Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bütün mesele hayata nereden baktığınla ilgilidir

Bütün mesele hayata nereden baktığınla ilgilidir
 

Yıllar önce Serdar Turgut bahsetmişti öteki Türkiye’den ve “öteki” kelimesi bu yazı dizisi sonrasında literatürümüzü süslemeye başlamıştı. Bu ülkede ötekileştirilen birileri vardı ve hem de nüfusun % 90’lık bir kısmını oluşturuyordu. Belki de % 80’lik kısmıydı nüfusun ötekileştirilenleri ama, bu oransal mevzuular çok da önemli değil. Hayata nereden baktığınız daha önemlidir. Mesela hayata Göztepe, Konak, Karşıyaka, Şişli, Kadıköy, Bakırköy, Çankaya, Lara ve Konyaaltı’ndan bakarsanız memleketin ötekileştirilmiş olan kesimlerinin ne kadara tekabül ettiğini görebilmeniz olası değildir. Ama hayata Gazi’den, Zeytinköy’den, Gültepe’den bakarsanız durum değişir.

Memleketin müstesna noktalarında oturanların hayattan kaygı duyduğu tek nokta düzeninin ve yaşamının bozulabileceği endişesidir ve zaten bu kesimlerin AKP’ye karşı oluşturmuş olduğu düşüncelerde bu endişelerin payı birincildir. Düzenlerinin bozulması ve gündelik yaşamlarının şerii hukuka göre şekillendirilmesi kaygısı bu kesimi duyarlı yapan noktadır.

Memleketin amüstesna noktalarında oturanlar için böyle bir dert yoktur. Hayat zaten zehirdir buralarda oturanlar için. Suları akmaz, elektriği yanmaz, yolları çamur deryasıdır, gecekondusu her an yıkımla karşı karşıyadır, çocukları en az altmış kişilik sınıflarda okumak zorundadır, sağlık ocağında sıra beklemek yine o amüstesna bölgelerde oturanların kaderidir. Onların derdi sadece bunlar değildir. Uzun dönem askerlik yapmak zorunda kalacak olan çocuklarının önündeki bu engel daha endişe vericidir ve o vatani görev, o kirli savaş bölgesine çıkarsa günler geçmek bilmez.

Şirketimizde servis işlerini yürüten ve Antalya’nın kenar mahallelerinden birisinde oturan Sakine Hanım’ın oğlu askerliğini Cizre’de yaparken girdiği bir çatışmada ölen arkadaşı üzerine düşer ve yaklaşık birkaç saat arkadaşının cesedi üzerinde durur. Sonrasında ne mi oldu? Sakine Hanım’ın oğlu aylarca konuşamadı ve sağlık nedenlerinden dolayı hava değişimi için bir ay önceden terhis oldu. Halen tedavi görüyor.

Bu dramın ne olduğunu anlayabilmek için hayata amüstesna bölgelerin insanı gibi bakmak daha gerçekçidir. Ortada somut bir durum vardır. Gündelik yaşamın drama dönüştüğü bir durum ve kirli savaşın insan kaynağı olma durumu. Memleketin müstesna bölgelerinde oturan yurdum insanın siz hiç gördünüz mü kirli savaştan yana ciddi bir şekilde yakındığını? Çünkü o kirli savaşın ucunun o müstesna noktalara dokunma şansı yoktur. Es kaza böyle bir durum olsa müstesna bölgelerin insanı emin olun kıyameti koparırdı. Tıpkı AKP’ye gösterilen tavır alma biçimi gibi bir tavır öncelikli hale gelirdi. Askerlik bir yana, kenar mahalle insanının tek endişesi kirli savaşa askerlik babından insan kaynağı olmak değil, eline silah alıp devlete isyan ederek dağa çıkacak insanında kaynağıdır. Her iki tarafada kaynaklık etmenin endişesini taşır amüstesna bölgelerde yaşayan yurdum insanı. Neresinden tutarsanız tutun kenar mahallelere öbeklenmiş olanların kaderidir bunlar. En büyük eğlencelerinin kahvede okey oynamak ve her bir parti sonrasında dört tane çay parasını ödeyebilmek. Ne doğru dürüst sahilde yürüyebilmek, ne doğru dürüst aşık olabilmek, ne sinema, ne tiyatro. Gündemlerini işgal eden şeylerin bunlarla bir ilgisi yok. Kahvehane dışında eğlencelerinin doruk yaptığı tek istisna maçlara gitmek, tribündeki yerini alabilmek ve gırtlağı yırtılırcasına bağırabilmek.
Kimi kenar mahalle insanı bunu kırma güdüsü ile hareket ettiğinde memleketin çok aydın!, çok asortik, çok kültürlü! hanımefendi yazarı nasılda verip veriştirmişti hatırlarsanız. Hani mangal yellemeler, irili ufaklı danaları ile sahil kenarlarını istila etmeler gibisinden.

Ne tuhaf bir durumdu. Asker olursun yaranamazsın. Köpeğin bile yaşamayacağı gece kondularda yaşamaya mahkum edilirsin, o bile çok görülür. Gözünde tüten sahil kenarında iki tur atma sevdasına kapılırsın, bu sevda olmadık hakarete mazhar olur. Askerliğe hayır desen vatan hainliği alnına yapışır… Amüstesna bölgelerin insanı için hakikaten yaşam çekilmezdir. Sıkıntı alabildiğinedir.

Hayata müstesnadan mı, yoksa amüstesnadan mı bakıyorsun? İşte bütün mesele bu.

Hayata müstesnadan bakanlar için kirli savaş diye bir tabir yoktur ve tek dertleri yaşam kalitelerindeki statiğin bozulmamasıdır.

Bunları izleyin siz, izleyin ve görün o kirli savaşa dair hangi engin görüşlerini ortaya koyacaklarını. Çocukları o bölgede askerlik yapmayacaklar için o kirli savaşın devamından yana tavır alanlar hangi nağmelerle süsleyecekler bu tavırlarını. İzleyin ve görün. O süslemelerin başında ise emin olun “memleketin bölünmesi” tafrası önemli bir yer tutacaktır. Bu tafra şayet dikkate alınırsa biz omuzlarda taşınan daha çok tabutlar görürüz. Bilesiniz.
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..