Mısır'da devrim olacak mı?...

Bizim ufaklık bu soruyu sorunca, biraz duraksadım... Şimdi oğlana ne cevap verecektim?... Çok küçükken de, '' baba ben nasıl dünyaya geldim?...'' şeklinde bir soru sormuştu!... Eğitimiyle ilgili çok kitabı ilk günlerinden beri, karı koca yuttuğumuz için, en uygun cevabı vermekte bir tereddüt duymamıştık... Ve ''hımm, peki, anlaşıldı..'' tepkisini gözlemenin ve başardığımızı anlamanın verdiği keyifle, karı koca o akşam kendimize bir ziyafet bile vermiştik!... Ama bu soruya cidden nasıl bir cevap verecektik?... Ve bu herife de mutlaka sağlam bir cevap vermemiz gerekiyordu; yoksa hemen salladığımızı anlar ve bizi tefe koyardı!... Ve şimdiki çocukların öyle masal falan dinlemeye de, halleri yoktu!... 

Tunus'da Zeynel Abidin Bin Ali kardeşimiz, tasını tarağını, altınlarını, ziynet eşyalarını, eurolarını ve hisse senetlerini toplayıp ülkeyi terk etmişti..Ardından devrim olmuştu... Burgiba geleneğini sürdüren, ''rab bana, hep bana'' diyen, acımasız, yağmacı bir diktatördü!... Gitti de, millet hiç olmazsa ondan ve akrabalarından şimdilik kurtuldu!... 

Ve bizim basında bazı genç kalemşörler, '' İşte, gerçek Arap devrimi sonunda'' gibi, yazı başlıkları atmaya başlamışlardı!... Demek orda bir devrim olmuştu... Gerçi halk hareketine bir diyeceğimiz yoktu... Ama biz, Türkiye'de 1938'de başlayan o büyük uykudan hala uyanamamıştık.. Ondan dolayı da, bu kez devireni ve devrileni anlamış fakat bu müthiş devrimi anlayamamıştık!... 

Gerçi Tunus'un demokrasi dışında da kalsa(!), demokrat entellektüel kesimi oldukça kalabalıktı... Ve orta sınıflar bilhassa Akdeniz havzasında, sanal ortamdan beslenmiş bir şekilde, bilinçli ve etkin bir politika üretebilecek düzeydeydiler... Ve ne yazık ki, siyasal açıdan bilinçli ve kararlı insanlar olarak da, bizden bu konuda çok daha iyi durumdaydılar... 

Ama bence bu durum insanlara, diktatör devirmeyle, devrim yapmayı birbirine karıştırtmamalı!... 

Eğer Tunus'da olan şeyler bir devrim ise, Mısırda'da o tür bir şeyler şüphesiz ki olacak!... Yalnız bu olaylarda ABD'nin ortadoğudaki istek ve taleplerini göz ardı ederseniz ve bir o kadar da abartırsanız , sonuca gitmekte yanılırsınız... Fakat bir de, Çin'in Afrika'da ki, örneğin; Mısır'ın biraz aşağılarındaki etkinliğini kırmak isteklerini de unutmamak gerek... Çünkü Çin, fazlasıyla uyandı!... 

Mısır'da askersel siyasi gelenek, Türkiye ile birçok konuda örtüşür... Ve ayrıca askerler ülke ekonomisinde bizde ki askerlerden çok daha etkindirler... Onların da bir ''Ergenekonsal'' işleri var mıdır derseniz, Enver Sedat'ın ölümü, bize bir şeyleri belki anımsatabilir.. Ama belgelemez!... Mısır'da çok güçlü ve Amerikan yanlısı bir ordu vardır...Mübarek'de eski üst rutbeli bir havacı subayıdır!... O yüzden, resim mesim yapmasa da, ordu onu en azından prestiji için korur!... Ve onun için pazarlıklar yapar... 

Müslüman Kardeşler' de akıllı ve basiretli kardeşlerdir... Bizde ki gibi yırtık donla dolaşmazlar... Hesap ve kitaplarını, tüm tehlike ve riskleri abakusla hesaplayarak yaparlar!... Bu yüzden, Nil gibi akan, sakin bir geçişe taraf da olmak istemezler!... 

Bunlar iyi güzel de, ben hala oğlana ne cevap vereceğimi bilemiyorum!...