Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '09

 
Kategori
Siyaset
 

Mehmet Sevigen'in açtığı yara kapanır mı?

Mehmet Sevigen'in açtığı yara kapanır mı?
 

Yolsuzluklar ve usulsüzlükler ülkemizin temel sorunlarından.
Sistem zaafı olanları bir güzel avucunun içerisine alıyor.
Taşa, kayaya vuruyor ve yerinden ediyor.
Mehmet Sevigen vakası da buna en güzel örneklerden.

Mehmet Sevigen yıllardan beridir ki Deniz Baykal’a siper olmuş demir leblebiydi.
Esasen her konuda dikkatli olması gereken bir pozisyondaydı.
Ama dikkat etmedi.
Rant hesaplarının tam da ortasında yer aldı.
Ne diyor Mehmet Sevigen?
“Beş kuruş haram para kursağımdan geçmedi.”
Sorun bu değil ki.
Ahlaktır sorunun ana teması.
Zaaflara yenik düşmemektir.
Düşmüştür Mehmet Sevigen.
CHP’nin üçüncü adamıdır.
Nerede durması gerektiğinin hesabını yapamamıştır.
Kursağından haram geçse ne yazar, geçmese ne yazar bu saatten sonra.
Bu şekilde manşet olmayacaktı.
Hele hele yolsuzlukla mücadele çizgisinde oy kapma sevdasında olan CHP’nin, kendince tanımladığı laikliği bile silip atmışken ruhundan, en güçlü üçüncü isminin ranta bulaşmış olması pek de öyle hayra alamet değildir.
Sorun ne Sevigen sorunudur, nede bir başka ismin sorunudur.
Bu düzen içerisinde zaaflara yenik düşmeme sorunudur.
Düzen tuzaklarla doludur.
Tuzaklar düzeni.
Her babayiğidin harcı değildir kurulan bubi tuzaklarının arasından yürümek.
Yürüyemeyen işte böyle bir sonuca muhatap oluyor.
Daha mürekkepi kurumadan Turgut Altınok vakasının, şimdide manşete oturdu Mehmet Sevigen olayı.

CHP bu sorunu nasıl aşar?
Bilemeyiz.
Ama CHP feci bir yara almıştır.
Tedavisi güç bir yara.

Her şey bir yanada, hiç ısınamamıştım bu güne kadar Mehmet Sevigen’e.
Demir leblebilerin oldum olası hiç birisine ısınamadım.
Daha yakın zamanda CHP bir Önder Sav vakası yaşamıştı.
Hani şu meşhur telefon dinlenmesi fiyaskosu.
Hatırladınız mı?
Ama Deniz Baykal, yakın çevresine topladığı basiretsiz insanlarla halen bir yerlere gelme telaşında ya işte buna anlam vermek hepsinden zor.
Hani deriz ya.
“Bu Deniz Baykal’ın seçim kazanacağı yok” diye.
Doğu bir tespit.
Bu kadrolarla, bu iş olmaz.
Bu isimlerle, bu iş olmaz.
Hele hele bir de alnında statükoculuk lekesi varsa, bu iş zaten baştan kaybedilmeye mahkum oluyor.
Hani yazık olmadı dersem Kılıçdaroğlu’na, haksızlık etmiş olurum.
Hem de büyük haksızlık.
Az çok insanların sempatisini kazanmıştı.
Şimdi bu halk kime teveccüh edecek?
Kimi ekmeği çamura bulaşmamış olarak niteleyecek?
Zor.
Oy verecek insanlar için hakikaten zor.
Neye göre, kime göre kullanacak oyunu?
Meçhul.
Şimdi AKP yine iyi bir oy alırsa, kim ne diyebilir?
Kim “bu halk göbeğini kaşıyan adamdan farksızdır” diyebilir?
Kim “bu halk bidon kafalıdır” diyebilir?
Hiç kimse bu halka bu denli küstahlık içeren ifadeler kullanamaz.
Kullananların aynada yüzlerine bir bakması gerekiyor.
Ve çoban oyunun ne anlam ifade etmesi gerektiğini daha iyi anlaması gerekiyor.
Mal meydanda.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..