Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Ne devlet başa, ne kuzgun leşe..

Ne devlet başa, ne kuzgun leşe..
 

Atasözümüzü biraz değiştirdim. "Ya devlet başa, ya kuzgun leşe.." dir atasözümüzün aslı, malum.

Bu sözle anlatılmak istenen, bir ülkede kanunları hakkıyla uygulayan bir devlet sistemi yoksa, adalet sistemi adil değilse, iyiler kötülerden daha güçsüzse, devlet adamları merhametten yoksunsa, o ülkede ölümlerin sıradan olay haline geleceğidir. O kadar ki, kuzgunlar insan cesetleri üzerinde tur atmaya başlar.

Devletin ve devlet adamlarının temel görevi de, idarecisi oldukları ülkeyi bu hale getirmemektir. Hakkı ve hukuku gözeterek, ellerindeki gücü iyiden ve doğrudan yana kullanarak, daima sulhu ve selameti gözerek insanlarını "yaşatmaya" çalışmaktır.

Bunun aksi olur da devlet adamları, devletin bekasını bahanesiyle ya da kendi ikbali için insan hayatını dikkate almazsa o "Devlet" in başa gelmesinden korkulur.

"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" buyruğu, devlet adamlarına hitaben söylenmiştir. İnsanını yaşatmak konusunda hassasiyetiniz yoksa, iddianız bu bile olsa devletinizi de yaşatamazsınız.

Bu yüzden, devlet adamlarına daima, "sabır, teenni ve merhamet" tavsiye edilmiştir.

Yukardaki sözü Osmanlının kurucusu Osman beye söyleyen Şeyh Edebali, aynı zamanda ona sabır ve teenni de tavsiye buyurmuştu.

Madem ki, milletin başına geçtin, kahrını da çekmeye hazır olmalısın, anlamında tavsiyeler de bulunmuştu.

Eğer devlet adamı, öfkeli, intikamcı ve acımasızsa, o ülke için kara günler ufukta demektir. Ülkesi insanlarının kavgalarını sona erdirmek, barışı tesis etmek, insanı "devlete" feda eden devlet adamının başarabileceği iş değildir.

İnsanı feda ettiğiniz zaman her şeyi feda etmişsiniz demektir. Hangi nedenle çıkmış olursa olsun, asıl suçlu kim olursa olsun, insanlarınız arasındaki kavgayı, "kana kan, intikam.." anlayışı ile çözemezsiniz..

Çünkü, siz "kana kan" aldıkça, kanını aldıklarınız da aynı şeyi söyleyecek ve bu "kan davası" uzayıp gidecektir. Sonuçta "kan kaybeden" bütün ülke olacaktır.

Türkiye, bunu uzun yıllardır yaşadı. Kendi içindeki kavgalar, iç ve dış kışkırtmalarla, "kana kan, intikam.." anlayışı ile çözümlenmeye çalışıldı.. Sonuçta ne oldu? Hepimiz kan kaybettik..

Bugün, Kürt meselesi ile ilgili "kanı durdurma" çabalarına destek vermeyenler, kapıları baştan kapatanlar, gerçek bir "devlet adamı" sorumluluğu ile davranmış olmuyorlar.

Geçmişteki yaraları kaşıyarak, "kanımıza kan isteriz" diyererek ülkenize ve insanınıza iyilik yapmış olmuyorsunuz. Aksine, bedelini bugün hesap bile edemeyeceğimiz karanlık bir geleceğe zemin hazırlamış oluyorsunuz..

Unutmayın ki, insanlar ölümlüdür. Makamlar, mevkiler geçicidir. Kalıcı olan, Allah katında da, kul katında da iyi bir isim bırakmaktır.

Hangi makam ve mevkide olursanız olun sizler de ölümlüsünüz.. Sizden geriye kalacak olan, yaptığınız iyi işlerle iyi anılmak ve hayır dua ile yad edilmektir.. Ya da yaptığınız yanlışların bedeli olarak, isminizin karanlık tarih sayfalarıyla birlikte anılması olacaktır.

Devlet adamı olmanın zor olduğu zamanlar böyle zamanlardır. Doğru tercihi yapabilmek, doğrunun yanında yer alabilmek; kişisel çıkarları, parti menfaatlerini bir kenara bırakabilmek...

Bugün bunu yapın ki, ilerde bir gün sizi "başımıza geçirmekten" korkmayalım. Atalarımızın "ya devlet başa, ya kuzgun leşe.." sözünü, " Ne Devlet başa, ne kuzgun leşe.." şeklinde değiştirmek zorunda kalmayalım.

Şimdi, sadece babanızın verdiği isimle değil, halkınızın size vereceği isimle "Devlet" olma zamanıdır..

Bunu yapmak cesaret işidir; ama sizler cesur insanlar değil miydiniz!?
 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..