Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mürekkepler...

Mürekkepler...
 

Çocukluğuma dair bunca şeyi en ince ayrıntısına kadar anımsayıp da yakın geçmişteki pek çok şeyi unutuyor olmamın bir açıklaması olmalı. İlkokulda Ali'nin saçımı çektiği zaman duyduğum acıyı hala saç diplerimde duyarken bir kaç hafta önce nerede ne yaptığımı anımsamamanın anlamı nedir? Ya da daha 5 yaşındaki iken Berna'nın anneannesinin bize verdiği kurabiyelerin tadını anımsarken dün akşam yemektekileri hatırlamakta çektiğim zorluğun...

"Masumiyet" diyor iç sesim "masumiyetin çizgileri keskindir" diye de devam ediyor. Ben ise iç sesime işaret parmağımı sallayıp "Bu kez yanılıyorsun dostum" diyorum "Masumiyet değil. Sadece çocuklukta henüz hafıza dolmamış olduğu için o anılar kendilerine yayıla yayıla yer bulmuşlar. Hepsi bu." İç ses karşı çıkıyor: "Peki, hafızanın katman katman olduğunu varsayarsak, senin o anılar istedikleri kadar yayılmış, geniş yer kaplamış olsunlar yine de alt katmanda yer alacaklar. O zaman çocukluk anıların en altta kalacak ve sen en üsttekini göreceksin." "Hımmm..." diyorum "Hafıza kat kat değil demek ki. Onun daha tuhaf bir depolama yöntemi olmalı. Yani seçiyor, bazılarını ön sıralara koyuyor bazılarını görünmez kuytu köşelere saklıyor. Eeee buna ne diyorsun?" İç ses susuyor. Ben de öyle. Birlikte hafızanın kat kat olmadığı konusunda sessizlikle fikir birliğine varıyoruz. "Peki" diyor sessizliği bozarak "Eğer mutlu bir çocukluk geçirmeseydin anımsar mıydın o günleri bu kadar net?" Düşünüyorum sahi benim mutsuz bir çocukluk anım yok mu? Mutlaka vardır. İyi ama ben neden anımsamıyorum? İç ses düşüncelerimi okuyor. "Belki de o zaman "iyi yürekli bir hafızan" vardı. Bir dostun sana bundan söz etmişti anımsa. "İyi yürekli hafıza" demişti. Ne çok sevmiştin bu üç kelimenin yan yana dizilişini. Şeker gibi bir laf bu demiştin kendi kendine. Yine yol masumiyete çıkıyor. İyi yürekli hafıza için masumiyet gereklidir." diyor haklı çıkmış olmanın memnun gülüşüyle.

İç ses hep doğru söylüyor, beni hep mat ediyor. Bunu ona söylemiyorum. Zaten düşüncelerimi okumayı becerebiliyor. Ben bunları düşünürken o memnun gülümseyiş yeniden çınlıyor ciğerlerimde.

İç sese uyumasını söyleyip düşüncelerimle başbaşa kalıyorum. O iyi yürekli hafızayı nerede ne zaman unutmuş olduğumu merak ediyorum. Ve nedenini? Şimdilerde hafızama kazınan sözleri, yüzleri ve olayları tek tek gözden geçiriyorum. Mutlu anılar hep buhar olup silikleşmiş oysa can yakan herşey tıpkı saniyeler önce yaşanmışcasına canlı. Bundan hiç ama hiç hoşlanmadığımı farkedip panikliyorum. Bu çok aptalca; insan neden güzel anılar varken acı verenleri hafızasında tutar ki. Ya da hayatımın yetişkin evrelerinde hep mi kötü şeyler yaşadım? Elbette hayır. O halde neden onları en ön sıralarda muhafaza ediyorum. Beni zaman zaman kör eden, dünyanın kabuğundan fışkıran güzellikleri ıskalamama neden olan onlar olmasın?

İç ses tek gözünü açıp lafı yetiştiriyor hemen: "Akıl kayıt defterimizde çoğu zaman kötülükler kalır ne yazık ki. Yetişkin olmanın dezavantajlarından biri diyelim buna. O kayıt defterine mutluluk ve acıyı yazarken kullandığın mürekkebe hiç dikkat ettin mi?" Düşünüyorum. Başımı hayır anlamında sallıyorum üzgün üzgün. "Dikkatli bak. Kötülük mürekkebi öyle yoğundur ki defterin arka sayfasındaki tüm iyilikleri okunmaz hale getirir. Hangi mürekkebi neyi yazmak için kullanacağımız elinde değil midir? Düşün. Sen mürekkep kutularının yerini değiştirmişsin. Şimdi koyu mürekkep sadece kötü anıları, soluk mürekkep de mutlu anıları yazıyor. Defterinin ilk sayfalarına bak. Mutlu çocukluk anılarını hangi mürekkeple yazmışsın?"

Söyleyecek laf bulamıyorum. Başımı sallayıp bir kez daha haklılığını onaylıyorum. Açık olan tek gözünü kapayıp uyur numarasına geri dönüyor iç ses. Biliyorum beni, söyledikleri üzerine düşünmem için yalnız bırakıyor ya da öyle düşünmemi istiyor. İçinden çıkamadığım bir durumda tek gözünü açıp lafa karışacak biliyorum.

Mürekkep kutularım ve iyi yürekli hafıza üzerine düşünüyorum. O kutuların yerini değiştirmenin yolu nereden geçer, iyi yürekli hafızamı çağırsam geri gelir mi merak ediyorum. Ne dersin iç ses, geri gelir mi?

Fotoğraf: http://oritie-sun.deviantart.com/art/Childhood-36375704
 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..