Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '09

 
Kategori
Sinema
 

Milk

Milk
 

Sean Penn Mik filmiyle etkileyici bir performansa imza atıyor.


2009 yılı oscarlarından en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanan Sean Penn, ikinci kez bu ödülü kazanırken (Mystic River ve Milk filmlerindeki rolleri ile ) Amerika'nın siyasi ideolojilerine muhalif tavırlarıyla örtüşen bir rol ile Oscar heykelciğine uzandı.

Sean Penn, her zaman zor rollerin bulunmaz oyuncusudur diye düşünüyorum. Sean Penn dünya da muhalif olduğu eylemlerini keskin bir dille söyleyen aynı zamanda rol aldığı filmler de ise her zaman muhalif tavrını bizlere göstermekte başarılı bir oyuncudur.

Sean Penn, Benim Adım Sam filmi ile toplum içinde yalnızlığa terk edilmiş Zihinsel Sorunları olan insanların sorunlarına usta bir şekilde anlatırken, 2003 yılında ise Usta Yönetmen Clint Eastwood’un yönetmenliğinde rol aldığı Gizemli Nehir filminde ise kızının cinayetini kendi bildiği roller ile araştırmaya çalışan ve toplum da polislere karşı oluşan güvensizliği anlatmaya çalışan roller üstlenmiştir. 2006 yılında ise All The King’s Men (Kralın Adamları) filminde ise siyaset basamaklarını hızla tırmanan bir siyasetçinin düştüğü durumları anlatırken, siyasetin içinde ne kadar farklı yüzler olduğunu etkileyici bir oyunculukla bizlere tanıklık etme fırsatı vermiştir.

Son olarak San Francisco da şehir meclisinde yer alan ilk eşcinsel önemli bir görev alan Harvey Milk’in hayatının sinemaya yansıtılması rolünü üstlenmiştir.

Harvey Milk Kimdir..

1930 yılından New york da Yahudi bir ailenin en küçük oğlu olan Harvey Bernard Milk, ergenlik döneminde homoseksüel olduğunun farkına vardı ama bunu öğrenimi boyunca saklamayı tercih etmiştir. 20 li yaşlarında ise artık eşcinsel olduğu anlaşıldığı için ordudan atılmıştır.

Milk 40 yaşına geldiğinde ise bu zamana kadar duvarlar arasında gizlenmekten bıktığın farkına varır. San Francisco’ya taşınır ve artık toplum içinde kendisi ve kendi ile aynı kaderi paylaşan insanlarla birlikte, bu toplumun içinde bir yerleri olduklarının mücadelesini vermek için San Francisco’nun Castro Bölgesinde teşkilatlanmaya başlamışlardır.

Hayatımıza Birkaç Damla Süt Lekesi

Sinema otoriteleri tarafından yılın etkileyici filmleri arasında gösterilen Milk adlı filmi değerlendirmeye başlamadan önce bugüne kadar dişe dokunur çok fazla filme imza atamayan, ama arada sırada ortaya koyduğu başarılı projelerle imza atmış (Can Dostum, Son Günlerim) Gus Van Sant’in bu filmde çok iyi işler çıkardığı görebiliyoruz.

Harvey Milkin yaşantısını ele alırken, 40 yaşından sonraki değişiminden başlayarak beyazperdeye yansıtmaya çalışan yönetmen, filmin içinde gerçek görüntüleri de filmin içine dahil etmesi çok önemli bir ayrıntı olduğunu düşünüyorum.

Milk karakterinin 40 yaşına kendine toplumdan saklaması sonrasın da, özgürlükçü bir Amerika içinde artık kendi gibi eşcinsel olan insanlarında toplum içinde yeri olduğunun mücadelesini Castro bölgesinde vermeye başlıyorlar. Eşcinsellerin göç etmeye başladığı bu bölge de meydana gelen polis saldırılarına karşı verdiği ilk tepki ise bir sandığın üzerine çıkarak megafonla yaptığı konuşma, kendi hayatındaki en büyük değişimin ilk adımları olarak ekrana yansıyordu.

