Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '07

 
Kategori
Yoga / Meditasyon
 

Meditasyon dedikleri

Meditasyon dedikleri
 

Meditasyon kelimesinin kökeni Latince meditatio kelimesinden türetilmiştir. Sözlük anlamı olarak ‘derin düşünme”, mistik bir içeriği olması sebebiyle de “ içi huzur, sükunete erme, öz varlığa ulaşma” manasına da gelmektedir. Genel olarak da, her iki anlam da kullanılmakta ve meditasyon “kişinin iç huzurunu bulması, sükunete erişmesi ve öz varlığa ulaşmasına olanak zihni deneme, sınama, boşaltma teknikleri ve deneyimleri “ olarak da açıklanabilmektedir.

Günümüzde meditasyon tekniklerinin temelleri uzak doğu ( Taoizm/ Çin, Bön/Tibet, Zen/Japonya) ve Hindu ( Budizm/Hindistan) gibi ait oldukları yerlerin inanç sistemlerine göre belirlenen yöntemler baz alınarak geliştirilmiştir. Yeni çağ inanışlarına ve inanç sistemine göre yöntemler ve teknikler gerek ülkeden ülkeye gerekse toplumsal inanışlara bağlı olarak yine o toplum içinde oluşan mezhepler ve bazı kültürel ekollerce değişikliğe uğratılmış, meditasyon farklı yorumlanması sebebiyle de uygulamada farklılıklar meydana gelmiştir. Meditasyonun standart bir teori ve teknik formasyonu bu sebeple yoktur.

Meditasyon’un iki temel esası vardır. Bunlar, 1) Yoğun konsantrasyon yöntemi, 2) Bilinç Ayrıştırma’dır. Kısaca bahsedecek olursak eğer;

1- Yoğun Konsantrasyon yöntemi: Dikkatin tek bir noktada toplanmasına dayanır. Zihnin konsantre olduğu bu nokta, soyut bir düşünce, günlük yaşamdaki bir geometrik biçime, bir bilmecemsi soruları (koan), bir bir ses, sözcük, cümle veya şarkı (mantra), bir mum alevi, solunum kontrolü veya bir başka şey olabilir. Konsantre olunan şey hangi düşünce ya da hangi konuysa, dış uyarıcılardan etkilenmemeyi becererek ve zihne girmeye çalışan konu-dışı fikirleri geri göndererek o konu üzerinde derin ve ayrıntılı bir biçimde ve zorlanmadan düşünmek söz konusudur. Bununla birlikte konuyla ilgili bilinmesi gerekli noktalar varsa, bunların zihinde biçimlenmesine izin verilir. Bu şekilde, tek konudan ilham alınarak yeni şeyler öğrenilebilir. Düşünce kendi konusunun dışına kaçmak eğilimini gösterir göstermez, derhal müdahale edilerek, sükunetle, ilk konuya yeniden dönülür. Esas olan, konuyla ilgili yeni sezgileri alabilmektir, henüz bilinmeyen hakikat ve kavramların zihin alanında yer bulabilmelerini sağlamaktır.

2- Bilinç ayrıştırması : Bu yönetm ise, ne olup bittiğini tarafsız bir gözlemle izleme yöntemi olarak açıklanabilir. Bu yöntemin en tanınmış şekli Zen'deki zazen uygulamasıdır. Bu ikinci yöntemin Uzakdoğu'da kullanılan bir başka biçimi de şöyle açıklanır: Önceden kararlaştırılmış, konsantre olunacak herhangi bir konu yoktur, zihnin düşüncesiz kalması, boş tutulması gerekir. Meditasyon ilerledikçe zihni boş tutabilme süresi de uzar. Bu boşluk sırasında zihne ilham gelmesi söz konusu olur. Zihne gelen tesir bazen ruhsal tekâmül düzeyi yüksek varlıklardan gelir. Zihnin sükunetle boş bırakılmasının amacı içte sezgisel olarak belirebilecek bu tesirlere yer ayırmaktır. Bu tür sezgiler insana diğer zamanlarda da gelmekle birlikte, meditasyon halinde daha kolay, daha açık, daha güçlü ve daha özgün halde gelirler. Fakat zihni boş tutmaya dayalı yöntemin yeterince bilgi ve görgüye sahip olmadan yapılması obsesyon denilen büyük bir tehlikeyi davet edebilir.

Meditasyon sırasında gözlerin kapalı bulunmasının daha iyi sonuç verdiği bilinmektedir. Yoğun konsantrasyon uygun eğitimciler gözetiminde yapılmazsa, sonucu ağır olabilecek, zihinde kalıcı zararlar oluşabilir. Ülkemizde de çok populer olan bu yöntemler değişik merkezlerde halka açık olarak yapılmaktadır ama bir çoğunun amacı ticari olup, yetkin olmayan kişiler tarafından yapılmaktadır. Meditasyon işini çok profesyonelce yapan bir çok insan bulunmaktadır ki, ileri düzey zihin yoğunlaşmasında beyinlerine istediklerini yaptırabildikleri gözlemlenmiştir. Yukarıdaki resimde gördüğünüz de bu örneklerden biridir. Pozitif bilimciler ve sihirbazlar bunu bir göz aldanması olarak adlandırsalar da, az da olsa bu seviye meditasyon ve yoga yapanlar olduğu bilinmektedir. Yıllar önce okuduğum felsefi yazılarında olduğu yerden metrelerce yükseğe yükselebilen insanlardan bahsettiğinde etkilenmiştim ama zihnin neler yapabileceği konusunda elime başka dökümanlar geçince bunun hiç de azımsanmayacak kadar gerçek olabileceğini tasvir etmiştim.

Beyin denilen organımız, yüce Yaradan’ın canlılar arasında biz insanlara bahşettiği en önemli oranımızdır. Bize her şeyi beynimizin yaptırdığını zannederiz. Aslında, beynimize yüklediğimiz bilgiler bizi yaşam içinde yönlendirir. Ve biz insanoğlu beynimizi tam manasıyla kullanmayı beceremiyoruz. Bugün yeni dünya’nın en büyük bilim adamlarından olan Einstein’ın bile beyninin çok azını kullanabildiği bazı kitaplarda bilgi olarak geçmektedir. Demek ki, kullanamadığımız kısmını kullanabilsek neler yaptırabileceğiz kendimize. İnsanoğlu kendisini önce zihnen geliştirmeli. Bu da okumakla, öğrenmekle olur. Meditasyon’un da ilk basamağı öğrenmektir. Önce bilgi yüklenecek beyinlere, sonra yüklenen bu bilgiler öğrenilecek ve beyin keşfedildiği sürece, insan kendini daha iyi meditasyon içine sokabilir. Bunun için bilmediğiniz, tanımadığınız meditasyon okullarına yüklü yüklü paralar vermenize gerek kalmaz.

İnsan kendi kendinin içindedir. Bizim varoluşumuzun bir sebebi vardır. Uzakdoğu’dan ithal ettiğimiz öğretilerle kendimizi keşfet yerine, bize yakın olan daha manevi şeyler var ki, kendimizi keşfetmemize daha çok imkan verir. Önce onları keşfedelim.

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..