Nasıl kıydılar onlara

Yazdığınız yazılar, ya da düşünceleriniz bazı kişilerce benimsenmiyor diye salt düşüncelerinizden dolayı öldürüleceğinizi hissediyorsunuz ya da gelen tehditlerden biliyorsunuz, belki rüyanızda görüyorsunuz öldürüleceğinizi...

Kum saatini okurken içim burkuldu. Aydınsınız ve düşüncelerinizi kitaplarınızla ya da gazetede köşe yazılarında dile getiriyorsunuz. Devlet görevlisisiniz, öğretim görevlisisiniz. Kolay mı geliniyor günlere...Aileniz var. Onları düşünüyorsunuz siz yokken ne olacak onlara diye. Kızınızın getirdiği bir bardak çayı bir daha içemeyeceğinizi düşünüyorsunuz.

Ülkedeki sorunları ve sorunları yaratanlarla ilgili bilgileri derleyip toplayıp açığa çıkarmaya çalısıyorsunuz ama bitirmenize izin vermiyor zalim eller. Tetiği çekiyor ya da arabanıza bombayı yerleştiriyor, bombalı paket bile yolluyor.

Kum Saatinde; Abdi İpekçi, Turan Dursun, Doç.Dr Bahriye Üçok, Prof.Dr. Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Habletmitoğlu'nun suikast öncesi son günleri anlatılıyor. Aile üyelerini ve yakınlarının bilgileri doğrultusunda.

Hemen hepsi ailelerine yakın evlerine yakın yerde evden çıkarken ya da evlerine dönerken suıkastekurban gidiyorlar. Sevdiklerinin gözleri önünde. Ne büyük acı TANRIM...

Abdi İpekçi dışında tüm olup bitenleri yurt dışında iken duydum ve okudum. Üzülerek okudum haberleri...NEDEN, NİÇİN sorularına yanıt bulmak zordu. Hala da zor. Öldürenler elini kolunu sallayıp geziyor...

Kitapta suıkast öncesi son günler ayrıntılı yazılı ama ya sonrası... Yirmınci yüzyıldan yirmibirinci yüzyıla girdiğimiz yıllarda hala bir çok soruya yanıt bulmak zor. Katilleri bulunmuyor ya da bulunmaları engelleniyor...Sorular bitmeyecek gibi..Sorunlar da.

Saygılarımla.