Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '13

 
Kategori
Psikoloji
 

Mutsuzum çünkü ben bir narsistim...

Yalancıyla eş dost olmaktan sakın; çünkü o, serâba benzer; uzağı yakın gösterir sana, yakını uzaklaştırır senden." Hz. Ali (ra)

Kişilik, karakter ve mizaç (huy) birleşiminden oluşur. Huy yani mizaç dediğimiz özellikler doğuştan gelir yani genetik faktörler tarafından belirlenir. Karakter ise sonradan edinilen toplumsal etkilerle şekillenen özellikler bütünüdür. İnsan kişiliğiyle hayatına yön verir. Kişilik bozukluğu olan bireyler mutsuzdur ve çevresindeki insanlara özellikle de en yakınındakilere hayatı zehir ederler. Kişilik bozukluklarının birçok türü vardır ama günümüzde benmerkezci tutumlara özendirecek değişik faktörlerin etkisiyle (sanal alem, tv programları, diziler, yabancı yazarların kişisel gelişim kitapları vb...) ortaya çıkan NARSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU en yaygın olanıdır. Narsist kişiliğe sahip olan insanlar bencildirler. Aslında kendilerine güvenleri çok azdır ya da hiç yoktur ve başkalarının onayına ihtiyaç duyarlar. Taktir edilmek, beğenilmek en büyük amaçlarıdır hatta bir nevi gıdadır onlar için... Başkalarının acılarıyla beslenen bu tip insanların mutlaka en az bir farklı özelliği vardır gerçekten de. Örneğin zeka seviyesi normalin üzerindedir veya çok güzel ya da yakışıklılardır. Zaten bu farklılık onların diğer insanlardan üstün olduğu ve herkesten farklı yaşamayı hakettikleri yanılgısına iter onları ne yazık ki... Sanki herkes onların hizmetindeymiş gibi kendilerini üstün göstermek için her yolu denerler ve kurbanlarını itinayla seçerler. Öncelikle seçilen kurban analiz edilir. Zayıf olduğu yönleri ve ihtiyaçları tespit edilerek hizmetkar rolüne hazır hale getirilir. Amaç, egolarını o insanı kullanarak tatmin edebilmektir ama o egoları hiçbir zaman doymaz aksine beslendikçe daha fazlasını isterler ve karşınızda bencillikte sınır tanımayan, zamanınızı, emeğinizi, hayallerinizi kısacası hayatınızı çalan bir hırsızla karşı karşıya olduğunuzu sömürüldükten sonra farkedersiniz. Narsistler o kadar başarılı bir oyun sergilerler ki siz karşınızda çok fedakar, sevgi dolu ve hümanist biri var zannederek inanırsınız onlara. Bazı narsistler kendilerini kolay ele verirler çünkü son derece kibirli, eleştirici ve bencildirler ama bir kısmı çok iyi rol yapar ve hayatınıza zehir akıtırlar taa ki siz uyanana kadar... Yalan söylemek ve hayal ürünü bilim kurgu hikayeleri onların avlarını ele geçirmek ve elde tutabilmek için kullandıkları en önemli silahlarıdır. Gözlerine kestirdikleri avlarını kendilerine bağımlı hale getirebilmek için her yolu mübah görürler. Elbette bu tür kişilik bozukluğunun da bir sınırı vardır. Aşırı narsist olan insanlar işi fiziksel zarara kadar götürebilirler hele de terkedilmişlerse...
 
