Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '11

 
Kategori
Siyaset
 

Müzik yarışmaları PKK'dan farklı mı?!

Müzik yarışmaları PKK'dan farklı mı?!
 

Türkiye'nin Kanser Uru: Toprakçılık Ayağı...


Devam ettirdiği Müzik Çalışmaları’nın yanında, Facebook’ta Sosyal Meseleler ile ilgili görüşlerini de sıkça açıklayan Eser Taşkıran, kısa bir süre önce “Yazı” da yazmaya başladı… Onlardan birinde şöyle diyor:

Buna bir de “Telefonlu Notlandırma” dahil ediliyor ki işte bu notlandırma sayesinde hem Yarışma’nın Sanatsal Adaleti kıyıma uğruyor, hem de bugünümüzün en temel sorunu tekrar bir kir yığını gibi barizleşiyor. Kimin daha güçlü bir çevresi varsa, kimin Belediye Başkanı’na veya Kaymakamı’na ulaşma ve kendine oy attırtma gücü varsa, isterse Sanatsal anlamda yerlerde sürünsün, o birincimiz oluveriyor!

Biraz önce bahsettiğim çirkin kirimiz de şu:

-Yarışmaları dikkatle takip edenler de eminim sözlerime katılacaktır-, Yarışmacılar’ın performansından sonra genellikle Spiker Yarışmacı’ya dönüp, Telefon Numarası’nı hatırlatıyor, Yarışmacı da dönüyor kameraya, “Memleketim olan X Şehirliler’e sesleniyorum” diyor… İşte bu durum beni yıkıyor her seferinde. “Tek Vatan”, “Tek Bayrak” diyoruz ama hepimiz “kendi çıkarlarımızı için” bölüyoruz Vatan Toprağı’nı... Gençlere bu yolu “mübah” kılan tüm zihniyetleri kınıyorum ve şunun altını çizmek istiyorum:

Bu anlayışla “Vatan’ı bölmek isteyen anlayışın” arasında büyük bir fark yok! Hatayı “dağa çıkanlar”da aramayı keselim, hepimiz “kendimizi bir özeleştiriden” geçirelim. (“Müzik Yarışmaları ile İlgili” Yazısı / Tiklick Sitesi / 19 Ağustos 2011)

Eser Taşkıran aynı yazısında Kurtalan Ekspres’te yıllarca beraber çalıştığı Barış Manço’yu da şöyle gündeme getiriyor:

Aklıma hemen ustam Barış Manço geliyor, yıllar yıllar önce bu konuyu Şarkısı’na söz olarak yazmıştı “Hemşerim Memleket Nire?” diye…

Eser Taşkıran’ın atıf yaptığı “Hemşerim Memleket Nire” Şarkısı’nda, Barış Manço bu soruyu sorduktan sonra cevabını da veriyor:

Bu Dünya Benim Memleket!

> BU 4000 YILLIK BİTMEYEN BİR KAVGA / ŞUUR / PRENSİP’TİR!

“Yazar Yatağanbaba’nın Kocaeli Konferansı”nı Darıca Belediye Meclis Salonu’nda ve İnternet Video Siteleri’nde izleyenler bilirler: O Konferans’ta ben Barış Manço’nun 4 Şarkısı’nı anlatmıştım. Bunlar;

  • Lahburger Bebek,
  • Halil İbrahim Sofrası,
  • Mahkûm,
  • Hemşerim Memleket Nire?

Bu “Alt Başlıkar”ın anlatmak istediği; Barış Manço’nun bir “birleştirici unsur” olduğu ve de “birlik-beraberlik şuuru”nu yerleştirmeye çalıştığıydı... Hatta ben bunu “Barış Manço’nun Felsefesi” olarak da ortaya koydum… Konumuzla ilgili olan“Hemşerim Memleket Nire” ile ilgili şunları söylemiştim:

Bu “birleşmeler”den söz açılmışken… Barış Manço bu mesajları verdiği vakit tabi “karşı taraftan da bir şeyler” bekliyor… Bunlar çoğalsın… Ama maalesef Türkiye’de Asker’de de dahil -Asker’e gidenler bilirler-, Türkiye’de bir “Toprakçılık Ayağı” var.

