Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '20

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

MODA'DAN AŞAĞI

 

‘Derinliği olmayan hiçbir şey beni etkilemiyor’ demişti bir oyun çıkışı. Kabanına sımsıkı sarılırken, atkısının arasından çıkan dumanlarla mırıldanıyordu: ‘Bilmediğim şeyleri düşünecek bir cesaret vermesi lazım bana. Farklı hayatların, farklı düşüncelerin içine çekmeli beni. Ucuz numaraları, tribüne oynayanları, bayağılığı sevmiyorum.’

 

Hayatın yüzeyinde duran hiçbir konu ilgisini çekmiyordu. Tözü aramadan, meselelerin arkasına dolaşmadan hayatın hakkını veremeyeceğinden emindi. Bu dünyaya gelişinin bir maksadı olması gerektiğini düşünüyordu. Güçlüklerle geçen hayatını bu yüce ülküyü aramaya adamıştı. Başkalarının çok kıymet verdiklerine kıymet vermedikçe, başkalarının gözünde büyüyordu. Bu hayatta başına gelen hiçbir şeyin rastgele olmadığına emindi. Kaosun içinde kendi düzenini ararken, nasıl yaşaması gerektiğini keşfe çıkmıştı.

 

Moda’nın ara sokaklarından aldığımız sahlep; önce ellerimizi, sonra dudaklarımızı en sona da içimizi ısıtıyordu. Bu kadar sosyal olup, bu kadar insanların içinde olup böylesine saygıdeğer, münzevi bir kişiliği nasıl besleyebiliyordu, hayret ediyordum. Tarçınlı, damla sakızlı sahlep keyfini yerine getirmişti. İskeleye yürürken yine hayattan söz açtı. Kendi derdinden, tasasından değil, hayatın bizatihi kendisinden. ‘Benim istediğim, hayalini kurduğum şey bu değil!’ dedi sertçe. Kaşlarını çatışı, alın çizgilerindeki gerginlik sanki bir savaşçının suratından devşirmeydi. ‘Bu hayat benim değil. Bu hikayeyi yeniden yazacak kudretim var. Ben ne pahasına olursa olsun gitmek istediğim yeri biliyorum. Hayatımın aktörleri, figüranları bunlar olamaz! Neyi hak ettiğimi bilecek kadar merkezimdeyim.’

 

İçinden çağlayanlar akarken beni tedirgin ediyordu. Öyle hırslanıyordu ki, sanki hiç tanımadığı atalarına, hayatındaki düğümlenmelerden sorumlu tuttuğu herkese, karşı konulamaz bir öfke duyuyordu. Çok şükür ki; çabuk sakinleşiyor, dinginleşiyordu. Kontrolü ve dengeyi hızlıca sağlıyordu. ‘Önce onlarla yüzleşeceğim’ dedi. ‘Onlarla barışacağım ve onları onurlandıracağım. Başka türlü ruh iklimimin temizlenmeyeceğini biliyorum.’ Kaderinin mimarı olacak cesareti hep vardı, bu kez önceki coşmalarından farklı olarak ne yapması gerektiğinden emindi.

 

İskeleye geldik. Denizin kokusunu içine çekiyordu. İçindeki fırtına dindikten sonra, yüzünde bahar dalları açmıştı. Gevşemiş, kendisini evrenle ve olan her şeyle barışık hissetmeye başlamıştı. Bana sımsıkı sarılışında sonsuz bir coşku, coşkunun çılgınlığında bir nizam vardı.  İçime muhteşem, tertemiz, olumlu bir enerji akıyordu. Karar vermek onu rahatlatmış, bana yaklaştırmıştı. Nihayet aynı düzleme gelmiştik. Oluşa müsaade etmek ne acayip şeymiş? Ne zormuş ama sonuçları ne harikaymış! ‘Israr sevgiyi öldürür’ derdi hep.  ‘Israr, sevgiyi öldürür.’ Sevgi özgürleştirir. Özgürleştiğinde yaratım başlar.

 

Açık yaralarını kapatmış, evvela kendisiyle barışmıştı. Kendini sevmeyi becerdiğinde bana aşık olmuştu işte. Şimdi benim farkıma varmıştı. Daha önce hiç görmediğim bir güzellikte bakıyordu bana. Vapur ikaz düdüğüyle Kadıköy sahili çınlarken, bizim vapurumuz yeni bir okyanusa açılıyordu. 

 

Gözlerinde ışıklar dans ederken, kulağıma ilk defa ‘Seni Seviyorum’ diye fısıldadı.

HAKAN GÜMÜŞ, 21 MAYIS 2020

 
Toplam blog
: 37
: 1055
Kayıt tarihi
: 25.12.06
 
 

Bosphorus Investments, Atiye Residence, Gayrimenkul İçin Strateji Platformu (GİSP),  ODTÜ Şehir P..