Moda Otobüsü ile yolculuk!

Giyim ve modanın nereden geldiğini ve nereye gittiğini bilmek ister misiniz? Bu uzun ama ilginç yolculuğu şimdilik ana hatlarıyla ve daha doğrusu ana duraklarında soluklanarak bindiğim moda otobüsünün penceresinden anlatmak istiyorum.

Öncelikle zaman tünelinin ve insan var oluşunun ilk günlerine gittiğimizde (o da doğruysa) İncir Yaprağı moda tarihinin ilk marka giysisi olarak biliniyor.

O günlerde kadın ve erkekler şıklıklarını ünlü İncir markası’na borçluydu. Neden mi başta ben olmak üzere günümüz modacılarından hiçbiri henüz doğmamıştı.

O nedenle İncir yaprağını fazla şımartmadan ilerleyelim. Geldik Taş Devri durağına. Hepimiz televizyon ve sinemalarda boy gösteren sevimli Çakmaktaş ve ailesini biliriz. Nasıl giyinirlerdi. Vurdukları hayvan derilerini modaya göre kesip biçerek kostümlerini kendi bedenlerine uydururlardı.

Daha sonra Yontma Taş Devri, Cilalı Taş Devri, Bakır ve Demir Çağı derken otobüsümüz Antik Mısır döneminde soluklanıyor. Ben pek severim Antik Mısır döneminin giysilerini. Kısa etekler ile uzun tunikler ve genellikle üçgen formlar revaçtaydı.

Girit kadınları oldum olası bana çekici gelmiştir. Ancak Antik Girit döneminde ne

giydikleri bugüne kadar çok netleşmemiştir.

M.Ö.2000-M.S.150 arası Antik Yunan döneminde giyim tarzı genelde dikişe ihtiyaç duyulmadan bedene sarılan sade kıyafetler ön plandaydı. Yüne göre daha esnek olan keten

bu dönemin giysilerinde daha çok kullanıldı. Doğu’nun renk ve süsleme sanatından etkilenen Antik Roma döneminde artık giysilerde daha çok tasarıma yöneliş vardı. Sınıf farklılıkları giysilerle çok belirginleşmişti.

M.S.330-M.S.1453 arasında Bizans dönemi çok önemlidir. Çünkü bugünlerde çok konuşulan ‘’İstanbul Moda Merkezi’’ olacak sözleri var ya aslında o dönemde Bizans’ın Başkenti İstanbul Moda Merkezi olarak dünyaca tanınıyordu.

Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesi ile bol mücevherli özel tasarım giysiler, ihtişamlı giysiler dünya modasını etkiliyordu. Bu dönemde evlerde ipek üretimine başlanması ile ipek giysiler saygınlık ifade eden kumaşlarda kullanılmıştır.

Artık biz moda tasarımcılarının önemi daha fazla anlaşılmış ve saraylarda her statüye özel elbiseler tasarlanması dönemi iyice belirginleşmiştir.

Moda otobüsünün önünde daha gideceği çok yol ve çok sayıda durak var. Ben sizlere bu duraklarda neler gördüğümü yazmaya devam edeceğim. Merak etmeyin diyorum ama merakla beklediğinizi de biliyorum.

Bugün dünya modasının devleri İstanbul’a arzı endam eylemişlerse bu Bizans döneminin modayı yaratma başarısından geçiyor.

Tarih yeniden İstanbul lehine yazılıyor. Yerli taklitçiler şu Mezopotamya topraklarının zengin mirasından yeni ve özgün tasarımlar üreten tasarımcılarımıza olanak tanısalar dünya moda tarihine yeniden ‘’Turquality’’ damgasını vurabiliriz.

Haydi gelin yabancı modacıları taklitten vazgeçelim ve dünya modasına öz kültürümüzden evrensel tasarımlarla katkıda bulunalım.