Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '21

 
Kategori
Edebiyat
 

Mor Begonvil/ Çocukluk Düşleri

Duyguların bir rengi ,sesi  kokusu olduğunu  kendisine has  dokusu olduğunu hep  düşündüm ama ne yalan söyleyeyim duyguların bir hafızası olduğunu ve buna bilinçaltı dendiğini bilmiyordum.Duyguların bir hafızası varmış yaşanılanlar silinse bile duygular insanda kalır hepsi birer iz bırakır ve yetişkin kişiliğini şekillendirirmiş Bu duygular çocuklukta edinilirmiş.Duyguların bir rengi var evet..Çocukluğuma ait tüm renkler mor mesela benim.Çok mu incitilmişim ondan mı dedim içimden yoksa çocukluğumda ruhumda kalan çürüklerin rengi mi bu mor ? Şimdi yetişkin halimle baktım kalbime kalbim de mor..ruhum da..Yetişkin halimle tam sohbete dalacaktım,dur bugün keyifliyim az bir sağaltayım seni demiştim içimdeki çocuk anlatmaya başladı ne çürüğü ne çarığı ben sana anlatayım neden mor dedi bana kıs kıs..Gene mi geldin dedim araya zırt pırt giren çocuklar gibi her lafa karışacak mısın yani..Benimle ilgilen  dedi her zamanki dayatmasıyla..çok şirindi aldandım ona bıraktım sazı konuş tamam neden mor? Başladı bizim rüya senaristi..

Mesela ben bir duygu rengi olsaydım mor bir turna katarı olurdum kanatlarımın arasında lila turuncu turkuaz su yeşili pırıltılar saçarak yükselirdim yükseldikçe aşağılara bakar en tepeden denizin en duru halini yakalamaya çalışır denizin içindeki kaygan derileriyle süzülüp giden balıkları görmeye çalışırdım pul pul..yosunları yosunların altındaki taşları incileri görmeye göremediysem hayal etmeye çalışırdım.Ben bir duygu olsam mor renge bürünürdüm.Akşamları denize bakar yakamozların yetmediği yerde hemen devreye girer mor ışık huzmeleri gönderirdim ışık ışık yayılırdı geceye mor pırıltılarım.Türkülerin seslerin sarhoş sokaklarında dar ve kısa yollarda ağlayan gülen koşan çoşan sevinen öfkelenen onca insanın duygu hafızalarına süzülürdüm bir evi usul usul soyan dikkatli bir hırsız gibi.Duygularına girerdim insanların..Düşünde korkan çocukların,dondurması yere düşmüşlerin bütün balonları patlamış bir baloncu gibi sokakta elleri cebinde gezen çaresiz kalmışların uçurtması ağaca takılmışların yavru kuşunu kediye kaptırmışların masanın üzerine koyduğu bir parça balığı yemek üzereyken canı kahve istemişlerin en sevdiği romanın üzerine çay dökmüşlerin babasından kaçırdığı arabayı direğe vurmuşların düşlerine dunyalarına mor bir renk olarak girerdim.Ve bir anda her şeyi mor gücümle düzeltirdim gör bak o zaman ne işsizlik kalır ne ölüm ne gurbet ne hastalık..Bahçıvanın en güzel lavantası kitap okuma tutkunlarının gözlerinin altındaki küçük halkalar rengin cinsiyeti olmaz diyip mor pabuçlarla dolaşan aslan delikanlının ayakkab bağcıkları olurdum.Dallarda böğürtlen pazarda yabanmersini...Üniversiteli kızın mor ojeleri..En sevilen dondurmanın mor orman meyvesi..

Duygunun bir kokusu olsam zambak olurdum,fesleğen olurdum,nergiz olurdum.Ama Begonvil olurdum en çok açardım sevdiğimin cam kenarındaki bir saksıda  mor mor..Hüzünlü gözlerle izlerdim onun çabalarını hırslarını kıskançlıklarını ağlamalarını dinlerdim sessizce..Hüzünlü kokular salardım en güzel bahar akşamlarına..Seni anlıyorum demenin çiçekçesi..Bizler konuşamayız,konuşuruz aslında ama herkese değil..Sevdiklerimize kokularla konuşuruz..Evet evet ben bir koku olsaydım begonvil olurdum sakız sardunyaların yanında misler gibi tüterdim sabah akşam..Korkma derdim korkma korkma..Ben varken düşmezsin camdan aşağı..Ben de düşmem buradan izlerim seni..Geçecek bunlar.Ve bir ses olsam,hüzünlü gözlerine bakmaya daha fazla dayanamayan begonvilin camdan tek tek düşen  yapraklarının dökülme sesi olurdum..öyle kırılgan öyle usul öyle uzak...Öyle derin öyle derin ki içimde kökleri sonsuza uzanan mor bir kuyu sanki..

 
Toplam blog
: 22
: 83
Kayıt tarihi
: 26.08.14
 
 

Çocukluğumda çok iyi bir rüya senaristiydim. Çevremdekiler sıkılsa da küçük olduğum için bir şey de..