Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '13

 
Kategori
Edebiyat
 

Milta Marina

varlıklı bir ailenin orta boy yatını izliyorum bizim kitapçının terasından,
akşam üstü serin oluyor da, ancak oturulabiliyor, 
bi şemsiye alamadık ki gölgelik yapıversin..
yelken direklerinin rüzgarda çıkardığı ses,
tıpkı şantiyeden gelen inşaat sesine beniziyor,
fonda bu ses akarken gözümün önündeki görüntü de kayıda başlıyor;
 
nispeten çirkin, beyaz seyrek saçlı, bakımsız 
ama zengin olduğu koca göbeğinden kolayca anlaşılabilen
bir adam,
yüksek ihtimalle teknenin ve ailenin reisi
denizden çıkmış, duşunu almış, havluyu sırtına atmış
sarkan kısımlarıyla silinerek tekneye girdi,
çok ilginç ayakkabılarını dışarıda çıkardı ???
tekne o zamandan sonra ilgimi çekmeye başladı.
kızı veya kardeşi olduğunu düşündüğüm
taze ve güzel kadının dudaklarından öptü
kamaraya girdi..
bu sırada içeriden iki tane daha kız çıktı gün yüzüne,
bunlar muhakkak kardeş ya da kuzendiler,
çünkü birbirine benziyorlardı..
birisi lise, diğeri üniversite çağlarında
lolita kıvamında kızlara takıldı gözüm bi süre,
liseli olan kumral, düz ve uzun saçlı
buğday tenli, pembe dudaklı
mavi bir eteği ve az önce ayağına geçirdiği
mavi yüksek topuklu ayakkabılarıyla
mankenlere taş çıkartacak seksiliğe kavuşmuş oldu
kendince..
bence çok komik görünüyordu,
bıyık altından güldüm, onlar beni görmese de..
bu arada anne ve diğer kız da ondan eksik kalmıyordu,
sürüp sürüştürüyorlar, takıp takıştırıyorlar
adeta gidecekleri sıradan bir akşam yemeğine
çok önemli bir kişinin verdiği davete katılır gibi
hazırlanıyorlardı..
baba ise, tipik erkeklerin yaptığı gibi
çok sade ve sıradan bi şekilde üzerini değiştirmiş
kızlar hazırlanana kadar volta atmaya çıkıyordu dışarı..
ben kaleye doğru koyu hülyalara dalmışken
bu ailenin akıbeti hakkında diğer bilgilere ulaşamadım
muhtemelen baba reis aldı arabaya ailesini
önce vasatın üstünde bi restoranda sakin bi akşam yemeği
yedirdi,
sonra kızlar babasından izin alıp
teenage'lerin vazgeçilmez mekanlarından
tekilacılar sokağına ya da barlar sokağındaki
klasik rock barlara yahut ta helva, küba, fink gibi
karma sosyokültürlerin bulunduğu mekanlara kaçtılar,
genç karısıyla başbaşa kalan baba ise gecenin devamında
nispeten daha hafif müziklerin çaldığı sahil kıyısı mekanlarında
şarap içerek geçirme kararı aldı,
bu durumdan sıkılan taze kadın
diğer masalardaki genç erkekleri göz hapsine aldı,
sonunda iki masa ötede kesiştiği adamla gözleriyle anlaştı
kocasına çaktırmadan onu sarhoş etti ve götürüp tekneye yatırdı,
ardından arabayla gelip genç adamı aldı 
ve en ücra sokaklardaki köhne pansiyonların birine daldı,
bundan sonrası bol petekli baldı..
 
halikarnas şarapçısı
ulastuzak.blogspot.com
 
 
Toplam blog
: 149
: 284
Kayıt tarihi
: 03.05.11
 
 

1987 Bandırma'da doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi İstatistik Bölümünden mezun oldu. Araştırma, Ban..