Mescid-i Aksa

Hirant Dink’in katledilmesinin hemen sonrasında, derin devlet olayını diline pelesenk eden Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz gün İsrail Başbakanı Olmert ile yaptığı görüşme esnasında da aynı yiğitliği sergileyerek “korkusuz” olduğunu ispata çalıştı.

Olmert’e; “sen ne yapıyorsun orada bakim, kutsal mekanımız, Mescid_i Aksa’nın altını oyup duruyorsun, kem küm etme, adamlarımı gönderip ne haltlar karıştırdığını yerinde tespit ettirip icabına baktıracağım” demek istedi.. Gerçi sayın Erdoğan bunu, tek kaşını yukarı kaldırıp, vücudunu tek ayağı üzerine yıkıp, ileri doğru hamle yaparak mı söyledi, bilmiyoruz ama, sonuçta söylemiş olmasından “gururlanıyoruz” yine de…

Ama, hafıza-ı beşer nisyan ile malül .

Sayın başbakan, 1967 yılında, Kudüs’ü işgal etmesinden bu yana İsrail’in, Mescid-i Aksa ve civarını kaza kaza kalbura çevirdiğini bilmiyor anlaşılan. Peki ya;İslam Konferansı adlı örgütün esas kuruluş amacın Kudüs işgali olduğunu, Yahudi tutuculuğunun ütopyalarından birinin de Süleyman’ın Tapınağı’nı yeniden kurmak ve bunun için Mescid-i Aksa’nın ortadan kaldırmak gerektiği noktasında yükselmekte olan ihtirası?...

Kuzey Irak ta oluşturulmakta olan Kürt Devleti’nin baş hamisi ve eğiticisinin İsrail olduğunu?..

Yıllardır Filistinlilere ana vatanlarını dar eden, sokakları, caddeleri Filistinli kanıyla yıkayanın İsrail olduğunu?...Ve binlercesini?…

Olmert’e yüklenmek için, bu ve benzeri nedenlerin yanında kazı çalışmaları küçük bir ayrıntıdan öteye geçemez.

Neyse;

Zamanı geldi söyledi diyelim.

Bundan sonra bize düşen, “adamlarımı gönderip incelettireceğim” sözünü takip etmek ve akıbeti hakkında bilgi sahibi olmaktır.

Bir başka açıdan bakıldığında, Sayın Başbakan ne İsa’ya yaranabildi ne de Musa’ya diyebiliriz.

İsrail severler hemen atıldı ortaya..

Efendim, bu ayıp değimliymiş. Böyle bir zamanda, Ermeni’lerin Amerika Kongresinde tasarı atraksiyonları yaptığı sırada, kongrede etkili olan Yahudi Lobisi’nin desteğini almak varken, süt çanağına ufak abdest bozmanın alemi ne imiş!....

Türkiye’nin uluslar arası itibarının , ne kadarsa artık, korunması eğer, İkinci Dünya savaşının ganimet paylaşımı esnasında galipler arasında vuku bulan gayri meşru ilişkinin afacan çocuğunun ikiyüzlü ve egosantrik kaprislerine kaldıysa durum sanıldığından da vahim demektir.

Ama o kadar değil..

Sayın Genel Kurmay Başkanı’ da orada ve önemli siyasal demeçler verdiğine tanık oluyoruz. Bir boşluk mu dolduruluyor, yoksa başka, bizim anlayamadığımız bir şeyler mi var, zaman gösterecek.

Fakat, çokta sakıncalı olmadığı izlenimi verilerek bir iki noktayı birbirlerine tamamlatıyor gibi bir durum içindeler.

Birincisi; Sayın Büyükanıt ABD de iken Olmert Türkiye’de..

İkincisi; Erdoğan Olmert’e nerdeyse kafa atacak bir fevrilik içinde ve aynı zamanda korumalar arası savaş..

Üçüncüsü; Olmert’ten ayrılır ayrılmaz Erdoğan, “ Kuzey Irakta ki Kürt Hükümeti ile görüşebiliriz” diyor.

Dördüncüsü; sayın Genel Kurmay Başkanı ABD de, İsrail’in elinde bulunan 500 adet nükleer bombadan değil de, İran’ın geliştirmekte olduğu Şahap füzelerinden tedirgin olduğunu söylüyor.

Bunlar bir başka yazının konusu, yazılacak…