Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '08

 
Kategori
Haber
 

Nasıl mutlu olunur?

Nasıl mutlu olunur?
 

Bir reklâmda çocuk; <ı>“Ayşe Teyze… Annem bir şeyi iki kez yapınca mutlu oluyor, ama çamaşırı iki kez yıkadığında hiç mutlu olduğunu görmedim” diyor…

Niye?

Çünkü çamaşırdaki lekeleri yıkamayı iki seferde de yapsa çıkaramıyor da ondan…

Çaresi?...

Çare, <ı>“Ayşe teyze”nin önerdiği çamaşır suyunu kullanmaktan geçiyor.

XXX

Peki, ülkede <ı>“Mutlu” yaşamanın bir çaresi var mı?

Elbette var, olmaz mı?

Biz buradan elbette <ı>“Ayşe teyzenin çamaşır suyunu” önermeyeceğiz, çare iki sözcükte saklı: <ı>“Saygı” ve <ı>“Çalışkanlık” sözcükleri, sihirli anahtardır.

İnsan dâhil, hayatınızdaki her şeye <ı>“Saygı” gösterecek ve insanların mutluluğu için <ı>“Ben ne yapabilirim” diye düşünecek, bulacak ve uygulayacaksınız.

Eğer <ı>“Ben nasıl mutlu olurum” diye sorarsanız ve sadece kendi mutluluğunuz için çözüm arayışında olursanız, belki bir süre mutlu olabilirsiniz, ama giderek <ı>“Yalınsızlaşmaya” başlayacağınız için mutluluğu yakalama olanağınız yok olur.

Hem siz, her şeye rağmen mutlu olamazsınız, hem de çevreniz mutlu olmaz.

XXX

Bir gün, çalışan personel için düzenlenen <ı>“İş yeri eğitimi” sırasında şöyle söyledim:

<ı>“Arkadaşlar… Sizden ürün satmanız için çaba harcamanızı istemiyorum. Sadece mağazamıza giren müşterilerimize önce saygı gösterin. Sonra, sorumlu olduğunuz mekânın temiz ve tertipli olmasını sağlayın, ardından da ‘ben nasıl ederim de müşterilerimizin mağazadan çıkarken mutlu olmalarını sağlarım’ diye düşünün. Yapacağınız iş bu…” dedim…

Bu önerimi hemen her eğitim sırasında, konun bir yerinde ifade ettim. Bir gün personelden biri <ı>“E… Bunları yapınca geriye bir şey kalmıyor ki… Elbette satış artar” dedi…

Benim de istediğim, bu anlayışı yakalamaları idi zaten…

XXX

Ülkemizde de <ı>“Mutlu olmak” için <ı>“Millet” olarak yapmamız gereken şeyler var. Elbette bunların başında birbirimize karşı <ı>“Saygılı” olmak ve ortak yaşamak için zorunlu olan ve <ı>“Yasa” olarak ortaya konulan kurallara hep birlikte uymak zorunluluğudur.

Eğer <ı>“Saygı”yı yalnızca kendinize bekler, <ı>“Kuralları” da sadece kendi çıkarlarınız için kullanmaya kalkarsanız, sanmayın ki <ı>“Mutlu” olursunuz. Yakalayacağınızı sandığınız mutluluk size bir an için gelebilir, sizin isteğinizi yerine getirebilir. Ancak, başkalarının mutsuzluğu üzerine kurulacak dünyada, tek başınıza mutlu olmanız olası değildir.

XXX

Bütün bu söylemlerin sonunda, belki biz de <ı>“İki kere yapınca mutlu” olacaksak, bir kez daha yinelemekte yarar gördüğüm temel görüşlerimi ortaya koymak istiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şeklini <ı>“Cumhuriyet” olarak, niteliğini de <ı>“laik, demokratik sosyal hukuk devleti” olarak kabul ediyor, Atatürk ilke ve devrimlerine de sahip çıkıyor, bu uğurda çaba harcıyorum.

Ve… Değiştirilmesi akla bile getirilmemesi gereken bu ilkeler üzerinde birlik olup, cumhuriyet yönetiminin temeli olan <ı>“Yasama, Yürütme ve Yargı” gücünün <ı>“Saygı” çerçevesi içinde tüm toplumu kucaklayacak biçimde kullanılmasını istiyorum.

Oy çokluğunun <ı>“Çoğunluk diktasına”, özgürlüğün <ı>“Kural tanımazlığa”, hukukun üstünlüğü ilkesinin <ı>“Baskıcı rejime” rejime dönüşmesini ve bunların olumsuz sonuçları ile de ülkemin birlik ve bütünlüğünün bozulmasını istemiyorum.

Öyle inanıyorum ki millet olarak bunları sağladığımızda <ı>“Temiz ve birbirine saygılı toplum” olarak mutluluğu yakalayacağız.

Hem de aynı bayrak altında, aynı topraklar üzerinde bunu başarabileceğiz…

<ı>25 MART 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..