Barış Manço’nun böyle bir Şarkısı var: “Hemşerim Memleket Nire” diye soruyorlar, cevap veriyor: “Bu Dünya Benim Memleket”… Diyor ki illa “hayır Hemşerim anlamadın ‘esas Memleket’ nire?!”…

Barış Manço bu Toprakçılık Ayağı’na karşı!

Diyor ki Toplum’un gidaşatını gösterirken “herkes” diyor “çatısını kaplatmış-kapısını kilitlemiş, buyur bir döşek de sana serelim diyen yok”…

Bu toplumun içe kapanmasına -hani çok sık kullanılıyor ya, ‘apartmandakiler birbirini tanımıyor’ bunlara- karşı bir “duruş”tur bu… Bu “Alt Başlıklar”ın tamamı “birlik ve beraberlik altında” incelendiğinde bir yere oturur, öbür türlü oturmaz…

Bu “Hemşerim Memleket Nire, Bu Dünya Benim Memleket” cevabı; ilk defa Barış Manço taraından verilmiyor… Yazılı Metinler bakımından benim ulaşabildiğim “bunu ilk söyleyen” Socrates… Yaşadığı dönem “Milat’tan önce 2000’leri” buluyor, o kadar eski… O öyle diyor; “insan” diyor “sadece Sparta’nın / yaşadığı mıntıkanın değil, bütün Kainat’ın bir parçasıdır, yaşadığı Evren’in”… Ordan başlıyor… Socrates’in derdi de o, “bölünüp-parçalanmayın, ufalanmayın, birlik olun; yoksa rüzgarınız gider, hedefiniz neyse amacına ulaşmaz”…

“2000 Millattan önce”, İsa “0” kabul ediliyor, “500”lü yıllara bakarsanız bu Kur’an-ı Kerim’de de var:

Allah’ın İpi’ne topluca-sımsıkı sarılın! (Yani) birlik olun, rüzgarınız dağılmasın.

E şimdi 2000’li yıllardayız, Barış Manço’nun yaşadığı dönemde de bu var. Bu “Hemşerim Memleket Nire, Bu Dünya Benim Memleket” Cevabı; “rastgele” verilmiş bir cevap değil! Yani Barış Manço taa “4000 küsur yıllık bir Kavga’da ‘taraf’ olduğunu” belirtiyor. Yoksa “küçük olsun benim olsun” mantığındaki insan da çoktur, o da bir görüştür… (06 Şubat 2010 / Darıca Belediyesi Meclis Salonu)

> İKTİDARLARI ETKİLEMEK; “BİRLEŞTİRİCİ UNSURLAR”A BAĞLIDIR!

Eser Taşkıran “Barış Manço ve Türkiye’de Bölücülük” Konusu’nda, daha önce de görüş belirtmişti… Düşüncelerini İnternet’in “İlk ve Günlük e-Gazetesi” olan “Dönence”nin 05 Kasım 2009 tarihli sayısında yayınlamıştık. Orda özetle şöyle diyordu:

Barış Manço “Türkiye’nin Bölünmesi”nden korkuyordu. Cenazesi’ni hatırlayacak olursak şunu söyleyebiliriz: O Cenaze’de de görüldü ki, Barış Manço Türkiye’nin “birleştirici unsurlarından biri”ydi… Eğer yaşasaydı, Türkiye bugün yaşadığı o bölünme tehlikesini yaşamazdı.

Eser Taşkıran Barış Manço ile Kurtalan Ekspres’te çalıştığı süre içinde bu izlenimi edinmişti / çalıştığı süre bu izlenimi edinmesine yetmişti… Enteresandır ben bu aynı düşünceyi, Barış Manço’yla Eser Taşkıran iki kat fazla beraber olmuş, kendi ifadesiyle “kısa pantalondan beri” Arkadaşı ve aynı zamanda “7’den 77’ye’nin Yapımcısı” da olan Erkmen Sağlam’dan da dinlemiştim… Başka bir konuda telefonla konuşurken söz Türkiye’nin gidişatına gelmiş ve Erkmen Abi kendisi de hatırlıyor mu bilmiyorum ama mealen / aklımda kaldığı kadarıyla şunları söylemişti:

Barış Manço o müthiş Karizması ve de Babacanlığı’yla, eğer yaşasaydı İktidarı ve İktidarları etkileyip bu gittikleri yoldan döndürebilirdi…

Eser Taşkıran ve Erkmen Sağlam’ın söylediklerinin özeti; Barış Manço’nun bir “birleştirici unsur” oluşuydu… O halde bunun bir anlamı da şudur:

Türkiye’deki bu aşırı kutuplaşma ve bunun sonucu olarak da yaşadığı “aleni bölünme tehlikesi”nin en önemli sebebi; şu anda Türkiye’de ya bu Toplum’un “birleştirici unsur” olarak gördüğü biri / birileri yok, ya da var da değişik sebeplerden “kabuklarına çekilmiş”ler!

