Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '11

 
Kategori
Blog
 

MB'nin yeni çehresi: "Gölge etme başka ihsan istemez" dedirtiyor!

MB'nin yeni çehresi: "Gölge etme başka ihsan istemez" dedirtiyor!
 

Fıçıdaki mutluluk ve Diyojen


Görür görmez elim ayağım titremeye başladı tabii… Hani “Süleymaniye’yi” veya “Ayasofya’yı “yıkmışlar da yerlerine “bol mangır getiren ruhsuz bir AVM dikmişler” gibi geldi bana. Hele ki “beğenilerine” güvendiğim iki arkadaşın (ki onlar kendilerini bilirler) yeni tasarımla ilgili o “övgü” dolu mesajlarını okuyunca yüzüm de seğirmeye başladı sinirden!

Zevkler ve renkler tartışılmaz Sayın Culduz!


Tartışılır efendim, tartışılır! Tartışılmayan bir şey varsa o da “zevksizliktir”! Ama o arkadaşların yaklaşımlarını “zevksizlikle” niteleyemeyiz tabii. Çok iyi biliyorum ki onlar da beğenmediler yeni tasarımı ama karşı oldukları “blog kategorisinin” ötelenmesini; bir başka deyişle “iğdiş” edilmesini “zafer” olarak kabul ettiler. Yeni tasarımı desteklemelerinin yegâne sebebi bu!

Peki, siz niye beğenmediniz yeni MB tasarımını?

Ana sayfaya giriyoruz, ana sayfa “Bende ruh yoooooooook!” diye bangır bangır bağırıyor! Bir eskiye bakın bir de yeniye! Yazı başlıkları “bakla” gibi iri karakterlerden ama yazılar karınca duası gibi! Üyelerin isimleri özellikle minnacık yazılmış ve ekrana en ters renklerden olan “fıstıki yeşil” tercih edilmiş! Yazıların yayına veriliş tarihi, saati ve kategorisi için “ekstra” bir kutu açılmış ve gereksiz büyüklükteki o kutuya da karınca duası gibi yazılar yazılmış. Yazılar, Editörden öneriler, Seyir defteri, reklamlar ve o kahrolasıca “enler” birbirine karışmış! Eskideki bütünlük, derli topluluk yenide yok! Her yönüyle tam bir “orantısızlık abidesi”!

Diğer sayfalar nasıl sizce?

“Ana sayfa” dedik, Ferhunde Hanım! Vitrrin yani! Ana sayfa dökülüyorsa diğerlerini konuşmak sadece zaman kaybı! Madem bu işe soyunuyorsun, bir eski ana sayfaya bakacaksın, bir de kendi yaptığına! “Benimki daha güzel” diyebiliyor musun? Diyemezsin zira gülerler! Eski ve yeni arasında “Alp Dağları” var! Hiç kusura bakmasınlar; “Gel şu sitenin temeline dinamit koy” deseler ancak bu kadar başarılı olunabilirdi! Mevcut yegâne “güzelliği” tırpanla ve podyuma çık! Breh, breh, breh!

Değişime karşısınız yani?

Niye karşı olayım? Değişim, yararlı ve daha güzel olursa desteklenir! Sen “Ayasofya’yı yık ve yerine gecekondu dik”, ondan sonra da alkış bekle! Sonuçta bu da değişimdir! Bıyık altından güleni çok olur ama “aferin” diyen çıkmaz! Hem sonra “zihniyete” bakın siz! “Daha çok üye, daha çok tık” zihniyetinde milim değişme yok! Hani yani bu işten olsun “ekmek yenmese”, sadece bir “kültür hizmeti” olarak düşünülse kıyamet mi kopar?

Bazı teknik yenilikler de var ama?


O teknik yenilikleri eski sayfaya monte etmek de mümkün.

Sizce, neden böyle bir değişime yöneldi MB İdaresi?

MB idaresi değil efendim; malumunuz gazete, dolayısıyla da gazetenin internet bölümü sahip değiştirdi. Elbette kendi damgalarını vurmak isteyeceklerdir. Bu onların en tabii hakkı! Dikkat ederseniz (başarılı olamasalar da) yaptıkları değişiklikler “şekilde”! “Cami ne kadar büyük olursa olsun imam bildiğini okur” diyeceğim ama o cami şimdi “mescit” olmuş durumda. Varın gerisini siz düşünün artık!

