Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '18

 
Kategori
Şiir
 

Nadire Sönmez'in Üçüncü Kitabı Kafiye

Nadire Sönmez'in Üçüncü Kitabı Kafiye
 

Nadire Sönmez’in üçüncü şiir kitabı Kafiye yayınladı. Kafiye’yi elinize aldığınızda dizgisinden sayfa tasarımı ve kendi resim detaylarından yapılan kapağına kadar daha şiirleri okumadan iyi bir şiirle karşılaşacağınızı görüyorsunuz.

Şiirlerin hemen hemen hepsi bir şair dostuna, değer verdiği sanatçılara ithaf edilmiş.  Kitabın adının Kafiye olması sizi şaşırtmasın yeri gelmedikçe kafiyeyi kullanmadığını, kafiyeli şiir yazmak gibi bir derdinin olmadığını söyleyebilirim. Bir şiirinin adı olan “Kafiye” yi kitabına neden isim koyduğunu anlamamıştım ki yakınlarda kaybettiği annesinin adının Kafiye olduğunu öğrendim.

Şiirlerinde annesinden beslendiğini, şiir dilinin biri de anne olduğunu söylersem yanlış olmaz. Kitabın tanıtımını anneler gününe almasının bir nedeni de buydu.

Kitabın adından ön yargıyla kafiyeli, hazır temalı bir şiir kitabı sanılabilir ama öyle değil.

Kafiye demişken elbette kafiyeli şiir de yazılabilir. Hazır, anlaşılır, uyaklı şiirin yaygın olmasının nedeni biraz da toplumun anlamayla ilgili sorundan kaynaklandığını düşünüyorum.

Bizim toplum okumuyor, okuduğunu da anlayamayan bir toplum. Nerden mi biliyorum? Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA'nın sonuçlarında Okuduğunu Anlama Sınavı’nda bizim ülkemiz 64 ülke içinde Türkiye; 37’nci sırada yer aldı.Bu sokaktaki insanların katıldığı bir sınav sanmayın; örgün eğitimin içinden özellikle seçilmiş adayların katıldığı bir sınav. 

Bu durumda zor şiiri anlamak bir avuç şaire, entelektüele kalıyor. Ve bu yönüyle şiir belki aydın yalnızlığı yaşıyor. Yalnızlaşırken bir bakıma şiir okuru kendine dahil ederek, yaratılan imgenin bireysel zenginliğinde, metaforlarda, anlam düzleminde okurla yeniden çoğalıyor. Çünkü şiir okurun anladığı kadardır. Okuru da şiir kendi alanına çekmesi serbest modern şiirin işlevlerinden biridir artık.

Sevgili şiir severler,  Nadire Sönmez aslında bu kitabıyla kendi şiirine yeni bir soluk kazandırmış. Açıkçası yukarda sözünü ettiğim okuru kendine dâhil eden bir şiir olmuş Kafiye’de. Bu yönüyle kitap okundukça, şairlere ulaştıkça ulusal düzeyde şiir sofrasındaki haklı yerine oturacaktır.

Kitabın kapağında şöyle bir tümce var: Yaşamın gerçeği şiire ne denli yansır?  Sorusunun yanıtı olarak verilen cümle de şu: şiirini yazdıktan sonra okuruna gösterdiği yoldur,  diyor.

Yani yaşam tecrübelerini, yaşamsal tortuların şiir boyutunda olanını okurla paylaşıyor. Birilerinin bizden önce geçtiği yola tecrübe dersek şair öncesinde bizden önce geçtiği yolu okura öneriyor. Bu öneri şiir estetiği içinde ustaca sunulmuş.

Kitabın ilk şiiri Siyah Beyaz’ı okuduğunuzda yaşamdan süzülen dizeler olduğunu göreceksiniz:

Siyah beyaz bir fotoğraf
Gurbet kanar durur içimde

Beni sancılara saldı kusurlu
Yıllardan düşmüş sorular
Hoyrat bir kapı çaldı gençliğim
Ceplerimde sokük kelimeler

Bu kimin ayrılığı ah bulut
Saçlarıma yıkık bir dağdan
Posta güvercini bekler akşamın sesi
Gitti ebemkuşağı emziren rüzgar

Flu bir fotoğraf çıkarıp koynundan
Takar kadife aynasına ömrüm
Omzumda incecik bir tüyüm
Siz nasıl bilirdiniz beni … siz nasıl

Nesnelerin zahirdeki yansımaları şiir düzleminde yeniden şekillenip kendi şiirsel gerçeğini yansıtıyor. Şiiri oluşturan dizelerin tamamı şairin yaşam tecrübesinden ilmik ilkmik işlenmiş, damıtılmış, demini almış ve şiir düzleminde şair şiir meydanına bütün duygularıyla soyunup meydanda dikilmiştir. Ve şiir şairi de soyutlayarak kendi gerçeğini yaratmıştır.

 “Babamın nesiydin sen anne” dizesiyle, bir kadının toplumdaki sevgili, eş olmanın yanında başka yönlerinin de varlığına dikkat çekerek kadının toplumsal rolünü genişlettiğini görüyoruz.  Bu soru cümlesinde siz kadına nasıl bakıp görüyorsanız o kadar şiiri okur da çoğaltabilir.

Karı-koca ilişkisinde öyle şeyler vardır ki kadın erkeğin ardını önünü derleyip toparlayandır. Hastalanan eşe hasta bakıcıdır, kocasına annedir, çocuğuna annedir. Dengedir, hoşgörüdür ve daha birçok değerli sıfatı barındırır.

Başka bir şiirinde “Elinden tuttum annemin /getirdim Manavgat ırmağına/zümrüt sular boynunda gerdanlık/ köpüklendi suların etekleri/ diyor.   Kadının, ormanın, ağacın eteğinden söz edildiğini duydum ama ben suların eteği tamlamasını ilk kez duydum ve suların kıyısı, yerine suların eteği ile hem farklı bir dili hem farklı kültürel öğeleri şiirine taşımış. Yörüklerde kadın ışımandır. Yani şamandır biraz. Ve onun eteği kutsaldır. Etek genişliktir. Her şey eteğin altından çıkar.  Sularla kadını, yani doğa anayla kadın anayı birleştirip kendi şiir dilinde güçlü bir anlam düzlemi oluşturuyor. Çoğu şiirinde anneye sesleniyor. Anneye ait bir dili, Teke kültürüne ait bir dili, Akdenizli bir dili şirinde buluşturup evrensel insanın dilini yakalıyor.

Nadire Sönmez’in şiiri okuru besleyecek niteliğe ulaştığını bu kitaptaki şiirlerin tamamında görmek mümkün.

Kutluyorum.        

 
Toplam blog
: 61
: 699
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Kastamonu Eğitim Yüksekokulu Sınıf Öğrt. bitirdikten sonra A...