Gene bir başka ifadeyle “bu kadar gerginliğin olduğu bir ortamda çözüm ve de birlik-beraberlik beklemek” Akıl’ın İlkeleri’ne bile terstir!

> ŞAHISLAR ÖLÜR, PRENSİPLER ÖLMEZ! 4000 YILDIR da ÖLMEMİŞTİR!

Şu da unutulmamalıdır:

İnsanlar bu Dünya’da 50-60 sene yaşayıp ölüp gidiyorlar. Yani bu işi “şahıslar” yapar ama “şahıslarla sınırlamak” mantıksızdır… Asıl önemli olan “Prenisip”tir… Onun için Kocaeli Konferansım’da bunun altını özellikle çizip “bu 4000 yıllık bir kavgadır” dedim… Bir başka ifadeyle “4000 yıllık bir Prensip”… Socrates ve Barış Manço fiziken yok olabilir ama o sözünü ettiğim Prensipler’in belli bir fiziği yok ki… Kim benimserse onun fiziğine bürünür! Biz o fiziğe büründüğümüzden, yazdığımız ve yayınlanan Kitaplarımız’dan birine şu adı verdik:

Millet Olmaktan Uzaklaşıyoruz / Toprakçılık Ayağı ve Toprak Satışları!

“Yatağanbaba Yayınları”nın “Bütün Eserleri” Dizisi’nin “6.Kitabı” olan ve http://topraksatislari.tr.ggSitesi’nden incelenip-sipariş verilebilen “bu Eserimiz’de en uc söylemde” bulunduk ve şunu bile dedik:

Pamukkale Denizli’nin değildir!

Yani “İnsanlığın ortak değeri ve malı”dır! Görülüyor ki, bahsettiğimiz bu “birleştirici unsur” olmaya en azından “Aday” olanlar var bu Ülke’de… Fakat seslerinin Türkiye Geneli’nde daha etkili duyulabilmesi ve bu Prensipler’in yaygınlaşması için Basın’ın bunu gündem yapması lâzım ama maalesef artık o Basın da bu bahsettiğimiz “birleştirici unsurluğu”nu büyük ölçüde yitirdi…

Yitirdiği içindir ki Eser Taşkıran’ın bahsettiği “bölücülüğe” Yarışma Programları’nda bile ya izin veriyor ya da seyirci kalıyor… Biz bütün iyi niyetimizi ve umudumuzu koruyarak, bu bahsettiğimiz “Millet Olmaktan Uzaklaşıyoruz / Toprakçılık Ayağı ve Toprak Satışları” Kitabımız’ı bu Prensipler’in yaşaması ve yaygınlaşmasını isteyenlerce okunup-okutulacağına inanıyoruz…

Bu Yarışma Programları’nda “hadi hemşehrilerim bana kontör / oy gönderin” denilerek yaşanan “dilenciliği” ve “düşüklüğü” ve de “bölücülüğü” sergileyen Yarışmacı ve Televizyoncular’ın, İsmail Türüt’ün söylediği Türkü’deki şu sözleri, ellerini vicdanlarına koyarak bir düşünmelerini istiyorum! Çünkü “Toprakçılık Ayağı”nı yani “kendi yaşadığı veya doğduğu Şehri önplana çıkarıp diğer Şehirler’i ikinci plana itme bölücülüğü”nü reddeden ve de “birlik-beraberlik şuuru”nu en basit / anlaşılır şekilde ifade eden sözler var orda:

Erzurum’da kar yağsa, Rize’de uşiyırım!!!

 
Toplam blog
: 31
: 4637
Kayıt tarihi
: 31.01.07
 
 

YAZAR, Gazeteci, Yayıncı, Programcı... Yayınlanmış "12 Kitap"ım ve Yarışma'da 1.olmuş "Sinema Fil..