Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '13

 
Kategori
Siyaset
 

MHP'de temiz siyaset

MHP'de temiz siyaset
 

MHP'de Temiz Siyaset


Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir karikatür gördüm. Bu karikatürü geçen seçimlerde de görmüştüm. Karikatür, zirveye çıkan bir kediyi ve onu takip eden bir kurdu resmediyor. Kedi arkasını dönerek aşağıda kendisini takip eden kurda “beni takip et doğru yoldayız” diyor, kurt da kediye “tamam reis” diyerek cevap veriyor. Bu karikatürü yayınlayanlar, kullananlar muhtemelen kendilerini kurt yerine koyup, hareketi temsil noktasında önde olanları “kedi” olarak vasıflandırıyorlar. Bu karikatür, benim için tabanımızda son derece yanlış bir algı oluşturmanın ötesinde yöneticilerimizi, adaylarımızı toplum nezdinde aşağılamaktan başka bir anlam ifade etmemektedir. Ki fitne dediğimiz şey tam da budur.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin bütün mensupları doğal olarak Türk-İslam ülküsü fikriyatını benimsemiş, hayatını bu fikriyata göre düzenlemiş, toplumun bütün kesimlerinin saygınlığını kazanmış, zor günlerinde şöyle veya böyle partiyi omuzlamış, emek vermiş, kendisini bilgi ve birikim bakımından zamanın icapları ile donatmış, siyasi ve içtimai çizgisini bozmamış bir “ülkücü” ile seçimlere girmeyi arzu etmektedir ki doğru olan da budur. Lakin siyasetin realitesi zaman zaman bu ölçünün dışına çıkmayı da zorunlu kılar. Özelikle Adana gibi kozmopolitik bir demografik yapı ve çok geniş bir coğrafyada toplumun bütününü sadece “ülkücü” adaylarla kucaklayabilmek ve seçmen tercihini MHP’ye taşıyabilmek bugünkü şartlarda mümkün görünmemektedir. Bu bir ideal olabilir, teşkilat kendini bu ideale uygun olarak konuşlandırır, bütün çalışmalarını ve hazırlıklarını bu yönde ikmal eder, kendi tabanını ve toplumu bu ideale inandırır, adaylarını ve kadrosunu seçimlerden çok önce bu ideal etrafında motive eder ve seçimlerde de sonuç alır. Ama maalesef bu gün bulunduğumuz şartlar yukarıda ifade ettiğim ideallerin çok gerisinde. Kaldı ki seçim girift bir iştir ve hem adaylar ve hem de teşkilatlar açısından bir konsept gerektirir. Çok iyi “ülkücü” olduğuna iman ettiğimiz birçok arkadaşımızı “aday” olarak uygun görmeyebiliriz. Çünkü sadece ülkücü olmak iyi bir aday olmak yeter şart değildir. O arkadaşımızın ekonomik durumunu, ekip çalışma yapabilme yeteneğini, kadrosunu, teknik-taktik mutfağını da dikkate almak durundayız. Bugün kendini “ülkücü” olarak ifade eden ve sırf bu olguyu gündemde tutarak aday adayı olarak propaganda yapanların özellikle seçmene “ülkücülük” dışında söyleyebileceği sözlerinin olması gerekmez mi?
 
Bu yerel seçimlere ille “ülkücü” adaylarla girecek isek bu gün MHP’de siyaset yapma kararında olan ve aday adayı olan arkadaşlarımızı ne yapacağız. Ülkücü olmak demek sadece parti teşkilatlarında yöneticilik yapmak demek midir?

Bürokrat olup da aday olmayı kafasından geçirenleri teşkilat da yöneticilik yapmadı diyerek geri mi çevireceğiz. Ya da sosyal hayatını bir ülkücü gibi yaşamış ama bugün siyaset yapmaya karar vermiş bilgili, donanımlı, belirli bir sosyal çevreye ve statüye sahip bir aday adayına sen dur sıranı bekle mi diyeceğiz?
 
