Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ne sabırlı insanlarız biz…

Ne sabırlı insanlarız biz…
 

Nazım Hikmet


Acı arttıkça artıyor…

Televizyonda sağlıklı yaşamın sırları anlatılıyor…

Neleri nasıl yiyeceğiz? Neleri yememek lazım? En çok da gezinen tavuğun yumurtası makbulmüş!

Arayıp sormak istiyorum; acıyı nasıl bal eyleyeceğim?

Milli maç varmış, onu merak edip de açmıştım televizyonu. Galibiyetimizi şehitlere armağan ediyordu birisi. Hastaydı sanırım, ağzından çıkanı kulağı duymuyordu!

Alt yazıda gördüm 16’ yı… Gözlerime inanamadım!

16 diyorlardı. 16!

Diğer kanallara baktım. Onaltı diyorlar; Dağlıca’ da 16 fidan kırılmış!

Eğer doğruysa 16 fidanım şehit olmuş.

Dilerim 16’ da kalmıştır. Dilerim hiç değilse acının bu kadarı doğrudur!

Yalana o kadar alıştık ki, buna da inanamıyorsun; 16 yerine 36 ise, 46 ise…

Yetkili olan herkes susmuş, kimse konuşmuyor!

Televizyonu bırakıp, internette geziniyorum. Okuduklarım kanımı kurutuyor, vazgeçiyorum!

Fidanlarım şehit olduğunda Milli maç vardı. Bir ara özet yayında gol diye ayağa kalktığını, sevindiğini gördüm Başbakan’ın.

Tarih yazmış milliler. Oysa tarih başka bir ücra köşede, kanla, başka türlü yazılıyordu…

Herkes gol diye bağırırken 16 fidan “eşhedü enne” bile diyemeden gitti belki de…

Onlar da maçın sonucunu merak ediyorlar mıydı acaba? Haberleri var mıydı maçtan ve devletimin en tepesinin maç seyrettiğinden!

Fidanlarımın haberi yoktu büyük ihtimalle, ama fidanlarımız şehit olduğunu gol diye sevinenler biliyorlar mıydı acaba o anda? 

Maçı bitirmeden, büyük bir özveriyle,  tüm programlarını iptal edip Ankara’ ya döndüler. Toplanıp iki saat konuştular. Ne konuştuklarını bilen yok!

Başka bir kanalda “dört yüz” diyorlardı… Dört yüz olsaydı olmazdı bunlar!

Ben 16’ya takılmıştım, başkaları 400’e!

Onaltıda kalsın diye dualar ediyordum ama içim başka şeyler söylüyordu. Başkaları da başka şeyler söylüyordu o an!

Bir ara duydum, 200 kişi gazete basmış. Tekbirler eşliğinde eşkıyalık yapıyorlardı. Allah’ım sen affetmezsin bunları; senin adına eşkıyalık yapıyorlar diye düşündüm. Doğru mu düşündüm bilmem…

Orada suçlu yok! Oysa ben birkaç kişiyi toplayıp köy kahvesinin camlarını kırsam mahkemelerden kurtulamam. Haneye tecavüzden, gasptan, toplumsal huzuru iğfal etmekten çekmediğim kalmaz! Ama 200 kişiyi organize eden güç sorgulanmıyor bile.

Bu korkusuz kahramanlar şehitleri duymamışlardı sanırım. Ya da kalpleri sağır olmuştu! Ama eylemlerini Kur’an okuyarak aklamışlar! Maksat gündem olsun, gözdağı olsun!

Peki, basanlar kim? Söylenene göre bir partinin sloganlarını atmışlar!

Parti önemli değil, basılan gazete de önemli değil. Önemli olan bu ahmakça olayın gerçekleşmiş olması!

Bütün gecem bu düşüncelerle, sıkıntı, merak ve üzüntüyle geçti… Uyku tutmadı.

Yastık batıyor, yatak yakıyor!

Evladı o bölgede olan insanları düşündüm. Annenin yangınını, babanın çaresizliğini!

Yalan yok, ağladım! Geride kalan herkes için, hepsi için ağladım. Hiç tanımadığım gençler için, tanımadığım aileler için!

Bir şeyler yapmalıyız, ben ne yapabilirim, ne yapmalı diye düşünceler uçuştu beynimde. Çaresizdim. Çaresizliğime de ağladım! Ben farkında değildim ama gözyaşları ip gibi iniyordu…

Kalkıp televizyonu açtım, haberleri izledim. Boş laflar, boş lanetler!