Ben kelimesini sürekli kullanan, başarılarını abartan ve kendini kaf dağında gösteren kişilerle karşı karşıya iseniz dikkat etmelisiniz karşınızda bir narsist olabilir ve gerçekten de ilk etapta size çok çekici gelebilecek bu egoist, güçlü enerjisiyle sizi bağlayarak hayatınızı kabusa çevirebilir... Size görüşelim der,randevu verir, siz de ona güvenerek işinizi gücünüzü ona göre ayarlarsınız,sonra bir bakarsınız ki gelmedi ve arama zahmetine bile katlanmadı. Olan sizin zamanınıza ve sinirlerinize olur. Emin olun, mutlaka size geçerli görünen ama uyduruk sebepler bulup yine tüm şirinliğiyle kendini affettirecektir. Sakın eleştirmeyin, egosunu zedelemeyin, sizi anında haksız durumuna düşürür. Siz kızdıkça o suskunluğa bürünür. Günlerce aramaz, meraktan kıvrandırır ya da özgüveninizi zedeleyebilecek sözler sarfeder yani siz bu üstün insanla! asla başedemezsiniz. Şu örnekler bize narsistik düşünce yapısını gösterebilecek kadar gerçek ve trajikomik olsa gerek;
Psikoloji bilimine önemli katkıları olan Erich Fromm dan alıntı yaptığım bir örnekle başlayalım,
Bir yazarın arkadaşıyla yaptığı şu konuşmayı inceleyelim; Kitabından övgüyle söz ederek başarısını abarttıktan sonra, güya arkadaşına söz hakkı veriyor ve diyor ki,
"Şimdiye kadar benden bahsettik, şimdi senden bahsedelim. Kitabımı nasıl buldun?" 
(Hala aklı kendinde, kendini o kadar önemsiyor ki muhabbeti hep kendine odaklıyor.)
Gelelim bir diğer örneğimize; Bir öğrenci üniversite sınavını kazanamayınca bir teselli umut ederek, arkadaşıyla dertleşmeyi amaçlarken, arkadaşının sözleriyle iyice sinirleri bozuluyor, "Niye üzülüyorsun ki? Bak ben kazandım, benim için sevinebilirsin."
 
Bazı narsistler var ki diğerlerine nazaran biraz daha empati yapabilen ve kendindeki anormalliği yüzeysel de olsa farkedebilen düzeyde. Örneğin, içgörülü yani biraz daha ılımlı  bir narsist, kurbanını epeyce sömürdükten sonra kurbanın aklını başına devşirmesi sonucu kurbanı tarafından terkedildiğinde eğer ona zarar veremediyse depresyon şikayetiyle psikiyatra gidebilir ve şunları söyleyebilir; "Kendimi neden sürekli haklı gördüğümü ve ruh halimi anlayamıyorum. Ben böyleyim, değişemiyorum."Sadece depresyon onu psikiyatra yönlendirebilir çünkü terkedilmek bir narsist için aşağılanma anlamına gelir ve doymak bilmeyen egosu yara alır. Ayrılık acısı çektiğinden değil sadece elinden oyuncağının alınmış olmasının verdiği kaybetmişlik ve yenilgi hissiyle...
 
Bir narsist ile karşı karşıya iseniz bu ister iş için olsun ister aşk için siz siz olun sakın yaklaşmayın. O ateştir, yaklaştıkça yakar. İlk zamanlarda size güven vermişse yani rolünü ustaca oynamışsa ve sonradan acı gerçeği farkettiyseniz radikal bir kararla ondan tamamen uzaklaşın ama sakın egosuna dokunmayın. Aksi taktirde büyük bir savaşın içinde bulursunuz kendinizi... Narsistler asla gerçekten sevemezler, bağlanamazlar ve sadık kalamazlar çünkü onlar kendilerini olağanüstü görürler, üstünlüklerini kanıtlama çabasıyla hayatlarını mahvederler çünkü onaylanmadıkları sürece varolmak anlamsızdır onlara göre.
Her sorunun temelinde nefis vardır. Nefis doymaz, verdikçe ister ve sonunda şeytanın hizmetkarı olur. Manevi yönümüzü geliştirip ilmimizi arttırmakla bu sorunları önleyebiliriz... Huzur dolu yarınlara...
 
Kadın ya da erkek pek fark etmez, narsist âşık olmayagörsün, pahalı, ışıltılı ama aslında içten içe sevmediği bir oyuncak bulmuş hırçın ve hırslı bir çocuk gibi alır, kurcalar, bozar, parçalar oyun nesnesini, muhakkak yok eder berikini.(ELİF ŞAFAK)
 
Mehtap Özay-Pusula Gazetesi Ocak 2013
 
Toplam blog
: 22
: 8398
Kayıt tarihi
: 17.03.13
 
 

Öğretmen, Yazmaya çalışan,yazarak konuşanlardan...'Kelimelerin gücü adına!'    ..