Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '11

 
Kategori
TV Programları
 

Mutlu son demode mi: Cemile ve Ezel Örneği

Bazen dalga geçtiğimiz eski Türk filmlerini hatırlıyorum da, aşklar ne kadar naif yaşanırdı. Arayı bozmaya çalışan kötü kadın ya da erkekler de olurdu ama onlar, şimdiki dizilerdeki kötüler yanında zemzemle yıkanmış kalırlardı. Hep mutlu sonun olacağını bilirdiniz, içiniz rahat ederdi. Nasıl olsa kötüler cezalandırılacak, final bir düğün hatta birkaç düğün sahnesiyle yapılacaktı. Eski diziler bile farklıydı. Süper Baba, Baba Ocağı, Şehnaz Tango, Bizimkiler, Mahallenin Muhtarları gibi diziler aileyi, sevgiyi, dostluğu ön plana çıkarırdı. 

Şimdi ise, reytingin vahşi cazibesine kapılan kanallar, şiddeti, hiddeti, nefreti, kötülüğü en had safhada bizlere yaşatıyorlar. Örneğin Öyle Bir Geçer Zaman ki’de Ali Kaptan’ın kötülüklerine alışmıştık. Ama Cemile’ye tecavüzü son nokta oldu. “Yok artık” dedik, dehşete kapıldık, midemiz bulandı. Tamam gerçek hayatta bunlar yaşanıyor ve didaktik diziler beni çekmiyor ama keşke Cemile gibi iyi bir kadıncağız bunları yaşamasıydı. Kötünün cezasını bulması bu kadar gecikmeseydi. 

Fatmagül’ün tecavüzünün ilgi görmesi üzerine bu sahnenin diziye alındığı söyleniyor. Belki bir dizide ilk defa, dizi oynamadan muhtemel sahnenin bu kadar çok yorumu yapılıyor. “Osman da tecavüze tanık olacakmış” dedikodusu dolaştıkça, sadizmin ve mazoşizmin boyutlarının nereye varacağından korkmaya başlıyoruz.Neyse ki, bu gerçekleşmiyor, bir nebze rahatlıyoruz. 

Ben bu diziyi, bir dönem dizisi olduğu için seviyordum. Ama dönem dizisi olmaktan çıkıp geçmişte bir ailenin hikayesine takılıp kalacak gibi görünüyor. Yine de küsüp diziyi seyretmeyeceğimi söylemeyeceğim. Çünkü dizideki geçmişin izlerini, Osman’ı, Mete’yi, Cemile’yi, Balıkçı’yı çok seviyor ve genel anlamda oyunculukları çok beğeniyorum. Mete’nin öğretmeni ölürse nasıl bir duygusal sahne yaşanacağını bekliyor, şimdiden ağlamaya hazırlanıyorum. İşte bir mazoşizm örneği daha…. 

Ya Ezel’e ne demeli? Şimdilik dizideki gelişmeler bende karamsarlık uyandırdı. Şu an, haksız taraf (Kenan Birkan tarafı) kazanmış, sağduyulu Ezel kendini kaybetmiş, Ömer’in yaşadığı döneme geri dönmüş gibi görünüyor. Bence Ramiz Dayı, kötünün zaferinin simgesi olarak diziden erken çıktı. Ezel’in bu sezon biteceğini bilmeme rağmen bunu söylüyorum. Gerçi kim iyi, kim kötü o da iyice karıştı ya… Ramiz, hortlamış olarak diziye dönse de, dizide Kenan’ın vicdanı olarak değil, kanlı canlı yer almasını isterdim. İlle de Ramiz Dayı ölecekse, bu dizinin final bölümünde olmalıydı. Ya da dizinin finalinde Kenan, Ramiz abisiyle kucaklaşmalı, karşılıklı intikam alma duygusundan vazgeçmeliydiler. Şimdi doyurucu bir final nasıl olur bilmiyorum. Tam anlamıyla mutlu bir son olamayacağı kesin. 

Biz nasıl bir halkız ki, dizilerdeki kötülükler bize onları yapmamak için ders olmaktansa, yapmak için örnek teşkil ediyor. Bunda dizilerin senaryolarından çok, dünyadaki gelişmelere –maalesef- uygun olarak evrim geçirmiş olmamızın etkisi olduğunu düşünüyorum. “Kötü olmak zor, iyi olmak kolay ve bazen aptalca, öyleyse kötü olalım, kötüyü sevelim” mantığı var. Dikkat ediyor musunuz, son zamanlarda dizilerdeki oyuncular arasında en çok takdir edilenler, en kötüler… 

Son olarak diyorum ki, artık mutlu sonlar galiba demode oluyor. Dizi ve fimlerde ne zaman ne olacağını bilemiyoruz. Artık reyting hazretlerinin Demokles’in kılıcı gibi gölgesi altında, halkı mutlu etmek değil, üzmek, mahvetmek, isyan ettirmek, tiksindirmek prim yapıyor. Lütfen titreyip kendimize dönelim. 

 
Toplam blog
: 111
: 670
Kayıt tarihi
: 01.02.11
 
 

ODTÜ Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği mezunuyum. İlgi alanlarım edebiyat, sinema, tiyatro, TV..