Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

Milli içkimiz kımızdır...

Milli içkimiz kımızdır...
 

 Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Yeşilay Cemiyeti ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Global Alkol Politikaları Sempozyumu’na katıldı  ve burada her zamanki gibi mikrofonu kaparak Milli içkimiz diye tanıtılan “Bira”nın canına okudu.  Tabii , bu arada CHP’nin de…

Erdoğan’a göre , “alkollü bir içki olan bira, Cumhuriyet’in ilk yıllarında, yayınlanan bazı kitaplarda, maalesef, ‘milli bir halk içkisi’ olarak takdim edilmiştir. Halbuki bizim milli içkimiz ayrandır..!”

Haydin CHP’ye yine bir fırsatını buldun; verdin veriştirdin ve içki savunuculuğunu sokuşturdun, fakat  eğer gerçeği söylemek gerekirse; her ne kadar bizim milletimiz ayranı çok severse de… ve hatta  Atasözlerine bile girmişken bile:

“Gariban ne bilir bayramı
Hor  hor içer ayranı…”

diyerek maniler bile düşürmüşken, yine de biz gerçeğin savunulması uğruna bizim Milli İçkimizin “Kımız” olduğunu savunacağız.

Orta Asya’da ki bir ülkeye gitsek, bir eve misafir olsak, sofra kurulsa otursak, bizim önümüze ve kendi önlerine hangi içkiyi koyarlar…?

Elbette “Votka”yı… Eee o zaman bizim milli içkimiz “Votka” mıdır? Sümme haşa değil. Bu içki bizim sülalemizin masasına onlar ancak Ruslaştırıldıktan sonra girmiştir. Çünkü siz bir eve değil, yaylalardaki bir “Otağ”a misafir olacak olursanız, elbette size at sütünden yapılmış hafif ekşimsi “Kımız” içkisini sunacaklar ve bir de başınızda “bitti mi?” diye bekleyip, bir daha doldurmak için bekleyeceklerdir. Eh Kımız alkollü müdür? Aşağı yukarı bira ayarında bir alkolü vardır. Ancak çok içilirse kafa bulunabilir.

Şimdi tarihi inkar ettiğimiz gibi Milli İçki’mizide mi  yadsıyalım?

“Kımız bizim Milli İçki’miz değildir diyebilir misiniz?”  Olmaz değil mi?

Her türlü alkollü içkiyi sofranızdan, dünyanızdan çıkardıktan sonra  “Milli İçki” olarak ister ayranı benimseyin ister çayı… Bence , onların yerine “Ihlamur” da fena gitmez. Hem hasta olduğumuzda ilk aradığımız içki nedir? Ihlamur…

Ama bazıları da arkadaş ben “limonata”dan şaşmam, hem C vitamini deposu , hem de vatanımızda yetişen en güzel meyvanın bir yan ürünüdür, derler ki , haklıdırlar?

Siz ne dersiniz? Çay mı, ayran mı, yoksa ıhlamur mu?

Fakat şu Almancı gençlik gele gide o köy gençliğini öylesine alıştırdı ki… Milletin, ve de gençliğin Milli İçkisi ister istemez, Almanların Milli İçkisi olan “Bira” oldu… Onun için, artık kahveler, Bakkal Dükkanlarının tezgahlarının altı, yol kenarları dünyalarca boş bira şişeleriyle dolu. Biradan bazıları köşeyi, birkaç kez döndü. Onun için , o üreticiler “Bira”dan hiç vazgeçebilirler mi? İmkanı var mı?

Tabii, biranın bir atlama taşı olduğunu her içkici bilir… İçersin içersin… Ondan sonra , çevredeki hızlı ağabeyler “Olum , ne hamallık ediyorsun… Bak , karşında halis mulis Tekirdağ’dan gelme Aslan Sütü varken, karnını ne diye arpa suyuyla dolduruyorsun ..?” diye akıl verirler…

Ondan sonra, sen de önceleri rakıyı bira gibi içmeye başlayınca, Hanya’yı , Konya’yı anlarsın ve  bir iki çarpılıp, eşekten düşmüşe dönünce, feleğin kaç bucak olduğunu çakarozlamaya başlarsın. İşte bu noktada, senin de kafana bir taş düşer , ve yavaş yavaş sen de insanlık edip! Aslan Sütünün Türklerin eski yoldaşlarından biri olduğunu, çünkü bu içkinin dünyanın hiçbir tarafında imal edilmeyip, yalnız Türklere özgü olduğunu savunmaya başlarsın… İşte o nokta tehlikeli bir noktadır ve artık “Akşamcılığa” bir adım kalmıştır. Meyhanelere aynı saatlerde uğrayıp masanın düzüldüğünü gördün mü, ve aslan gibi kükremeye başladın mı (bu sahne bazen evlerde balkonda denize karşı kurulan bir masada geçer….) Ondan sonra başlarsın, ben şöyle aslandım, şöyle kaplandım… Beni böyle kırdılar, diye diskurlar cekmeye... Ondan sonra yavaş yavaş çevredekileri kırma safhasına girersin. Sonra “Tutmayın bu aslanı..” safhası gelir…  Önüne geleni harcar, herkesten akıllı olduğunu savunmaya başlarsın… İşte o demlerdir ki , Aslan sütü bayağı etki etmeye başlamış, demektir. Kendi kendine sahip oldun, oldun… Olamazsan başkaları seni toplar götürürler…

Evet, bazılarının Milli İçkimiz “Aslan Sütü” dedikleri rakının hikayesi bu kadar hazindir. Siz istediğiniz kadar “ben henüz o safhaya gelmedim, sadece bir tek atıyorum, bazen bir dubleye çıkıyorum; iki dubleden ne çıkar… Hadi diyelim bir küçük! Benim gibi bir aslana ne yapar..?” avuntusuyla, “Bırak sarhoşu, yıkılana kadar gitsin …” atalar sözündeki gibi sürününceye kadar Milli İçki’mizin ne olduğu konusunda bir karar varamazsın.

Ama Başbakanımız artık bir karara varmış.  Bizim Milli İçkimiz “Ayran”mış… Mesele bitmiştir… Daha ne tartışıyoruz ki… O akıllı adamdır. Her şeyi bilir. Ayran dediyse ayrandır.

Belli ki bundan böyle rakıyı, şarabı ve tüm men-i müskiratı Avrupa’ya ihraç edip, ve böylece bütün küffarı dize getirip, Hanya’yı, Konya’yı öğrettikten nice sonra onlara da bu dersi verebilir…

“Bre gafiller , size necedir söyledik. Türkün milli içkisi Ayrandır…Siz hep ters anladınız…Ne bulduysanız içtiniz ve o güzelim meyhanelerde mort oldunuz. Bak bizim gençliğimize, ayran içe içe karnı şişti ve aslan gibi oldu… Aslan sütü size, aslanlık bize kalsın…” deyip, küffara da bir güzel ders çıkartabiliriz.

Ben Başbakanımızı seviyorum. Alkolik içkilerden vazgeçmek lazım. Hatta hatta çay, çorba, ıhlamur, limonata filan…. Hepsini boş verip, atamız ne dediyse onun izindan gitmeliyiz.

Akıllı , fikirli ve de imanlı gençlik ancak böyle yetişir. Ah keşke atalarının sözünü dinleseler, o biralara , sigaralara verdikleri paraları biriktirseler… hepsinin 40 yaşında TOKİ’den evleri olur be…

Ama kime dinleteceksin…?

Memleket mazbut amma velakin cücükler bozuk!

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..