Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '10

 
Kategori
Rüyalar
 

Rüyalarımızın ilk oluşumu

Rüyalarımızın ilk oluşumu
 

İçimizdeki duygularımızı saran virüslerin bilgisayar virüslerinden pek farkı yoktur


İnsan muhteşem bir mekanizmadır. Bizler bu dünyada yaşarken ve her şeyi gerçek olarak algılarken aslında bir rüyanın içinde olduğumuzu geç fark ediyoruz. Buna bir rüya demekte yanlış olur insan birçok rüyalardan oluşan bir varlıktır. Bu varlık yaratılmış olan varlıkların en mükemmelidir.

İnsanın rüyası Adem ile başlıyor. Adem her şeyi merak ediyor o yüzden de Adem’e irade veriliyor. İrade insanın merak ettiklerini yaşayabilmesi için vardır. Arılara baktığımızda binlerce yıldır bal yapıyorlar, inekler de süt ama hiçbir zaman başka bir şeyi merak etmiyorlar. Arı sütü inekte bal yapmayı merak etmiyor etse bile iradeleri olmadığı için değiştirme şansları yok. İnsan ise cömert olmayı da seçebilir cimri olmayı da.

Adem cennette kin ve nefretten, korkulardan, yargılardan, kıskançlıklardan uzak güven içinde yaşarken Allah o ağaca dokunmaması konusunda söz aldığı andan itibaren merak etti. Ya o ağaca dokunursam ne olur diye. Böyle düşününce dokunsaydı neler olacağının rüyasına düştü. Rüyasında kendini o kadar çok aşağıladı ki, aşağıların aşağısı dünyaya inmek zorunda kaldı. Tabi insan inince onu tuzağa düşüren şeytan da tuzağa düşmüş oldu ve o da yeryüzüne indi. Çünkü onun oyalanacağı kimse kalmamıştı cennette.

Aslında dokunulan yer iblisin; insana karşı duyduğu kinin, nefretin, kıskançlığın pandoranın kutusuna hapsedilmiş duygularıydı. Bu kutunun içine iblisin Allaha karşı kafa tutması, büyüklük duygusu, gururu, kibiri, ben en mükemmelim duygusu, güvensizlik duygusu, geleceğinden korkması gibi duygular da vardı.

Adem ağaca dokununca pandoranın kutusu açıldı ve ademin ruhunun yüzde ikilik bir kısmı iblise ait duygularla doldu. Bunun da adı artık nefis oldu. Nasıl ki bir akciğere kanser bulaşırsa onun adı kanserli akciğer olursa ruhun o bölümünde de iblisin virüslerinden dolayı adı nefis oldu. Bu nefsin özünde ruha ait öz vardı bu öz kendini hapsetti sakladı ta ki insan bu virüslerinden kurtulacağı ana kadar.

İnsanın Ademin ruhunda başlayan yolculuğu bu sefer yeni oluşan nefsin içinde devam etmeye başladı. İnsan nefsinin rüyasına düşünce bu sefer iblise ve onun kavmi olan şeytana ve onunla birlikte hareket eden cinlere ait duyguları kendi asıl duyguları zannetmeye başladı. Her şey o kadar mükemmel bir tasarımdı ki neyin rüyasına düşersen oradaki o boyuttaki şeyleri gerçek zannediyordu. Aslında insan bir uykudaydı birçok bölümlerinde. Eğer uykularından uyanamazsa yaşadıklarının da bir rüya olduğunu farkedemiyecekti.

İnsanı gerçeğe götürecek tek şey farkındalığının artması idi. İnsan fark ettikçe evrim atlıyordu sonra boyut atlıyordu. Nefsinin rüyasında her şeyi yani iblise ait tüm duyguları kendi gerçeği olarak kabul ederken bu nasıl olacaktı?

Eğer merak ediyorsanız bir sonraki yazıma kadar yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum.

Sevgilerimle

Alahattin Öztekin

 
Toplam blog
: 101
: 5279
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Ege Üniv. İşletme Fakultesi'ni, daha sonra da Harward Üniversitesi'nin Master programını Türkiye'de ..