Peki, sizce nasıl bir değişiklik olmalıydı?

Eski şekle dokunmayacaktın zira daha iyisini yapamıyorsun! Vazgeçtik daha iyisinden, eskinin yanına bile yaklaşamıyorsun! Kaldı ki beklenen bir “vitrin” değişikliği değil, yukarıda da belirttiğim gibi, “zihniyet” değişikliği idi! Ondan da vazgeçtik! Güvenilir olmayan bir üye yazı yazıyor ve yazısı günlerce onay olmak için bekliyor! Üç gün sonra onay aldığında ise ana sayfada yer alamıyor! Yazısı hiçbir gerekçe gösterilmeden üç gün bekletilen o üyenin yerine koyun kendinizi şimdi! “Yazının da, bloğunun da, onayının da, tıkının da” diye serzenişte bulunmaz mısınız? Sırf bu yüzden siteyi terk eden yüzlerce üye tanıyorum ben!

Bu gecikme nereden kaynaklanıyor sizce?


Yetkin personel/editör ve çalışma eksikliğinden kaynaklanıyor tabii. Bu site 8/17 saatleri arasında çalışıyor! 17/8 arası ise otomatiğe bağlanmış durumda! Güvenilir olmayan üyelerin yazı ve yorumlarına onay verecek tek bir kişi var ve o da bu işlere yetişemiyor! Benim anladığım bu!

Nereden biliyorsunuz?

Geçen hafta yeni bir üye, blog kategorisinde “Atatürk’le” ilgili bir yazı yayına verdi. Kategoriye uygun değildi ama 12 saat yayında kaldı. Derken arkasından alakasız bir yazı daha verdi. O yazı da üç, dört saat yayında kaldıktan sonra ilgili editörce fark edildi ve her iki yazı ilgili kategorilere gönderildi. Gördüğünüz gibi arada 15, 16 saatlik bir boşluk var! İnanın, bir başka üye “Bu yazının bu kategoride işi ne ?” diye şikâyette bulunmasa kimse o yazılara ilişmez! Ama insaf yani! Hepi, topu günde 130, 140 yazı yayına veriliyor ki çoğu şiir, magazin ve aşk yazıları! Sakıncalı olabilecek yazı sayısı 10’u geçmez ama nedense trafik hep sıkışık!

Trafik sıkışık derken?

Bir yazı yayına veriyorum Ferhunde Hanım! Günlük yazı bu! İlk 24 saatte okunuyor, yorumlanıyor ve güncelliğini yitiriyor ister istemez! Yazımı ilk yorumlayan üyenin yorumu bana 4 gün sonra ulaşıyor! Zira kendisi güvenilir üye değil ve filtreye takılmış! Arkasından “Yahu bizim başımız kel mi Sayın Culduz, yorumumu niye yayınlamıyorsun?” mealinden bir yorum daha geliyor! “İlgili editör internette fal baktığı için yorumunuzu geciktirmiş” diye bir yanıt versem olmaz tabii. Bir “değişiklik” olacaksa bunlarda olmalı bence! Trafik mi sıkışık; mesaiye özen mi gösterilmiyor yoksa yeterli personel/editör mü yok? Öncelikle bunlar belirlenmeli!

Teni tasarımda "Enler" bölümü yine ön planda;bu konuda ne diyeceksiniz?

Bu sitenin “enleri” belli Ferhunde Hanım! MB ilgilileri… Pardon! “milliyet com. tr” ilgilileri ne derse desin belli! Günde 30 sözcükle 15 blog(!) yazana “en” denmez! “Anahtar sözcük cambazlarına da” “en” denmez! Tüm agresifliğime rağmen yazı başına “17” yorum alıyorum ben… Hani, nerede o “en” dedikleriniz? Acaba yazı başına 4 yorum alabiliyorlar mı? Ve hepsinden önemlisi; yazıları tıklanıyor mu yoksa okunuyor mu? Sayfalı veya sayfasız MB üyeleri en çok kimleri okuyor ve yorumluyor? Bu tür soruların yanıtı var eski MB’de! Yeter ki araştırmasını bilelim. Bu siteyi “sırtlayan” 80, 90 üye var şimdilerde! Eskilerden veya yenilerden…” En” derken aklımıza onlar gelmeli. Yok efendim “Haftanın en çok okunanlarıymış da”, “Ayın en çok okunanlarıymış”! Bütün bunlar hikâye. Nitelikli olması şart değil! Ne kadar çok blog yazarsan o kadar çok “enlerde” yer alırsın! “En” olmadan” “en” olmak” durumları yani!

