Milli Eğitim Bakanlığı ve uygulamaları

Düşün hepimiz doğrudan veya dolaylı ilgilendiren adına "eğitim" denen bir konu var.

Nedense her konuda bir acelecelik ben yaptım nasılsa çoğunluk milletvekili bende komisyonlar da ben varım diye her istediğini yapacağına inan ortak akıl unsurunu "ben varım ya yetmez mi?" diyen bir anlayış.

Son dört beş yıldır içinde bulunduğum eğitim camiası yoksa "camisi"mi deseydim, neyse siz hangisini kabul ederseniz. Sürekli bir değişim (!) içinde ama nedense bu değişimi bağımsız Türk Mahkemeleri bir türlü anlıyamıyor olsa gerek (!) çıkarttığı bir çok yönetmelik genelge ve sürgün olayları mahkeme kapısına tosluyor. Örneğin Denizli Milli Eğitim Müdürü 9 defa bir ilden başak bir ile gönderile biliyor. Müdürde alışmış tabi mahkemeye, açıyor davayı tekrar eski yerine.Bir garip iş işte… Üç yıldır yeni müfredat diye tutturan bakanlık bu yıl öğretmenleri tekrar çağırıp hadi bakim öğretmencikler ders müfredatlarını hazırlarken size sormadım ama gelin bir göz atın bakalım eksik gedik var mı? Ders konularına bişeyler ekliyellim diye seminer ve kurslar organize ediyor. Biraz geç oldu ama öğretmenciklerin fikrini almakta iyi bir kamuoyu oluşturmak için güzel bir fikir(!).Kısaca değinmek gerekirseki daha önce bu konuyla ilgili bir yazı yazmıştım.bakan t.v lerde bu müfredat anlayışı öğrenci odaklı çocuklarımızı dershanelerden kurtaracaz dedi ama tam aksine dershaneler bağımlı hale gelindi. Şimdi öğrenciler ilköğretim 4. sınıfatan itibaren dershanelerin yolunu tutar oldu.tabii ailesinin parası varsa. (ülkemizde dershanelirin kimin kontrolünde olduğunu bilmeyen yoktur)

Neyse dedikya bakan bey hahkemeye alışmış ben yaptım olur mantığıyla okul idarecilerine(müdür yardımcığı dahil) sınav sistemi getirdi.2004 yılında ilk sınavı yaptı, 2005 ardından 2006 yılında idarecilik sınavları yaptırdı.Baktı sınavlardan kendi yandaşları gerekli puanı alamıyor. 4 yılda 3 defa yönetici atama yönetmeli yayınladı. Tahmin edersiniz.yönetmelkiklerin hepsi kendini anlamayan! bağımsız Türk Mahkemeleri tarafından kendisine iade edildi.

Hele bakanlık 2006 nisan ayında bir yönetmelik çıkardı ki hukukla uzaktan yakından ilgisi olmayan biri bile buna güler. Yönetmelik kısaca özetlenecek olursa bizden olmayan atanamaz yönetmeliği olmuştu.Dedikya bir kere alışmış adamlar, mahkemenin bu yönetmeliği iptal edeceğini bildikleri için(burada tecrübe konuşuyor) yönetmelik Cuma günü çıkar çıkmaz (saat 10:00) mesai bitimine yakın bir saatte ardından yönetmeliğ tamamlayan bir genelge ‘’eğitim öğretimi aksatmayacak şekilde bizden olanların atamalarını yapın’’ elinizi çabuk tutun diyorlar burada anlıyacağınız.Neyse fazla uzatmayalım hafta sonu işlerini halledip ilk pazartesi(2 gün içinde)bir çok yerde faksla istedikleri adamların atamasını yaparlar.Bende pazartesi okuluma sınavı kazandığım belgeyle birlikte dilekçe verme saflığında başvurdum.Dilekçemi verirken okul müdürü atı alan üsküdarı geçti, boşuna verme filan dedi ama ben sınavı kazandım benim hakkım filan diye dert anlatırken bir baktım zaman geçmiş 15 gün sonra dilekçeme cevap geldi. Bilemediniz, derece yapmama rağmen başvurum çok sudan bir gerekçeyle reddedilmiş. Sakın gerekçeyi sormayın kargalar bile gülmeyi öğrendi bu sayede.

Alma mazlumun ahını safhasına geldik şimdi.Danıştay bir karar verdi ki sormayın 2006 nisan- mayıs ayında yaptıkları bütün atamaları iptal etti.Kaderin cilvesi mahkemeler bu iktidarı bir türlü anlamadı kardeşim.Adamlar rahatça kadrolaşamadı.Haydi şimdi ne olacak derken(bunlar pek mahkeme kararını uygulamazlar ya çoğunluk onlardan ya)’’ Eğitim kurumu yöneticilerine ilişkin yargı kararlarının uygulanmasına yönelik 2007/75 sayılı Genelge’’ yayımlandı. On binin üzerinde bir gecede yaptıkları atamaları bu genelgeyle yine aynı gerkçeyle eğitim aksatmayacak şekilde il milli eğitimlerce geri alınmasını istiyorlardı.Döndük mü başa .Kardeşim işin böyle olacağı belliydi. Niye böyle dolambaçlı yollara girdin diye insanın sorası geliyor. Ama hocanın dediği ya tutarsa. Şimdilik tutmadı.