Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '11

 
Kategori
Futbol
 

Modern futbolda estetik

Modern futbolda estetik
 

Yeni Peleler mi? Neden olmasın?


Modern futbolun başlangıcını 1863'te İngiltere Futbol Federasyonu'nun kuruluşu olarak alırsak, 150 yıldır futbolcular meşin yuvarlağın peşinde koşup duruyorlar. Son 150 yılda dünyadaki birçok şey gibi futbol da değişti ve gelişti. Önce bilinirliği, sonra popülaritesi hızla arttı futbolun. Daha sonra globalizasyonunu tamamladı hızla. Çağımızın en kitlesel sporu olup çıktı futbol. 

Doğal olarak oyuncu sayısı, oyun süresi ve kuralları bir çok değişikliğe uğradı bu güzel oyunun. Oynayanları ve oynanma şekli de bazen izleyene bazen oynayana bazen de oynatana bağlı olarak değişti. Bu değişimlerin kimi olumlu kimi olumsuz sonuç verdi. 

Bu süreç içinde beni en ilgilendiren ve üzen değişimse, futbolun oynanış şeklinde meydana gelen değişimdi. 1950'ler ve 1960'lar futbolun evrenselleşmeye başladığı yıllardı. O yıllarda oynanan futbol belki daha yavaştı. Ama oynanan futbolun seyri ve futbolcuların top tekniği( estetiği) çok daha yüksekti. O yüzden milyonlarca insan meşin yuvarlağın peşine takıldı. Futbolun gökyüzündeki yıldızı Pele, bu dönemin eseriydi mesela. Yüzlerce estetik dolu gol izletti Pele milyonlara. Lefter, Metin Oktay gibiler de Türkiye' de coşturdu insanları golleriyle... 

1980'ler ve 1990'larda Dünya Maradonayı, Van Besten'i ; Rıdvanın paslarını Tanjunun roveşatalarını izledi yurdum insanı zevkle. 

1990'dan günümüze kadar geçen 20 yıldaysa o nefret ettiğim dönem yaşandı; ve yaşanıyor. Daha fazla pres, daha fazla fizik kondisyon... Daha fazla koş ; ama daha az yaratıcı ol... Bireysel yetenek ve estetikten vazgeç; daha fazla askerce savaş sahada... 

Daha defansif, daha fazla oynatmayan bir zevksizlik örneği... İki çalım atanın üçüncüde azarlandığı; kestirmeden topu taca atanın alkışlandığı yavan bir oyun oldu futbol. 

Amatör ruh profesyonelliştikçe paraya taparken, Futbol = ticaret= kumar ve bahis oldu kahve köşelerinde... Futbol kulüpleri yarış atı gibi futbolcu yetiştirirken 11 saniyede 100 metre , 90 dakikada 12 km koşan yüzlerce futbolcu türedi yeşil zeminlerde... İsimleri ülkeleri, dilleri farklı ama oynadıkları futbol aynı binlerce ayak işçisi türedi. Daha çok koşan, daha çok yoran; ama daha az yürek hoplatan futbol kaldı geriye. 

Sonuçta estetik yerini kaba kuvvete; seyir zevki yerini top çevirmeye bıraktı. Yaratıcılık azaldıkça futbol önce kendine, sonra tiribünlere yabancılaştı. Maç heyecanı için stadlara koşanlar, evinde ya da başka bir yerde daha boş gözlerle izliyor futbolu artık ne yazık ki... 

Ben, bugün 50 yıl önceki futbol oynansın demiyorum elbette. Ama yaratıcılık ve estetik kurtarılsın bir şekilde. Yıldızlar yine düşsün gökyüzünden meşin yuvarlağın peşine. Ama fabrika işçisi gibi değil, sahne sanatçısı gibi...Topu havaya dikenin değil, peş peşe beş pas yapanın peşine düşsün bu oyunu yönetenler. Evlerinden sahalara dönsün tiribünler... 

Çünkü Futbolda artan estetik önce futbolcuyu, sonra seyirci ve toplumu daha duyarlı hale getirecek. Daha duyarlı olan insan da daha fazla yaşanılası bir dünya kuracak hiç farkına varmadan. Gökyzünden düşen yıldızlar, herkes için daha fazla umut daha fazla hayat olacak futbol aracılığıyla... 

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..