Editörlerden öneriler için ne diyeceksiniz?


Diyeceğimi seneler önce dedim ben. O bölüm yeni kayıt olmuş üyelere ayrılmalı. Teşvik etme açısından yararlı olabilir. Ama küsüp yazı yazmayan eski üyelerin gönlünü almak için kullanılırsa pek şık olmaz! Editörlerin seçimini küçümseyecek değilim ama önemli olan diğer blog üyeleri tarafından, yani “rakipleriniz” tarafından önerilmektir! Değerli olan budur! Yazıların altına bakın lütfen… Kaç kez okunduğu, kaç kez yorum aldığı belli! Editör tarafından önerilmişse o da yazıyor! Ama “Bu yazı 15, 20, veya 25 kez diğer üyeler tarafından önerilmiştir” diye yazmıyor! Bir başka üye tarafından önerilmek editör önerisini de ikiye katlar, gelen tıkları ve yorumları da ikiye katlar! En güzel “taltif” başka üye tarafından önerilmektir! Bir de tutmuş “değişiklik” diyoruz! Yazı öneriyorum, önerdiğim yazarın haberi yok! İş tesadüflere kalmış! Yazımı öneriyorlar, haberim yok! Bir yazım, diğer üyeler tarafından kaç defa önerilmiş, ondan da haberim yok! Oysa bir maille “haberdar edilebilirim” ve sayfamın altında kaç defa önerildiğim yazar! “Yenilik”, “değişiklik” budur!

İyi ama Sayın Culduz; şöyle veya böyle bir emek verilmiş ve üyelerin görüşlerine sunulmuş. Konuya biraz katı yaklaşmıyor musunuz?


Ne emeği efendim? Hangi emek? Milliyet İnternet sitesinin yan sayfalarındaki format birebir kopyalanmış ve siteye uyarlanmış! Üzerinde emek verilmiş bir şey yok ki!

Evet...

Aklıma Diyojen geliyor; “Gölge etme, başka ihsan istemez” diyen! Eskisinden ne istediler hâlâ anlayabilmiş değilim! İnanın sitenin kapısına kilit vursalar bu kadar sinirlenmez ve üzülmezdim! Facebook’a, Twiter’a iyice sokulmuşlar! Adeta bir “yan ürün” olmuşlar! Yakında birbirimizi “dürtmemizi de” isterler, hiç merak etmeyin! Hele o “blog kategorisini” gözden ırak tutma ve silik hale getirme çabaları var ya; tam komedi!

Bu değişimin bir faydası olmayacak, diyorsunuz yani?

Ben “MB sitesi otomatiğe bağlanmış” diyorum siz hâlâ “değişim” diyorsunuz! Gerçek değişim “zihniyetle” başlar! Hayatta her şey “para” değildir! Üyeler de “koyun sürüsü” değil ve tamamı MİLLİYET okuru! Bu site bir “memur/emekli sitesi” olmasına rağmen hop oturup hop kalkmalı, diyorum ama nerdeee? Ülke “şike” diye sarsılıyor “Tartışma kategorisinde” laylaylom konular! “Değerli üye Reha Ülkü edebiyat konusunda bunları diyor, siz ne diyorsunuz?”… Veya… “Culduz Efendi mesai saatlerinde internetle haşır neşir olma konusunda bunları diyor, siz ne diyorsunuz?” gibi bir fişekleme de yok! Sen bu siteyi sorumlu olarak “naklen” takip etmezsen senin siten de takip edilmez! Tutar, “alıntı” ve de “çalıntı” yazıları “editör seçkilerinde” yayımlarsın ve görevini yaptığını sanırsın!

Toparlarsak Sayın Culduz?

Bırakalım dağınık kalsın, Ferhunde Hanım! Su akar yolunu bulur her nasılsa. Bizim mentalitemiz bu! Kolayından ve de kolay yoldan! Hiçbir emek vermeden hem de ama verirmiş gibi yaparak yani! Üyesi de böyle, sitesi de!


Ne diyelim; iyi olur inşallah!

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..