kırılması da epeyce zordur. Bu ifade Marks'ı kötülemeye yönelik değildir; tam tersine, Marks modern tarihin en büyük filozoflarından birisidir ve hiç şüphe yok ki tarihin en sistemli çalışan filozofudur. Marks'ın teorisi her çağın gereklerine uygundur; bunun nedeni strüktüralist-yapısalcı yaklaşımıdır. Marks ''Ben Marksist değilim.'' der. Bunu söylemesinin nedeni düşüncülerinin arkasında durmaması değil, düşüncelerinin dogmalara dönüşmesini engelleme çabasıdır. Lenin'e kadar Marksist teoriyi açan ve değişik bir önermeyle gelen cesur bir devrimciye rastlanmamıştır. 1. Marksizm ve Komünizm Genellikle, Marksizm teori ve komünizm de pratikte uygulaması olarak görülür. Bu, eksik bir açıklamadır. Örneğin, eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ''Türkiye tarihte kalan son komünist ülke; eldekileri sat sat bitmiyor.'' demekteydi. Bu son derece yanlıştır. Tarihte tek bir komünist ülkeye rastlamak mümkün değildir. 1871 Paris Komünü tarihin başarılı olan tek büyük komünist hamlesiydi ama yıkılması kaçınılmazdı. Marks yaşadığı dönemde bunu gördü ve yıkılacak olmasını iki nedene bağladı: (i) Burjuvanın tüm sömürüsünü çekmemişti. Marks ünlü sözünde ''Sosyalist devrim, burjuvanın sömürüsünü tamamen çekmiş devletlerde gerçekleşir.'' demişti. (ii) Paris, sosyalist süreci geçirmedi; direkt olarak komünizme geçen bir devrim yaşayamaz.

Marksist teoriyle ilgili kafa karışıklığı en çok sosyalizm ve komünizm konusunda yaşanır. Marks teorisini 'ütopya' olarak görmekte fakat bunun pratiğe geçmesi mümkündür (bakınız 1917 Ekim Devrimi). Marks'ın teorisi sosyalist süreci de içeriyor. Kısaca açıklayalım: Ülke burjuva toplumunun tüm sıkıntısını yaşamaktadır. Burjuva üretim araçlarına sahip olan küçük bir azınlığın adıdır. Proletarya sınıfı ise emeğinden başka satacak birşeyi olmayan sınıfın adıdır. Burjuva onları çalıştırır ve gereğinden daha az bir maaş verir. İşte bu da ''artı değer yasası''nın sonucudur. Marks'ın açıklamasına göre; kapitalist üretim kapitalistin çıkarına bağlıdır. Bugün 1 kazanan kapitalist yarın 3 kazanmak ister. Bu nedenle, proleteri daha fazla çalıştırır ve daha az para öder; kendi çıkarı maksimize olur. Bu durum, proletarya sınıfının sınıf bilinci kazanmasına yol açar. Adaletsizlik net bir şekilde görülür ve proleterya birleşir. Proletaryanın devrimci gücü engellenemez ve sosyalist devrim gerçekleşir.

Marksist teori son derece gerçekçidir. Devrimden sonra hemen toplumsal eşitliğin sağlanması beklenemez. Sosyalist süreçte eşitsizlikler yavaşça yok olacaktır. Sosyalist süreçte, devlet tam kontrol sahibidir. Üretim araçları, ekonomik planlama, yasa çıkarma vs. herşey devletin gücü altındadır. Sonunda, komünist devrimciler devlet aygıtını ele geçirirler ve devlet ortadan kalkar. Komünist süreç ''Herkesin yeteneğine göre ürettiği ve ihtiyacı kadar tükettiği'' dönem olacaktır. İnsanlar birbirlerinden kuşku duymayacaktır, rahatsızlık olmayacaktır. Komünist toplum, anarşist toplum gibi olacaktır. -ufak bir açıklama yapmak gerekirse; ayrılan nokta, anarşistlerin Marks'ı devlete çok fazla sorumluluk vermekle suçlamasıdır, sosyalist süreç hiç olmamalıdır, Lenin ve Bolşevik Partisi örneğinde anarşistlerin haklı olduğu gözükür- 2. Tarihsel Materyalizm Marksist teoriyi destekleseniz de desteklemeseniz de Marks'ın tarihsel materyalizm düşüncesinin felsefe tarihinin en büyük düşüncelerinden biri olduğunu inkar edemezsiniz.

