Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '07

 
Kategori
Kültürler
 

Modern yaşamda kendine düşman kadınlar

Modern yaşamda kendine düşman kadınlar
 

Kendine düşman kadınlar başta Ayşe Kulin, Ümit Boyner olmak üzere şekilci ve yakın tarihten habersiz, şekilde günümüzde gündemde olabilmenin değil geleceğin hesabını yapmak zorundadırlar. Kısa bir araştırma yapsalar görecekler ki Cumhuriyet tarihimiz modernleşmeye karşı din eksenli eğitimle mücadele tarihidir. Taassub, gericilik temelli okullar, kapatılan medreselerin yerine yeniden inşa edilmek amacındadır.

İmam hatip Okullarında sadece din eğitimi verilmemektedir. Eğitim süresince İmam Hatip gibi din eğitimi kurumlarında dini eğitimi yanı sıra yönetim stratejileri eğitimi de verilmektedir. Yoksa üç sene boyunca kutsal kitap defalarca öğretilir biter. Burada gençlerin davranışlarını kontrol etmeyi ve dini bir devletin kurulacağı “G” gününe kadar bekleme sabrı üretilmektedir. Burada bilim öğretiliyor mu? Hayır. Hurafeler ve din eksenli yönetim öğretiliyor mu? Evet.

Sorun tek başına genç kızların okuma alışkanlığı kazandırılması sorunu değildir. Gelecekte din eksenli devletin militan kadrolarından önemli bir kısmı kadınlar arasından çıkmasına şaşmamak gerekir. Kadın aymazlığı anlaşılabilir gibi değildir. Kendilerine boyunduruk getirecek her girişime boyunlarını uzatan, kendilerini çağdışı yönetim ve davranışların boyunduruğunda yaşamayı kabul eden İran kadınlarını şimdi daha çok anlamaya başlıyorum.

Büyük bir illuzyonun kurbanları olarak görünüyor neredeyse tamamı. Cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana yapılan mücadele ve gelişimi bir kez daha hatırlamakta fayda var

Mustafa Kemâl'in TBMM'nin altıncı çalışma yılını açarken yaptığı konuşmada özellikle öğretmenlere "Çocuklarımızda rivayaya, taassuba, sahtekârlığa karşı derin bir nefret uyandırmak ve onları en medeni bir ilm-i ahlâk mefkuresiyle techiz ederek Türkiye Cuınhuriyetinin fedakâr, faziletli, milliyetçi ve teceddütcü vatandaşlarını yetiştirmek vazifesiyle mükellefsiniz."

Ülkemizdeki modernleşme mücadelesi eğitim merkezli sürmüş ve sürmek zorundadır. Eğitim kurumları kişilerin inanç, etnik vb simgelerini dayattıkları alanlar olamaz. Kişiler kuralları belirlenen görüntü, davranış ve bulunma biçimlerine uyarak kendileri için gerekli olan bilgiyi bu konuda yasalarla belirlenmiş kurumlardan alırlar.

Medreselerin ve 1930 yılında İmam Hatip okullarının kapatılmasının eğitim konusundaki gerici kavganın sonu olmadığı açıktır. Eğitim, koşullara ve kuralarla bağlıdır. Eğitim kişilerin kurallarının dayatmasına açık değildir. Kişiyi hayata hazırlayan eğitim sosyal, bilimsel ve davranışsal gelişimle yeni nesillere tecrübe ve bilginin aktarılmasının yolunu açar.

M. Kemâl, daha 1921 Maarif Kongresi'nde, geriliğimizin asıl nedeninin eski eğitim-öğretim metodları olduğunu vurgulamış; millî eğitim programının eski devrin hurafelerinden, yabancı fikirlerden tamamen uzak hazırlanmasını istemişti

Bursa'da İstanbul öğretmenlerine yaptığı konuşmada da fikirleri safsatalardan, akıl ve mantığa uymayan inanç ve geleneklerden temizlemeyi, bilim ve fen düsturlarını rehber edinmeyi tavsiye etmiştir. Mustafa Kemâl, 1922 Martında Sovyet elçisi Arolov'la birlikte Konya okullarını gezerken, medrese hocalarını azarlamış ve Aralov'a savaş bitince onlarla "ciddî" konuşacağını söylemişti.

1923 Şubatında ise İzmir'de halkla yaptığı sohbet toplantılarında medreselerin o zamanki durumundan bahsederek, medreseler ve evkaf konusunda yapılacaklara karşı çıkanların, bunu ne hak ve yetkiyle yaptıklarını soruyor ve şöyle diyordu:

"Milletimizin, memleketimizin Dârülirfanları bir olmalıdır. Bütün memleket evladı kadın, erkek aynı surette oradan çıkmalıdır."

Türkiye'de bundan sonra bir tek terbiye, bir tek mektep, bir tek tedris olacaktır."

1924 te Kapatılan medreselerde 16.245 öğrenci vardı. Bunlardan yaşları uygun olanlar ilkokullara ve liselerin ilkokul kısımlarına alınacaktı.

Hazırlık kısımları kapatılan Dârülhilâfe medreseleri yerine İmam-Hatip okulları kuruldu. Programlarını da Bakanlığın hazırladığı bu İmam-Hatip okulları, başlangıçta 29 tane idi. Giderek her ders yılında sayıları biraz daha azalan bu okullar, 1929-1930 öğretim yılında tamamen lağvedilmiştir.

Medreselerin kapatılması aynı zamanda gençlerin gerçek gelişmelerine engel olan zararlı eğitim, inanç ve bâtıl fikirlerin de kaldırılması idi. Medreseler bu ülkede millî menfaat, millî duygu ve bilince daima yabancı kalmışlar ve ülkenin yabancı okullarla dolmasına engel olamamışlardır. Bu yabancı okullar, medreselerin bıraktığı boşluklardan yararlanarak Türkiye'ye yerleşmişlerdir.

Eğitimde bireysel açılım bireyin isteklerine değil eğitimin gerekliliklerine yönelik olabilir. Bunun dışındaki istekler masum değil belirli hedefleri olan isteklerdir.


Not: Yazıda Prof.Dr.Mustafa ERGÜN’ün EĞİTİM İNKILÂPLARI DÖNEMİ GENEL EĞİTİM POLİTİKASI başlıklı yazısından yararlanılmıştır.
ilgilenenler ayrıntılarını http://www.egitim.aku.edu.tr/ata2.htm adresinden okuyabilirler.

Ayrıca konuyla ilgili olarak Özdemir İnce'nin 21 Ekim 2007 tarihinde yazdığı "Bilirkişi fetvaları" başlıklı yazıyı tavsiye ederim.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/7527476.asp

 
Toplam blog
: 202
: 994
Kayıt tarihi
: 29.06.07
 
 

Sosyal medya danışmanı, grafik tasarımcı.  ..