Ben, AKP iktidarının bu derece yoğun baskısına, tehdidine rağmen ülkemizin içinde bulunduğu bu “vahim” şartları dikkate alarak MHP’de siyaset yapma arzusunu adını aday adayı listelerine yazdırarak ortaya koyan bütün arkadaşlarımı birer kahraman olarak görüyorum. Turanı, Nizam-ı Âlem’i hedef edinmiş bir hareketin mensuplarının aynı havayı soluduğumuz, aynı coğrafyayı paylaştığımız insanlara sırtını dönmeyeceğine onları da bu kervana dâhil edeceğine yürekten inanıyorum.

Ülkücüler, küçük hesapların, provakatif düşüncelerin, fitne ve fesadın, kendi arkadaşlarını “düşük” gören bir anlayışın temsilcileri olamazlar. Bu şartlarda karar merciinde olanlar hangi arkadaşımızı aday gösterirse göstersinMHP’nin başarısı için sahada alın teri dökmeye hazır olmalıyız. Falan kişi aday olursa şunu yaparım, filan kişi aday olursa bunu yaparım demek “ülkücü ahlaka” uygun bir davranış değildir. Ülkücüye yakışan, şartlar ne olursa olsun, kimler aday gösterilirse gösterilsin partimizin ve liderimizin emrinde çizgimizi bozmadan dimdik yürümektir.

BEL ALTI SİYASET

Seçim sürecine girdiğimiz bu günlerde aday adayları hemen hemen belli olmuşken, iddialarda aldı başını gidiyor.
Yok efendim şu aday adayının şöyle bir yanlışı var,
Bu aday adayının böyle bir durumu var,
Yok o teşkilattan değil,
Yok bu partimizin tabanından değil,
Yok efendim o isim olursa partiyi satar
Falan…Filan.
Bunun adı siyaset falan değil.
Düzenbazlık,
Sahtekarlık,
Seviyesizlik.
Ne gerek var bunlara,
Hiç gerek yok aslında.
Çıkar kendini anlatırsın adam gibi,
İlçe, İl veya Genel Merkez kim karar verecekse adayını belirler.
Tercihini yaparken belirli kriterleri dikkate alır ve adayını kamuoyuna açıklar.
“Çamur atayım izi kalsın” veya “pislik yapayım da güçlü isimler aday olmasın” mantığı güdenler bilmeli ki o attığı çamur’da pislikte gün gelir karşısına çıkar.
 
Karşısına çıkmakla kalmaz eline yüzüne yapışır.
O yüzdendir ki her kim aday olmak istiyorsa;
Birilerinin tekelinde değil de kendi başına hareket etmeyi becerebiliyorsa,
Çıkar meydana adam gibi siyasetini yapar ve millette onun doğru kişi olduğuna karar verir.
Çünkü belediye başkanı şehrül emin kişidir.
“Şehrül emin” dürüst, güvenilir, adam gibi adam tabiriyle örtüşen kişi demektir.
Bu yüzden siyaset yapanlar veya yaptığını zannedenler asla ve asla böyle yanlışlığın içinde yer almamalı,
Makam ve mevki için,
Üç günlük dünyamızda birkaç yıllık etiket uğruna kişiliğini satmamalı,
Siyaseti bel altı değil dürüstçe adam gibi yapmalı ki
Namıyla anılmalıdır.
Rahmetli Şehid Ülkü Devi Muhsin Yazıcıoğlu’nun da ifade ettiği gibi
Üç günlük menfaat uğruna,
FIRILDAK olmaya değmez bu dünya…

 
Toplam blog
: 16
: 827
Kayıt tarihi
: 02.02.13
 
 

Bekir Murat BÜYÜK, 2012 yılında Büyük Adana Gazetesinin Başlattığı Stajyer Gazetecilik Kurslarını..