Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '08

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Nasıl başarılı oldu?

Başarının temeli çalışmaktır. Çalışan insan, çalışmış olduğu alanda inanarak çalışırsa elbette başarılı olur. Yeryüzünde çalışmasının neticesini almayan yoktur.

Allah da öyle buyuruyor ben çalışana veririm diye.

Öğrencilik hayatından itibaren çalışmaya başlayan insanlar, ileride belli yaşa ulaştıktan sonra mükâfatını alır. İnsanların çoğu maalesef çok çalışmıyor.

Azimle çalışanlar mutlak başarıya ulaşıyorlar.

Başarılı kişilerin hayatlarını okuduğumuzda görüyoruz ki, Anadolu’nun ücra köşelerinde doğmuşlardır. İcabında okula gidecek elbisesi yoktur.

Yaşadığımız yerlerde başarılı insanlarla oturduğumuzda, onlar anlattıkça dinleriz. Bizim çevremizde de böyle okul hayatıyla, şimdi ki konumuna baktığımızda çok ilginç başarı öyküsü var. Başarısını bizzat kendisinden dinledim.

Kendisi emekli ilkokul öğretmeni. Aynı zamanda kendisi yerel saz ve bağlama sanatçısı. Okul hayatını dinleseniz olmaz dersiniz. Anlatmaya başlayınca hem güldük, hem düşündük, hem de gözyaşlarımız aktı.

Çevre köylerden birinde yaşamaktadır kahramanımız. İlçe merkezine okumak için ortaokula kayıt yaptırır. Velisi kayıt yaptırdıktan sonra barakada sınıflarda ders görmeye başlarlar.

Şartlar öyledir ancak baraka da okuma imkânı vardır.

Dersler işlenmektedir. Beden eğitimi dersi gelir. Çevresindeki arkadaşları uygun kıyafetlerle dışarı çıkarlar, sıra olurlar. Öğretmen olan, şimdi emekli öğretmen kıyafetinin iç giyiminin kendince çok gülünç olduğunu düşünür.

Utancından dışarı derse katılmak istemez. Öğretmen gelin der. Üzerlerini çıkarırlar. Derse katılırlar dört öğrencidirler. Sonra iç giyimleri kaputtan yapılmış iç donunu kıvırarak koşar. Hem gülüyor hemde anlatıyor.

Düşünün giysisi olarak eşofmanı yok. Doğru dürüst iç giyimi yok. Asıl anlatmak istediğim şu ki: müzik dersinden sınıfı doğrudan geçemez. Müzik dersinin başarısız olması, zoruna gider.

Yaz tatili boyunca müziğin notasını öğrenmeye çalışır. Hatta o kadar notalarla içli dışlı olur ki, şimdi bize bile notanın okunuşunu okudu.

Çok çalıştım. Çok hemde çok dedi. Hiç unutmuyorum dedi. İmtihana geldim. Geleceğimde elbise dediğimiz pantolon ve ceket giymem gerekiyor.

Ceketimin bir kolu sağlam, diğer kolu ise eskiydi. Anam rahmetli sağlam kola benzer renkte diğer kolu sökerek, yamadı. Renk uyumsuzluğu belliydi, belli olsa da yapacak bir şey yoktu.

O zamanda elbise dediğimiz bir ceketten bahsediyordu, emekli öğretmen.

Mutlaka kollarımın ikisinden birisinin ekleme (yama ) olduğunu biliyorlardı. Kimsede yüzüme vurmuyordu. İmtihana girdim çıktım. Hiç unutmam lokantaya girdim.

Çok acıkmıştım. Çorba içtim. İçerken giyimi düzgün amcanın birisi bana bakıyordu. Hatta ceketin kollarının ayrı olduğunun farkına vardığını anladım. Utandım.

Lokantacıya çorba borcumu vereyim diye yaklaştım.

Lokanta sahibi dedi ki, biraz önce ki bey senin paranı verdi. Hatta dedi ki, bey o çocuk okuyacak baksana ceketinin kolları farklı olmasına rağmen, şehre gelmiş çorba parasını ben ödeyeyim dedi, diye söyledi.

Evladım senin borcun yok demiş lokantacı. Lokantacı da yardımcı olmuş.

Şimdi emekli olan yerel müziğin duayeni olan emekli öğretmenin, müzikten zayıf alarak sınıfı direk veya doğrudan geçememesi oldukça zoruna gider.

Hayvancılıkla uğraştıklarından yaz tatillerinde hayvanları otlatmaya giderken ovaya, bayıra yanından bağlamasını ayırmaz.

Birde sazını yanına alır. Çevresinde ki sanatla uğraşan kişilerin yanında bulunur. Yöremizde bağlama meşhur olduğundan. Bağlama icrasına çalışır.

Usta çırak usulüyle öğrenmeye çalışır. Bıkmaz usanmaz yılmaz. saz ve bağlama çalmayı öğrenir. Buralarda en ünlü sanatçıdır emekli öğretmenimiz.

Sadece çalışmak, azimli olmak; gerisi geliyor.

Fakat ilk okulların şiir dinletisinde, türkü gecelerinden tanıyordum. nasip oldu geçenlerde sohbet ettik. anlattı

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..