Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '21

 
Kategori
Psikoloji
 

Mutsuzluk nedir?

Bir Rus yazarın, roman klasiklerinden sayılan eseri, “Her evin kendine göre bir mutsuzluğu vardır, bunu kimse bilmez, bu mutsuzluk,  kendine özgü bir şeydir” diye başlıyor. Olay yazarı nasıl etkilemişse, romanın ilk cümlesi bu olmuş.

Mutsuzluk nasıl tanımlanabilinir?

Mutsuzluk, kişinin kendini huzursuz, umutsuz ve karamsar hissetme halidir. Kişi yaşadığı hayattan, olaylardan zevk alamaz. Hayatının monoton olduğunu, gündelik olaylardan sıkıldığını söyler, hayatındaki, önemsiz olan, küçük şeyleri bile gözünde büyütür, büyük bir sorun haline getirir.  Oysa, aynı kişi,  ağır ve tedavisi imkansız bir hastlıkla karşı karşıya kalsa, bu düşündüklerinin ne kadar yanlış olduğunu anlayabilir.  

Mutlu olabilmek zor, o nedenle bir çok insan kendini mutsuz hissediyor, doktorlara gidiyor, onca para vermesine rağmen, antidepresan ilaç alıp geri dönüyor. Ama ilaçları kullansa bile yine mutlu olamıyor. Sorun nerede? Ne yapmak lazım.

Mutlu olmak için elinden geleni de yapar insan, daha iyi araba, daha iyi evler alır, onca para vererek uzak ülkelere tatillere gider ama yine mutlu olamaz, ama bazı insanlar vardır bunlar bulunduğu yerden köyüne gitse, yada ülke içinde yakın bir yere tatile gitse, ondan mutlusu olmaz.

Mutsuzluk bazı insanlar için bir tür alışkanlığa dönüşebilir mi?

Tabiki, çünkü mutlu ya da mutsuz olmak biraz da insanın kendi elindedir.

Aşırı kuralcı olmak mutsuzluk nedeni olabilir.

Beklentilerin yüksek olması da öyle.

Bu dünya da hepimiz misafiriz, ne yapsak bazı şeyleri değiştiremiyoruz, bu kabül edilebilinirse, belki insanın içindeki, ruhundaki kafasındaki bazı şeyler değişebilir.

Mesela yalnızlık bizi mutsuz edebilir. “Yalnızlık Allah’a mahsusdur” deyip, buna son verebilirsiniz, ama son birileriyle birlikte olduktan sonra, ya da evlendikten sonra, o sevmediğiniz yalnızlığınıza da dönmek isteyebilirsiniz. Bu tür olaylar, hayatın doğasında vardır.  

Bir mesleği çok seversiniz, mesela doktor olmak isterseniz ama olamayabilirsiniz. Bu sizin mutsuzluk kaynağı olmamalı, bir çok insan var, sizin gibi doktor olmak isteyip olmuş, ama mutsuzluğundan kurtulamamıştır. Meslek sizi mutlu etmez, sevdiğiniz bir mesleğe yönelin, mutlu olursunuz.  

Birini çok seversiniz, o kişi size ihanet edebilir, yarı yolda bırakabilir, bunu kabüllenmeniz zor olabilir. İhanet edilen kişi, “onun için her şeyi yaptım” anlamına “ saçımı süpürge etmiştim” der, Oysa durum farklıdır. O sever, karşı taraf sevemeyebilir. Bunun üzerine çok şarkılar yazılmıştır, Sinan Özen’in öyle bir şarkısı varsa, başım omzuna ağır mı geldi diye söz geçer. Sonra bana eski aşkından bahsetme babında bir şeyler söylüyordu.

Bilmemiz gereken, biz elmayı çok sevebilirsiniz, elmanın sizi çok sevmesi gibi bir durum olmaz.

Çocukluğumuz da Pollyanna diye bir filme vardı, annesi babası vefat etmiş, bir genç kız her şeyden mutlu olmasını biliyordu. Hayatını teyzesi ile birlikte devam etmek zorunda kalan bu kızın teyzesi, kuralcı ve titiz biri idi. Pollyanna ise, tam tersi biri idi. Eve gidince Pollyanna’nın açtığı camdan içeri giren sineği, teyzesi büyük sorun yapmıştı, ama Pollyanna gülerek cevap vermişti. Teyzesinin her hareketini o kadar baskılamasına rağmen mutlu olabiliyordu, çünkü her olayın iyi tarafını görüyordu. Bunu biz de yapamaz mıyız? Pollyanna ne yapıyordu? Sevdiği şeyleri yapıyordu, kırlarda koşuyordu, ağaçlara çıkıyordu. Ne hoşuna gidecekse onu yapıyordu, bunlara hobi diyoruz. Siz de yapabilirsiniz. Bunun için bardağın boş değil, dolu tarafını görebilmemiz lazım.

Olumsuzluklardan etkilenmemiz gerekir. Tabi ki hayatımızda olumsuz bir şeyler olacaktır. Ama her şey,n bir çaresi vardır.

Bizim olumsuza odaklı bakış açımız olmaması gerekir.

Bir de başka bir olay var, mutluluğumuz her zaman anlamayabiliriz, kaybedince anlarız. Yani mutluluk “ben geldim”, ama “ben gittim” der, biz de gittiğini anlarız.  

 
Toplam blog
: 718
: 2690
Kayıt tarihi
: 13.07.06
 
 

Tıp alanında doktor olarak çalışmaktayım, beyin cerrahi uzmanıyım..