Neden blog yazıyorum???

-Yazıyı önce kafamda yazıyorum, anlatılacak konuları listeliyorum.

-Her yazının içinde sadece saf teknik bilgi değil, yaşamla teknolojinin iç içe olduğunu vurgulayabilmek için bağlantılar kurmaya çalışıyorum.

-Hayat sadece teknoloji değil, fırsat buldukça hayatın kendisini yazmaya çalışıyorum.

-Okuyan kişiye birşeyler katabilecek konuları bulmaya gayret ediyorum.

-Yazdığım tüm yazıları imla ve yazım kurallarına uygun olsun diye defalarca okuyorum. Bütün yazılan blogların ortalaması alındığında bir yazı için ortalama bir saat harcıyorum. İki hafta önce yazılmış bir yazı bile olsa hata gördüğümde hemen düzeltiyorum.

-Yazdığım her konunun doğruluğuna emin olmak için öncelikle araştırma yapıp sonra yazıyorum.

İş yerinde zaten çok yoğun çalışan, beyninde herhangi bir t anında en az iki projenin yer kapma savaşı verdiği bir insanken, genelde gecenin ilerleyen saatlerinde, şu an olduğu gibi neden bilgisayar başına geçip yazıyorum. Bir bardak mevye suyunu TV izlerken yudumlamak varken bunca zahmet neden?

Çok basit bir cevabı var. Yüce YARADAN neden biz kullarına zekat vermemizi emretmiştir. İnsanlar servetini paylaştıkça toplumda dengeler yerine gelmekte, farklıklar yokolmaktadır. Bireysel değil toplumsal refah seviyesi artmaktadır. Yani işin esası paylaşmaktan geçmektedir.

Konfiçyüs' ün şöyle diyor: "Sende bir elma var, bende de bir. Sen elmanı bana verdin. Şimdi bende iki tane var, sende hiç yok. Sen de bir bilgi var, bende de bir. Sen bilgini bana anlattın, ben de sana. Şimdi sende de iki tane var, bende de." Yani bilgi paylaştıkça azalan bir kavram değil, aksine sürekli artabilme yeteneğine sahip.

Sevgili Peygamberimiz konuyu çok güzel vurgulamış:

"Bilginin zekatı paylaşmaktır."

Ben sadece gücüm ve bilgim ölçüsünde zekatımı vermeye çalışıyorum. Çünkü bilmek değil, bildiğinle ne yaptığın, topluma neler verdiğin ÖNEMLİDİR.

Hoşcakalın...