Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

18 Nisan '07

 
Kategori
Siyaset
 

Miting

Miting
 

Tarih, yanlı öngörü ve yanlış konulmuş teşhislerin doğru tedavileriyle doludur. Ama acı olansa, doğru teşhislere uygulanan yanlış tedavilerin daha çok olmasıdır.

Uzay teknolojisini ikinci dünya savaşının sonlarında Almanların geliştirdiği V2 roketlerine bağlayanlar, o savaştaki ölen 80 milyon insanla ilgilenmezler. Günümüz insanı da bunu benzer tavırlarda yaşar. Daha varsıl ve rahat bir yaşam sürebilme adınadır tüm verilen savaşımlar.

İdealizm gizemden beslenir. Bilim ve teknoloji ise perdeleri açar; açılan her perde daha ince bir tül perdeyi önümüze çıkarır. Nasılki sanat, düş gücümüzle gerçeğimiz arasında bir köprü kuruyorsa, idealizmin beslendiği "gizem" de yaşama düsturumuz olmaktan çok, derin heyecan ve tanımlanamaz coşkular verir bize. Bir anlamda karşıtıdır idealizmin; çok sesli düşünce ve demokrasi kültürü. Ama, takılıp kalmayı neden severiz de daha yaşanabilir ve barışçı bir dünyayı geliştiremeyiz? pek açıklaması yoktur.

Geçiş süreçleri özgürlükçüdür. Tek konuya odaklanırken toplum, birileri için en uygun özgürlük ortamı oluşur.

Bir toplumu, arkalarından yakaladıkları rüzgarlarla idealize etmeye -kendi- çalışanlarınsa kaygı içlerinde büyümeye başlamış olmalı: "Bu kadar kolay olacağını beklemiyorduk!"

Ama henüz son sözler söylenmemiştir.

ADD'nin sizce kaç üyesi vardır? onbin, yirmibin? Mitingteki insanların bu sayıdan çok daha fazla olmalarının bir anlamı var. Üstelik "ha" deyince Ankara'ya gideverenlerdi. "Haydi" deyince kaç kişi olurdu sizce? Miting, etkin medyada bulantı futbol zamanlarının onda biri kadar zaman-önem bulsaydı, sayı o zaman kaçlarda olurdu? "Sayı" konuşulmakta anladığım kadarıyla miting sonrası.

***

Demokrasi kelle kültürüdür.

***

Oylarımız meclise insanları taşır ve meclise giden her temsilcinin bu sıradışı iş -meslek- için oraya gitme-bildik nedeni vardır. Yine herkesin de pek şaşırmayacağı gibi, meclisin büyük bir çoğunluğu hukukçudur. Yasa yapıcıların hukukçulardan olması doğaldır ama demokrasi ve etkin halk temsili açısından yanlıştır. Bence demokrasinin en yumuşak karnıdır bu.

***

"Zübük" tanımına alınanlar ve alınmayanların demokrasisi çıkmaza girmiş anlaşılan.

"Bu kadar kolay olacağını beklemiyorduk!"

Sayın sosyal demokrat, liberal, sosyalist, solcu, aydın kardeşim; evet siz, neden kızdınız?

Sizin suçunuz yok mu?

Ülkemizi "destekli değişimin" içine soktuklarında daha yıl dokuzyüzelliydi: Raydan çıkılma tarihi!

Çoğu insan için "liberal altın çağın" başlangıcı. Onca yıl ülkemizin üzerinde Demoklesin kılıcı gibi duran soğuk savaş sonrası şimdilerde ısınan dünyanın yeni kurallarını mı beğenmediniz? Ha, unutmuşum, sizin "lider kim olacak?" kavgalarınız vardı uzun yıllar içinde, şimdi hatırladım. Parça-pinçik olup her birinin tepesine bir lider; diğerinin gözünü oymaya bakar; arkasından geçerken zaman, geçerken hiç sürtünmeden şimdikiler.

Arkanızdan geçip gidenler ne mi yaptılar? İnce ince dokudular peşkirlerini.

Sayın Yılçın Küçük'ün yıllar önce söylediği geldi aklıma; " sosyalistler cami imamından önce uyanmıyorlarsa bu ülkede devrim yapamazlar".

