Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '13

 
Kategori
İnançlar
 

Mevlana, Alevilik ve din üzerine düşünceler

Mevlana, Alevilik ve din üzerine düşünceler
 

Bu konularda uzman değilim. Yazacaklarımı yeterli bilgisi olmayan birinin yanlış da olabilecek bilgileri veya düşünceleri  olarak kabul ediniz lütfen.

Mevlana  yüzyıllardır bütün dünyada neden bu kadar  hüsn-ü  kabül gördü, sempati  topladı? Mevlanın ritüelleri sünni tatbikata uygun mu ? Mevlevilik ile Aleviliğin benzer tarafları var mı?

Tam bilmiyorum ama sanırım Mevlevilik sünni bir mezhep. Alevilik ise Şii veya Şii’ye daha yakın. Bence Mevlevilik ile Aleviliğin iki tane ortak özelliği var. Birincisi müziğin etkin bir şekilde dini ritüellere girmesi. İkincisi dansın etkin bir şekilde ritüellere girmesi.

Bildiğim kadar sunnilikte müzik pek teşvik edilen birşey değil. Sadece ilahiler var ama mesela müzik enstrümanları yasak. Sadece defe müsade var, o da zilsiz olmak kaydıyla. Mesela saz zinhar yasak. Ama Alevilkte saz da var, müzik de var, tabii dini içerikli bir müzik.

Dansa gelince… Bildiğim kadarıyla sunni tatbikatta dans yok ama bildiğimiz gibi, gördüğümüz gibi Mevlevi ayinlerinde ki müzik refakatinde kendi etrafında dönüşler, kolların yanlara kaldırılması vb bence bir nevi  dans. Bu dansda sadece erkekler var. Alevilikte de müzik eşliğinde ayakta dönme, yürüme bence bir nevi dans. Bu dansın Mevlevi  ritüellerindeki dansdan farkı kız erkek veya kadın erkek beraber yapılması. Dini ritüellerde ki müzik ve dans Türklerin Müslümanlıktan evvelki dinleri olan Şamanizm de de vardı bildiğim kadarıyla. Tabi aynı değil ama orada da bir nevi müzik ve bir nevi dans diyebileceğimiz bazı ritüeller olduğunu sanıyorum.

Hiristiyanlıkta da müzik var, mesela kiliselerde hem orglarla enstrümantal müzik çalınıyor hem de koro halinde yüksek sesle ilahiler okunuyor. Ama tabii ki dini içerikli ve ağırbaşlı bir müzik. Musevilikte ilahiler var ama bildiğim kadarıyla enstrümental müzik yok.

Peki, dinde müzik ve dans olmalı mı? Dindar olmayanlar, inanmayanlar açısından din zaten epeyce kısıtlayıcı bir disiplin. İçki yasak, kumar yasak, fal yasak, dini nikah olmadan cinsel ilişki yasak. Bırakın cinsel ilişkiyi, öpüşmek yasak, elele tutuşmak  asak, plajda mayoyla denize girmek yasak. Böyle olunca gerek Müslüman dünyasında, gerek Hristiyan dünyasında, gerek Musevi dünyasında gerekse dünyanın kalan her yerinde, nüfüs kağıdında müslüman veya Hristiyan veya Musevi yazanların pek çoğu aslında öldükten sonra tekrar dirileceğine, cennete, cehenneme, dini kitapların vahiy yoluyla geldiğine, ve Yüce Tanrı tarafından yazıldığına veya yazdırıldığına inanmıyor.

Eğer amacımız inanmayanları inanır hale getirmekse, dini daha sempatik hale getirmek faydalı olabilir. Bunun için de müziğin ve dansın dini ritüellerin içine sokulması faydalı olabilir. Keza Mevleviliğe atfedilen, “kırk defa tövbeni bozmuş olsan yine gel” sloganı, kalbinin içinde az da olsa inanma temayülü olanları veya aslında inanmak istediği halde dinin kısıtlayıcı hükümlerinden ve ağır ceza hükümlerinden korkup kaçanları dine yaklaştırmakta faydalı olabilir diye düşünüyorum.

  

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..