- Kategori
- Şiir
Mızrap ile Tel
Yokluğunun yarası
asla kapanmayacak
değerlim Ablam'a
asla kapanmayacak
değerlim Ablam'a
sarılıp bedenine hoyratça
gitmeliyiz diyordu durmadan
sormaz mı sevdiklerim
nereye böyle, biz olmadan
bir gün
onlar da, gelecekler yanına
dedi ses , güven bana
yürüdün kan kızıllığınla
O’nun peşi sıra
oysa, her şey ne kadar güzeldi geçen zamanda
sen ki , hem mızrap hem teldin
hayatı, çalar çalar söylerdin
gündü, güneşliydi sende vakit her zaman
tenine yakışmayan
sevmediğin, o sarı rengi, nasıl giydin
beyazlar içinde, salınamayan bir beyaz güldün
yolcularken seni hasrete
gözlerin söyledi her şeyi
bundan gayri, ne söyleyebilirdi havada asılı kalan sözler
sustu duvarlar, sen gibi
dayanak omuzundan yoksun
soluksuz / çöküverdi evin birden
merdivenlerdeki ayak seslerinin neşeli yankısı
duyulmuyor artık
evler de ölürmüş ahh...bilmezmişiz
çöl kuytularında şimdi bahçen / vâhan yitik
fesleğenlerin kokmuyor artık
boynunu bükmüş menekşeler
zenginliğin, devâsa gölgesinde değil leylaklar
kurudu, zeytin ağacın senden sonra
şimdinin içinde, yalnız dolaşıyor dünden hâtıralar
ölü çiçekler deriyorlar bizlere
gürül gürül suda, nasıl yandı ateş
almıyor aklım hâlâ
söz kilitlendi ıssızlığın içinde
talihsiz alınlardan biriymişsin kaderde
içimizde kanat vuramıyor kuşlar
senden kalan dağınıklıktan
yarım artık gece uykularımız
hayat kör, sağır, duyulmaz sende artık sesimiz
ateşin düştüğü yer bizdeyken
nasıl paylaşılır ki acılar
siyah beyaz dünyamız /da
maviyle yeşil kucaklamıyor birbirini
dayanılmaz sızıyla uyuşmuş kollarımız
korkulu bir rüyâ olsa bu, uyansak
etrâfımızı saran, kara bulutlardan sıyrılsak
akıyor gibi görüp, umular ırmağını
bizimkisi / aynada kendini kandırmak
Aralık...
Hâdiye Kaptan
- (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir