Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '10

 
Kategori
Beslenme
 

Midyeler yenilebilir mi?

Son zamanlarda ağır metal tanımı ile kimyasal maddelerin ekolojik sisteme verdikleri zarar genelleştirilerek gazete haberlerinde sık sık ağır metallerin, çevresel problemlere neden oldukları yer almaya başlamıştır. Bunun nedeni çevresel problemler söz konusu olduğunda “ağır metal” tanımı genelde “nispeten yüksek yoğunluğa sahip ve düşük konsantrasyonlarda bile toksik veya zehirleyici olan metal” olarak kullanılmasıdır. Bu yaygın kanıya, ağır metallerin belirli bir zaman aralığında canlı organizmalarda, diğer metallere kıyasla akümülasyonunun fazla olması ve bunun sonucunda negatif etkinin giderek artması yol açmaktadır. Gerçekte ağır metal tanımı fiziksel özellik açısından yoğunluğu 5 g/cm3 ten daha yüksek olan metaller için kullanılır. Bunlar; Sb, Ag, As, Be, Cd, Cr, Cu, Pb, Mn, Hg, Ni, Se, T, U, V, Zn olmak üzere 60 tan fazla metal dahildir. Kirletici kaynaklarından biri olan iz elementler (ağır metaller), atık suların sulamada kullanılması ve döküldüğü ortamda yaşayan canlılara ve dolayısıyla besin zincirine girişi nedeniyle, halk sağlığı yönünden de önem taşımaktadır.

İlk zehirlenme vakalarının, Japonya’da 1953 yılında “Minimata” ve 1964 yılında “Niigata” facialarından sonra, denizlerdeki metal kirliliği gündeme gelerek daha da önem kazanmıştır. Organizmaların hayati aktiviteleri için lüzumlu olan yukarda bazı örneklerini verdiğimiz, metalo-protein ve enzimlerin yapılarına giren eden bu metaller, ortamda belirli sınırlar içersinde bulunduklarında, organizmaların fizyolojik aktivitelerinin gerçekleşmesinde önemli rol oynamaktadırlar. Ancak bunlar ve diğerleri, deniz ortamında doğal konsantrasyon düzeylerinin sınırları dışına çıktığında, organizmaların hayati aktivitelerinde inhibitör olarak etken olurlar. Bu nedenlerle deniz ortamına, çeşitli yolar ve kaynaklardan gelen atıklar içersinde intikal eden metallerin mevsimsel ve bölgesel varyasyonlar göstererek artması halinde, ekosistem bireylerinin biyolojik aktivitelerini tehlikeli bir şekilde etkileyerek, gıda zinciri organizmaları arasında dengenin bozulmasına neden olmaktadırlar. Kontamine kabuklu su ürünlerinin tüketilmesi ile ortaya çıkan semptomlar toksinin varlığı ve konsantrasyonuna bağlı olarak tüketicilerde ciddi bazen de ölümcül zehirlenmelere neden olmaktadır.

Midye gibi beslenme açısından faydalı aminoasitleri, yağ asitlerini ve vitaminleri uygun oranlarda içeren bir gıdanın sağlıklı biçimde tüketilebilmesi için tüketicinin, midyeyi satan yetiştiricilik sektörünün ve balıkçının hatta avcının bile dikkat etmesi gereken noktalar bulunmakta; devlete ise bazı görevler düşmektedir. 1. Çiğ ve az pişmiş su ürünleri tüketiminin riskleri konusund tüketici bilinçlendirilmeli 2. Çevresel parametreler izlenmeli, kirliliğin yoğun olduğu ve kanalizasyon bölgelerinde avlanma ve üretim yasağı getirilmeli 3. Üretiminden satışına kadar ki tüm aşamada HACCP ve GMP kurallarına uygun çalışılmalı 4. Üretimin sağlandığı noktadan tüketiciye kadar olan her basamakta, gerekli önlemler alınmalı ve tüketicinin sağlıklı gıdaya ulaşması sağlanmalıdır (Türk ve Yabanlı, 2006). Tüketicilerin çiğ midye tüketiminden kaçınması, midyeleri canlı olarak satın alması ve aldığı midyenin renk, koku ve yapısına dikkat ederek seçmesi, en önemliside midyeleri güvenilir bir balıkçıdan temin etmesi gerekmektedir. Midyeleri satan balıkçıların, midyeleri soğukta tutması; güneş altında ya da sıcak ortamda bekletmemesi, taşıma ve sergileme sırasında temizliğe dikkat etmesi, üzerine kirli su dökerek kirletmemesi gerekmektedir. Satıcıların midyeleri canlı olarak temiz deniz suyu içinde bekletmeleri de midyelerin temizlenmesi açısından çok iyi bir çözüm olmaktadır.
 
Toplam blog
: 75
: 735
Kayıt tarihi
: 09.06.10
 
 

Dünü yaşamış yarını ise umutla yaşamaya devam etmek isteyen bir gönül dostuyum. Her söznüzle, her..