Mutluyum.

Bu sabah çok mutluyum, ayaklarım yerden kesiliyor sanki, sanki uçuyorum… Çok çok uzaklardan, çok çok uzun zaman sonra seninle konuşmak, sana dokunabilmek çok güzeldi, hem de çokkkk…

Binlerce kişinin bulunduğu kalabalık bir yemekli toplantıda, uzaktan beni görüp yanıma gelişin ve bana “merhaba” deyişin, beni defalarca eski telefon numaramdan aradığını söyleyişin inanılır gibi değildi. Zaten inanamıyordum da…

Yine eskisi gibiydin, seni tarif edemiyorum. Gözüme o kadar iyi görünüyorsun, hafızamdaki sen o kadar mükemmel ki aynı aynı sensin, yıllar yıllar önceki gibi…

Uzun uzun konuşuyoruz, geçmişten ve gelecekten. Artık buradasın, benim yanımda. Çok yaşanmışlıklar var ama olsun hepsine bir çizgi çekmeye hazırım ben. Her şeye yıllar önce bıraktığım yerden başlayabilirim, aradaki yılları yok sayabilirim. Çok mutluyum, çokkkk…

Genel bir kanı vardır, ‘güzel olan her şey geçici, mutluluklar kısa süreli ’ diye. Kapının zili çalıyor ve ben de o güzellikten uyanıyorum. Sabah servisi için apartman görevlimiz geliyor.

Bu rüyayı hayra yormak istiyorum…

Ve Emel Sayın’ın “rüyalar gerçek olsa” şarkısını mırıldanıyorum.

Rüyalar gerçek olsa seni hergün görürdüm,

O incecik beline sarılarak yürürdüm.

Sabah olmasın diye güneşi durdururdum,

Yanar dağlarda tüten ateşi söndürürdüm.

Yatağına her gece gelincik doldururdum,

Dudağına bin kere öpücük kondururdum.

Rüyalar, rüyalar, rüyalar gerçek olsa.

Rüyalar gerçek olsa sana güller verirdim,

O güllerle belki kucağıma gelirdin.

Sarılırdım boynuna, sokulurdum koynuna,

O gül dudaklarından öperdim doya doya.

Sabah olmasın diye güneşi durdururdum,

Yanar dağlarda tüten ateşi söndürürdüm.

Rüyalar, rüyalar, rüyalar gerçek olsa.

Sağlıklı ve huzurlu olunuz.