Çevresindeki toplumdan asimile edilmilş, görmezden gelinen yeni tanıştığı dostlarıyla birlikte bir hayalin peşinden koşmaya başladıklarına tanık oluyoruz. Zamanla gelişen gruplarıyle toplum içinde normal bir insan statüsünde yaşamak istediklerini dile getiriyorlar.

Harvey Milk Şehir meclisi için sürdürdüğü seçim projelerinden 3 kez başarısız oluyor. Bıkmadan bu inadının peşinden giderken de, çevresindeki insanlara güç veren yıkılmaz bir obje olarak görüldüğünü anlıyoruz. Kendini Minnesota’dan arayan eşcinsel bir çocuğun intihar etmek üzerine olduğunu öğrendikten sonra onu ikna etmek için telefondan yaptığı ise etkileyici bir sahne olarak hafızalarımıza kazınıyor.

Yenilgilerden güç alan Milk bıkmadan sürdürdüğü bu eşcinsellerin var olma savaşından elbet bir gün galip ayrılacağını umut ederken, partnerinin kendisini bırakmasıyla sarsılıyor fakat “ Her kayıp, yeni bir başarının ilk adımıdır” felsefesine inanarak gece gündüz çalışmaları sonrasında şehir meclisine seçilmeyi başarıyor. Artık Amerika da yaşayan, bir yerlere ruhlarını gizlemiş eşcinsellerin sesini duyurmaya çalışan bir insanın olduğunu bilmeleri daha da güçlü hissetmelerini sağlıyor.

Amerika tarihinin utancı olan Öneri 6 yasasına karşı dik durmaya çalışan Harvey Milk ve arkadaşları, devlet adına görev yapan insanların cinsel tercihlerine karşı fişlenmesine karşı inanılmaz bir siyasi proje geliştirerek bu yasanın geçmesine engel oluyorlar.

Sean Penn ve Oyuncu Kadrosu

Filmin oyuncu kadrosunu değerlendirirken usta oyuncu Sean Penn e bir paragraf ayırmazsaö kendisine haksızlık edeceğimi düşünüyorum. “ kendini aşmış ”gibi klişe bir yorum kalıbını geride bırakarak, üstelendiği rolü özütlerken, sanki filmde rol yapan bir Sean Penn yok idi. Rolüyle bu kadar bütünleşeceğini hayal bile edemiyordum. Filmden sonra aklımda harvey milk denildiğinde aklımda sadece Sean Penn o gözlerinin içi gülen, sözleriyle insanlarına sonuna kadar güvenen kişi geliyor. Bizim toplum olarak kabullenemediğimiz, çoğu zaman görmezden geldiğimiz, çevremizde olmasından rahatsızlık duyduğumuz insanların hikayelerini anlaşılır biçimde, insanı değerlere değinerek anlatılmasın da Sean Penn’in oyunculuğunun katkısının büyük olduğunu düşünüyorum. Biyografi tadındaki filmi, etkileyici bir insanlık dramına dönüştürmeyi başaran Gus Van sent ve bu rölün üstesinden gelebilcek ender isimlerinden biri olan Sean Penin filmin başarısındaki en önemli yapıtaşları olarak görüyorum.

Filmde yer alan diğer karakterlerinde gerçeğe yakın rolleri de alkışa değer diye düşünüyorum. Öncelikle Cleve Jones karakteriyel karşımıza çıkan Emile Hirsch ın kocaman gözlüklerin arkasından bile tartışılmayacak bir oyunculuğa imza attığına tanıklık ediyoruz. Diego Luna ise Jack Lira rolüyle isminden fazla söz ettirecek genç yeteneklerden bir tanesi.

Gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkılarak
beyazperdeye aktarılan Harvey Milk’in hayatı, izlenmeye değer bir yapım.

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 32
: 823
Kayıt tarihi
: 12.03.09
 
 

29 yaşındayım Adanada yaşıyorum. Kendime ait bir kırtasiye dükkanım var. Aynı zamanda İşletme mez..