Lanetleyerek terörün bitmediğini hala anlamadık!

Sabır istemedim Allah’tan, daha fazla sabredecek bir şeyler vermesinden korktum. Bu kadarını bile taşıyamıyorum ki…

Gecenin orta yerinde Genel Kurmaydan açıklama geldiğini duydum. Acıyla, heyecanla dinledim!

Boş bir açıklamaydı. Şehit ve yaralılarımız varmış! Onu sağır sultan da biliyor, biraz açıklama yapın diye bağırdım!

-          Neden açıklama yapamıyorlar? Ne gizleniyordu benden? Nasıl düşüldü bu tuzağa! Devletin istihbaratı nasıl oluyor da haber alamıyor bu saldırıyı?

Bu kez teröristler kandırmış bizi!

Biz analar ağlamasın romantizmini yaşarken, onlar silah, patlayıcı stokluyorlarmış. Ben hiç fark etmedim, siz etmiş miydiniz? Fark etmediyseniz üzülmeyin, baksanıza devlet dahi fark etmemiş! Nasıl oluyorsa?

Bağırmak istedim; ne yapacaklardı? Düşman gül bahçesi derleyecek değildi ya!

Çaresizliğime sinirlenmeye başladım! Uyku tutmuyordu! Sabah beş gibi uyumuşum oturduğum yerde. Ama çok sürmedi, saat altıda yine uyandım.

Yine haber kanallarına baktım. Yine internete girip araştırdım. Ağzı olan, boş boş, konuşuyor!

Öfkemi kontrol edemiyorum. Dilimde olmadık sözler var!

Yıllardır küfür etmeyen ağzım küfre alıştı son zamanlarda. Olur olmaz ağzımdan kaçıyor ve utanıyorum.

Şimdi de bedduaya alışmasın diye uğraşıyorum ama o da kaçıyor ağzımdan!

-          Sebep olanlar sebepsiz kalsınlar!

400 deniliyor hala haberlerde. İlle de 400!

Suçlu olan halk! 400 vermedi diye…

Mağdur olanlar ise tepelerdeki kifayetsiz muhterisler. Suçlu olan kim: Halk!

Suçluluk duygusu duymuyorum nedense… Halk değil miyim, neyim?

Sabah ilerleyen saatlerde de bir haber yok! Sıkılıyorum!

Telefon çalıyor:

-          Haluk bey haber kötü; proje ertelendi!

-          Neden?

-          E malum, doların ne olduğu, olacağı belli değil. Maliyetler yükselmiş. Piyasalar durulana kadar vs vs vs…

Dolar 3.5 TL’ ye gidiyor. Hiç hesapladınız mı cebinizden kaç para çıktı? Yüzde kaç yoksullaştık, düşündünüz mü? Daha ne kadar yoksullaşacağız, belli mi?

Peki oy oranlarını biliyor musunuz? Kimin oyu arttı, kimin azaldı? Bilmiyorsunuz değil mi?

Oysa birileri bunu hesap ediyor! Kanla birlikte oy sağılıyor halktan!

Biliyorum sıktım sizi. Sizin geceniz de aşağı yukarı böyle geçti! Sizin de içiniz yanıyor, sizler de kötü sözler, kötü dualar ediyorsunuz!

Şehit sayısı şu saatte hala açıklanamadı! Öfkemizin dinmesi bekleniyor sanki!

Ve siz de sabrediyorsunuz değil mi? Endişeyle, hep beraber sabrediyoruz…

Ne sabırlı insanlarız biz! İçimiz avaz avaz bağırırken dışımız yosunlu duvar gibi!

Ve hep beraber susuyoruz, bir fişek yatağında nasıl susarsa!

Bu kadar sabredene de Rabbim verdikçe veriyor işte! Sabır imtihanı bu olmalı!

Sabredebilmek için oturup yazdım; yangınım sönsün diye. Sönmüyor!

Yangınım sönsün diye yazıyorum, ama sakın ola ki içinde siyaset aramayın.

Bu yazı siyasi içerikli değil “yalnız ve güzel ülkem” içeriklidir!

 
Toplam blog
: 90
: 2099
Kayıt tarihi
: 27.05.07
 
 

Yaşayacağım yıllar yaşadıklarımdan daha az... Öyleyse "adam gibi yaşamalı" diye düşünüyorum. Kola..