Marks'a göre tarihsel süreçler şöyle sıralanır: (i)İlkel komünal toplum (ii) Köle toplumu (iii) Feodal toplum (iv) Kapitalist toplum (v) Sosyalist toplum ve son olarak da Komünist Toplum gelecektir. Marks'ın bu sınıflandırmayı yapmasının temelinde şu görüş yatar: ''Tarihin bütün hikayesi sınıf çatışmalarının tarihidir.'' İlkel komünal toplumda sınıf yoktu ve insanlar mutluydu. Üretimin başlamasından sonra sınıflar oluştu. Köle toplumunda köleler-asiller; feodal toplumda serfler-ağalar ve kapitalist toplumda burjuva-proletarya çatışması yaşanmıştır. Her seferinde olduğu gibi kapitalist süreçte de ''Burjuvazinin yıkılması ve proletaryanın iktidarı kaçınılmazdır.''

3. Lenin ve Bolşevik Parti ''Marksizm'in birçok yorumu vardır, Leninizm ise en kötüsüdür.'' Leninist devrimden önce Rusya'daki duruma bakalım: Rusya o dönemde son derece geri kalmış bir ülkedir. 1905'de barışçıl bir protestoya çıkan işçilere açılan ateşle başlayan çatışmalar sonucunda ''Kanlı Pazar'' yaşandı ve binden fazla işçi öldü. İşte bu nokta, kırılma anı oldu. Daha önce bir bütün olan Sosyal Demokratlar, Bolşevikler ve Menşevikler olarak ikiye bölündüler. Rus Çarı, liberal demokrasiye geçiş sözü verse de sözünü tutmadı ve emperyalist politikalara devam edildi. 1915'te Çanakkale'de İtilaf Devletleri'nin yenilmesi sonucunda Rusya'da açlık ve kıtlık arttı; Çar daha zor bir pozisyona düştü. Şubat Devrimi'nde liberal bir hükümet kuruldu ama başarısız oldu. Bolşevik Partisi seçimlerde üçüncü sırada yer alınca Lenin bunu hazmedemedi ve ''Toplum çıkarına olanı anlamaz.'' diyerek askeri devrimle iktidarı ele geçirdi. 1917-1922 arasındaki Rus İç Savaşı Bolşevikler'e karşı tüm dünya şekline dönüşse de Bolşevikler zaferi kazandılar; Lenin 1924'te öldü ve yerine Stalin geçti, bu da devrimin sonunu hazırladı. Leninizm'in Marksist teoriden farkları şunlardır: _ Lenin, Marks kadar umutlu değildi ve proletaryanın tek başına sınıf bilincini elde edemeyeceğini düşünüyordu. Bu nedenle 'dışardan bilinç taşıma' yöntemini uygulamaya soktu, Bolşevik Partisi'ni tüm sosyalist hareketlerin üstüne yerleştirdi. _ Marks sosyalist devrimin ileri burjuva toplumlarında olacağını düşünüyordu. Lenin ise devrimin ya küçük sosyalist ülkelerin birleşmesiyle olacağına ya da geri bir ülkede başlayıp diğerlerini tetikleyeceğine inanıyordu. (Lenin başta Marksist düşünmüştür ama daha sonra iktidar tutkusu bu görüşünü değiştirmesine neden olmuştur) _ Lenin 'dünya devrimi'ne inanan bir romantik olsa da takipçisi Stalin 'tek ülkede sosyalizm' önermesini getirdi, son derece sakat bir önerme olmasına rağmen neredeyse tüm Bolşevik Partisi tarafından desteklendi. Bunu reddeden Troçki ise iktidarı almak için bir çabaya girmedi ve sürgüne gönderildi. Stalin ve daha sonra da takipçilerinin aptalca uygulamalarıyla tarihin en büyük sosyalist devrimi de mecburen başarızlığa uğradı.
 
Toplam blog
: 641
: 316
Kayıt tarihi
: 16.12.07
 
 

Bir uluslararası ilişkiler öğrencisinin gözünden dünya ve bonusu olarak da futbol... ..