Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '07

 
Kategori
Mizah
 

Eyvah! Jet imam radara yakalandı?!..

Eyvah! Jet imam radara yakalandı?!..
 

Efendim, bu Jet imam yok mu? Ya Naim Hoca?.. Bir de sahte gözyaşları… Ramazan’la ilgili yazı dizimde bugün de bize tebessüm ettiren, bizi güldüren, yaşanmış, fıkra gibi 6 olayı anlatacağım. Bir sürç-i lisân eylersek, affola!...

Ramazan’da radara yakalanan imamdan bahsedeceğim ilk.

Teravih namazı için özellikle gençlerin tercihi, bu namazı hızlı kıldıran imamların camileriydi. Bugün de genellikle öyle. Neyse… Bizim gençler, hızlı teravih namazı kıldırdığı için halk arasında “Jet İmam” olarak adlandırılan imamın camisine namaza gitmişler… Gitmişler gitmesine de imama bir şeyler olmuş. Namazı oldukça yavaş kıldırıyormuş.. Gençler arasında homurdanmalar… Namazdan sonra, jet imama bu değişimin nedenini sormuşlar gençler. Aldıkları cevap: "Çocuklar, radara yakalandık. Cemaatin içinde il müftümüz vardı… "


İri yarı bir adam, bir camide teravih namazını kılar. İmam acele acele kıldırdığı için bizimki nefes nefese kalır. Namazın ortasında camiye, mahalleliden biri gelir. İmamın selam verdiğini görünce mahalleli “Eyvah, namaza yetişemedik!” diye hayıflanır.
Bunu duyan nefes nefese kalmış iri yarı adam:
"Birader, biz içindeyken yetişemiyoruz, sen dışardan nasıl yetişeceksin!.."


Yine bir gün “Uyduk bir jet imama, teravihi kılmaya..” Allah’ım bu ne sürat.. Kim tutar seni ya imam!.. Ben, üç “sübhane rabbi’el âlâ” dan daha birini demeden secdeden kalkıyoruz. Selam verdikten sonra imama:
“İmam efendi, secdeden çalıyorsunuz. Bir kez bile ben ““sübhane rabbi’el âlâ” demeden secdeden kalkıyoruz. Biraz yavaş kıldırınız, lütfen.” İmamın cevabı şok etti beni:
" Muhterem, sen iyi ki bir kez söylüyorsun, ben hiç söylemiyorum!.."


Bir gün Naim Hoca (Erzurumludur ve çağımızın Nasreddin Hoca’sıdır.) teravih namazını kıldırır. Caminin mahfilinde (balkon) bulunan kadınlar, hocaya tam ayak uyduramamaktadır. Cemaat ve Naim Hoca’mız çocuk sesleri ve patırtılardan rahatsız olmuşlardır. Hoca daha fazla dayanamaz, namazda selam verir vermez mahfile dönerek:
"Mahfildeki karılar, öyle kendi başınıza yatıp kalkmak yok. Bundan sonra benimle yatıp benimle kalkacaksınız!.."


Yine Naim Hoca, bir gün vaaz ederken guslün farzını (Guslün farzı üçtür: 1-Ağza su vermek 2-Burna su vermek 3-Tüm bedeni yıkamak) şöyle anlatır. “Ey cemaat! Guslün farzı üçtür: Bir, ağza burna su vermek; iki, tüm bedeni yıkamak; üç, neydi yav…şey..üç, üç,…..! neydi bu üç.. Ey cemaat her şeyi benden beklemeyin. Üçüncüyü de siz söyleyin!..


Ramazan’ın son günleri yaklaşmaktadır. Erzurumlu kadının biri; sürekli ağlayıp hayıflanmaktadır. “Ben bu Ramazan’dan hiçbir şey anlamadım, mübarek ne tez geldi geçti. Acaba bizden razı oldu mu? Keşke oruç bitmeseydi, biraz daha tutsaydık.”
Kadın her öğün böyle sızlanıp gözyaşı döksün evin beyi bu sızlanmalardan ve hayıflanmalardan artık rahatsız olmuş, bıkmış. Bir gün karısının samimiyetini ölçmek için bir oyun tezgâhlamış, teravihten yüzü gülerek gelmiş eve:
“Kadın, kadın müjde!.. Bugün camide vaazda hoca söyledi. Ramazan’ı yanlış tutmuşuz. Bir 10 gün daha tutacağız.” Kadının rengi atmış:
" Vallah da tutmam, billah da!..."

Bayramınız şimdiden mübarek ola… Selamlar…

Fotoğraf:Hürriyet

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..