Meandros'dan, deve güreşlerine...

Meandros, Menderes nehrinin antik çağdaki adıdır…  Meandros, kıvrıla kıvrala akan nehir anlamındadır ki, bu da Menderes’e tam uyuyor…  Aydınlı Merhum Başbakanımız Adnan Menderes de soyadını bu nehirden almıştı…

Menderes, Afyon Dinardan başladığı yolculuğu sırasında çok sayıda dereyi, çayı da içine alarak, yaklaşık 165 Belediyenin sınırları içinden geçerken, bu yolculuğu sırasında da evsel atıklarla, sanayi atıklarıyla, kimyasal atıklarla kirlenmiş olarak, İlçemiz sınırları içindeki “Miletos” yakınlarında, Ege Denizine dökülüyor…

Menderes çok sık taşkınlar yapan ve yatak değiştiren bir nehrimizdir… Aydın ve Söke ovalarına da hayat veren bu nehrimizin deltasında tarihsel süreçler içinde çok önemli kültürel dokular oluşmuştur… Heraklia, Magnesia, Priene, Didim, Miletos bu deltanın içindeki önemli uygarlıklardır…

2008 yılında, kültürel ve doğal dokuyu öne çıkaran uygarlıklar Deltası Meandros adıyla bir festival başlamıştı… Bu festivale Didim, Söke, Kuşadası ve diğer belde belediyeleri de destek vermişti…

Festivalin amacı,  Uygarlık Deltasına ilgiyi artırarak turizmin gelişmesi yanında, Menderes Nehrinin kirliliğine dikkat çekmeyi, uygarlık deltası içindeki tarihsel, kültürel ve doğal yapıyı korumaya yönelik bilinci geliştirmekti…

Bu festival sayesinde Didim, Söke ve Milas’ın köyleri önem kazandı… Bu köylere geziler yapıldı… Leylek dostu Avşar Köyü, bu festival sayesinde tüm dünyaca tanınan bir köy oldu…

Dünya’nın ünlü heykeltıraşları Didim’e geldiler ve Didim’in taşlarına can verdiler… Bugün Altınkum Barış parkındaki mermer heykeller bu festivalin ürünü olarak Didim’e estetik bir görsellik kazandırıyorlar…

Hep hikâye gibi anlatıyorum ya, peki ne oldu bu festivale… Bu festival artık neden yapılmıyor…

Öncelikle bu festivalin adı bazı kesimlerce yadırgandı… Bazıları da, Dünya kültürünün ortak mirası olan kültürel değerlere sahip çıkma konusunda komplekse kapıldılar… Bu değerlerin ortaya çıkarılmasından, ön planda tutulmasından rahatsız oldular…  

Bu önemli festival artık yapılmıyor…

Bunun yerine,  çevrecilerin, hayvan ve doğa dostlarının baskılarıyla tüm dünyada yasaklanan ve yasaklanmakta olan Hayvan güreş ve dövüşlerine rağmen,  Didim’de Deve Güreşlerinin 2. yapılıyor… Hem de; bu güreşlere sosyal demokrat, çevreci ve hayvan dostu olduğunu söyleyen Belediye destek veriyor…Deve güreşleri şiddet ve zulüm içeriyor...Şiddet ve zulüm içeren ögeler kültürel miras olamaz... 

İspanya’nın Katalonya Bölgesi bile yıllık 500 milyon dolar kazandığı “Boğa Güreşlerine” çevreci bir anlayışla son verdi…

Biz ise, Uygarlıklar Deltası’na ilgiyi çekerek çevre sorunlarına, tarihsel, kültürel ve doğal dokuyu korumaya yönelik bir bilinç oluşturacak, hem turist çekecek hem de ülkemizi tanıtacak bir festivalden vazgeçtik… İşimiz develere kaldı…

Ne diyelim, herkes gidiyor Mersin’e biz gidiyoruz tersine…