Ne mi yapıyorum? kıra döke gerçeği arıyorum.

***

Liberal aydınların en büyük günah keçileri garibim köylülerdir. İşin garip yanı, sandık zamanı anımsanan Anadolu köylüsünün nasırlı elleriyle koyduğu oy pusulasını aynı sandığa atmak bizim aydına dokunan.

Dedik ya, kelle kültürü.

Acaba o köylü için hangi partinin ikitidarda olduğunun mu önemi var, yoksa mazot ve ilaç fiyatlarının mı önemi var? Gölge etmeyen bir parti istiyor olmasınlar?

Liberal aydının unutmaması gerekense şu olmalı: DSP 'yi %23'lere taşıyan köylüler, daha sonraki seçimde %1 e indirmişlerdir.

Kelle yukarı eller aşağı, eller yukarı kelle aşağı, her ikisi birlikte ender.

***

Oniki eylülle doruğa tırmanan Osmanlı restorasyonu son aşamasını geçmiştir. Solun; sol, kült söylemini yaşama geçirmek adına isteksizliğini; doğunun kültü lider gölgesi-lider atığı yaşamayı tercih etmesindeki ironiyi herkes görebilmeli.

Hazır verilen tüm hakların kaybedildiğinde değerleneceğini herkes bilirken üstelik.

***

Değişim; tüm renklerini ortaya çıkaracaksa veya çıkaramayacaksa buna bu ülkenin kadınları karar verecek. Çünkü bu, bizlerden çok onları yakından ilgilendiriyor.

Halk, genel biçimiyle, kadın ve erkekten oluştuğuna göre, gelecek günler için -eğer onların özgürlükleriyle iligliyse- onların kararı önemli olacaktır. Miting o yüzden önemliydi. Kadınlar vardı çoğunlukta.

Sayın Erdoğan'ın aday olacağını sanmıyorum. Son miting şunu göstermiş olmalı ki; şartlar olgunlaşmamıştır. '93 teki belediye seçimlerini sabahlayarak tv'den izlemiştim. Sabah 5 civarında seçimi sosyal demokratlar kazanmış görünürken sayın Erdoğan'a uzatılan mikrofana söylediklerini anımsarım hep: "Biz, maraton koşucusuyuz"

Maratoncu ve yüzmetre koşucusu arasındaki farkı bilir misiniz? Yüzmetre koşucusu bir nefeste koşup ipi göğüslemeyi ister. İptir aklındaki. Maraton koşucusu ipi düşünmez koşarken, yoksa onca kilometreler bitmez tükenmez olur. Elde duran eşya ağırlaşır. Maraton koşucusu attığı her adımı diğerinden daha iyi atacağını hesaplayarak koşar. Ne acelecidir ne de yavaş.

***

Sol deşifre olmuştur.

Sol, halka karşı samimi yüzünü göstermelidir. Tek çıkış yolu budur; eğer çıkmamız gereken bir dipsiz kuyu varsa. Karanlıktaysak aydınlatsın sol bizi ve karanlık içinde olduğumuzu görebilelim.

Mustafa KEMAL geleceği gören, geleceği yaşayandı. Yıl 2007 ve hala O'ndan çok gerilerdeyiz.

Sanmıyorum ama, liberal aydının dediği çıkarsa ve olacaklar gerçekleşirse, şimdiki gibi, iktidar sahiplerinin asla bu kadar kibar olacaklarını beklemeyin derim. Bu, tüm değişim aktörlerinin ulaştıklarıdır. Hep öyle olmuştur ve olur.

"Her devrim kendi toprağında yeşerdiği gibi her devrim kendi evlatlarını yer."

***

Yine çok ilginç ve ülkemize özgü olan bir durum daha vardı. Mitingte ortaya konulan tüm milliyetçi söylemlere ve duruşa rağmen, söylemlerin asıl sahipleri olduklarını iddia edenlerin nerede olduklarıydı. Bana dediki bu durum; bizler kelimelerin anlamlarını pek düşünmez, kafa yormazken, yabancılar bu işi iyi çözmüşler.

Çözen, bağlamayı da bilir.

***

o yalan bu yalan,
o yalan şu yalan,
oyalan oyalan,
yakalan.

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..