Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ekim '07

 
Kategori
Kitap
 

Muhteşem Gatsby (Bu kitabı önermiyorum!?)

Muhteşem Gatsby (Bu kitabı önermiyorum!?)
 

“Tüm zamanların en çok satan kitabı” Kitabın ön kapağındaki yazı.

John Carey de kitap için “Sunday Times”da Yüzyılın Kitapları adlı yazısında “Gerçek bir klasikten görkemli Amerikan romanı denebilir.” demiş. Ve bu ifade de kitabın arka kapağında… Kitap pembe kapaklı… (Biraz çekinerek aldım)

Muhteşem Gatsby,’de (The Great Gatsby) Fitzgerald hem Amerikanın 1.Dünya Savaşı sonrası yaşadığı düş kırıklığını, hem de para ve mevki tutkunu bir toplumdaki ahlâk çöküntüsünü yansıtmış. Tabi Gatsby’nin rüyasının peşinde koşmasını adım adım anlatmış.

Kitap dostlarımın etkisiyle yıllar sonra roman okumaya karar verdim. Ön ve arka kapağında yukarıdaki muhteşem iki cümle yazılı olunca kitabı almaya karar verdim. Tüm zamanların en çok satan kitabı olduğuna göre beni de yakalar ve içine çeker umuduyla…

Ancak yüksek lisansını ve doktorasını Yeni Türk ve Batı edebiyatı üzerine yapan edebiyatçı olarak yaşadığım hayal kırıklığını anlatmam çok zor. Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemlerinde Batı’dan intihal (çalıntı) edilen romanlarımızdan bile basit buldum bu kitabı ve roman asla sürükleyici değildi. Bunda çevirmenin de rolü olmuş olabilir. O kadar roman tahlili, tenkidi ve tekniği ile uğraşmış biri olarak “Muhteşem Gatsby” hakkında fiyasko ve ucuz bir roman notunu düştüm. 170 sayfalık kitabı 5 günde bitirebildim.

Sevgili dostlar, kitabın üzerindeki çarpıcı ifadelere kanıp ben aldım. Ancak bu kitabı size önermiyorum. Lütfen aldanmayın..

Her şeye rağmen altını çizdiğim bazı satırları sizlerle paylaşmak isterim. Bu satırları benim dünyamda öne çıkaran; şiirsellikleri, psikolojik ve sosyolojik yüklenmeleri ve veciz yönleridir. Mutlaka sizin dünyanızda da karşılığını bulan satırlar olacaktır. İşte Amerika kültürü:

“Birini eleştirmeye kalkıştığında, herkesin senin ayrıcalıklarına sahip olmadığını düşün.” s.7

“Gatsby’yi kullanıp ondan çıkar sağlayanlar, onun rüyalarının üzerini çamurla sıvayanlar olmuştur.”s.8

“Nedense böyle kendine dönük insanlara karşı derin bir saygı duyarım ve karşılarında dilim tutulur.”s.14

“Bütün kent ağlıyor. Tüm arabaların sol arka tekerleği yas belirtisi olarak siyaha boyanıp matem çelengine dönüştürülmüş.”s.15

“Kendimi uygarlıktan uzak biriymişim gibi görmeme neden oluyorsunuz Daisy, diye itirafta bulundum. Tahıldan falan söz edemez miyiz?” s.17

“Kız olduğuna sevindim, inşallah aptal olur, şu dünyada bir kızın olabileceği en iyi şey aptal ve güzel olmak.”s.21

“Sizi sizin istediğiniz ölçüde anlayan, size kendiniz kadar inanan ve karşınızda bulunan kişiye en iyi halinizle göründüğünüzü kabul edip anlayan bir gülüş.”s.49

“Birisi kızcağıza yüzündeki notaları okuyarak şarkı söylemesini alaylı bir dille önerince…”s.51

“Jordan Baker içgüdüsel olarak zeki ve akıllı erkeklerden uzak dururdu. Şimdi bunun doğrulardan uzaklaşmanın olanaksız olduğuna inanılan ortamlarda kendisini güvende hissettiği için olduğunu anlamıştım.”s.57

“Her insan kendinden en azından bir tane büyük erdem olduğuna inanır.”s.58

Amerikan rahatlığının, çocukken fazla yük taşımamamızdan ve onun da ötesinde oynadığımız kuralsız ve düzensiz oyunlardan kaynaklandığına inanıyorum.”s.61

Amerikalılar derebeyi olmayı kabullenmeye hazırdırlar; hatta heveslidirler ama köylü olmamak için hep direnmişlerdir.”s.84

“O pembe bulutlardan birini yakalayıp içine seni koymak ve oraya buraya itip gezdirmek isterdim.”s.89

“Zenginler para, fakirler çocuk yapar.”s.91

“Kızı öpüp çılgın düşlerini onun tatlı nefesiyle birleştirince artık düşünceleri oraya buraya kayıp değişik şeylere yönelmeyecek, Tanrınınki gibi hep durağan kalacaktı.”s.105

Fazla zeki olmayan birinin kafasının karışması kadar rahatsız edici bir şey olamaz.”s.117

“Daisy’nin olağan dışı bir kız olduğunu kabullenmişti. Onun bilmediği şey ‘kibar’ bir kızın ne kadar olağan dışı olabileceğiydi.”s.139

“Bunu hangi güç sağlamalıydı: aşk mı, para mı, sağduyu mu? Hangisi en yakındaysa!”s.141

“Sevdiği kadının güzelleştirdiği bu yerlerin bir parçasını yanında götürmek için, elini uzatıp bir avuç havayı umutsuzca avucuna hapsetmeye çalışmıştı.”s.143

“İnsanlar yaşarken onlara yakınlık göstermeliyiz, ölünce değil.”s.160

“Bilinçsiz ve sadakatsiz insanlardı onlar: Tom ve Daisy yani, çevrelerindeki her şeyi –insanlar dâhil- yakıp yıkıyor, sonra paranın egemen olduğu kendi dünyalarına çekilip umursamazlıklarının –ya da onları bir arada tutan şey neyse onun- arkasına sığınarak verdikleri zararı onarma işini başkalarına bırakıyorlardı.”s.167

“Evet, bizler böyle akıntıya karşı kürek çekerek çabalarız; ama aslında durmadan geriye, geçmişe doğru sürüklenip gideriz.”s.169

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..